Çayda, kahvede, Boğaz’da Cafein

Yaz aylarında Kuruçeşme’de yaşanan barlar trafiğine yeni bir mekan eklendi. Boğaz manzarasına hakim çeşitli seviyelerde teraslar üzerine kurulu Cafein aslında Kuruçeşme’nin yabancısı değil. Üç yıl öncesine kadar altı sezon boyunca Pasha’nın içinde yer alan Cafein bu kez özgürlüğünü ilan etti ve Reina ile Laila’nın dışında, özgün bir mekan olarak hizmet vermeye başladı.
Cafein’in sahibi ve işletmecisi Barbaros Baykal "Sezon başında Laila veya Reina’nın içinde bir yer açmayı düşündük, görüşmeler yapıldı. Ama oralarda politikaları hep başkaları çiziyor, siz de uymak zorunda kalıyorsunuz. Ben kendime ait bir dükkanı tercih ettim" diyor.
Cafein’in yeni yerinde bir çay bahçesi vardı daha önce. Mimar Bülent Güngör tarafından yeniden düzenlenen mekanda rahatlık ön planda. Zaten Baykal da Cafein’i anlatırken öncelikle rahatlığın altını çiziyor: "Burada belirli bir sınıfa servis veren bana göre beş dükkan var. Laila, Reina, Anjelique Buz, Zihni ve şimdi de biz. Aramızda rekabet olduğu söyleniyor. Ama bizim konseptimiz çok farklı. Burası rahat, huzurlu, gece gittiği yerde de kendini evinde gibi hissetmek isteyenlerin tercih ettiği bir yer. Başka bir şey arayanlar zaten şöyle bir dolaşıp oturmadan çıkıyorlar."

Cafein’de müzik de bu konsepte uygun. Akşamları etnik kökenli parçalar tercih ediliyor. "Çünkü bu manzaranın karşısında, böyle bir ortamda huzur arıyor insanlar. Kulağı okşayan, sohbeti engellemeyen bir müzik tercih ediyoruz bu yüzden" diyor Baykal. Cafein’de gecenin ilerleyen saatlerinde hafif bir "house" yapıldığı da oluyor. Ancak Türkçe müzik pek tercih edilmiyor. "Fikret Kızılok’tan bir parça çalıyoruz bazen. O da çok seyrek. Komşumuzda (Laila) zaten kafi miktarda Türkçe müzik çalınıyor."
"Kendini evinde gibi hisset, rahat et" şiarı Cafein’in mutfağında da kendini gösteriyor. Krema ve mantar soslu ya da somon, krema soslu ev eriştesi ve ev mantısı mekana özgü lezzetler. Müşterilerini bir ev sahibi titizliğiyle ağırlayan Baykal mutfak yönetimini de kimseye bırakamadığını söylüyor: "Ben aynı zamanda Cafein’in şefiyim. Elbette aşçılarımızın hepsi çok deneyimli. Ancak burada benim yemeklerim yapılıyor. Ben profesyonel aşçı değilim ama yemek yaparım. Ailemin bir tarafı Giritlidir. Cafein’in lezzetli yemeklerinin sırrı da bu kökenden geliyor."
Boğaz manzarasına nazır "gürültüsüz" müzik eşliğinde farklı lezzetlerin tadına bakmak, hatta Laila’nın kalabalığına karışmadan Laila’daki "piyasayı" izlemek isteyenler için hoş bir alternatif olan Cafein’in yazlık yeri, açılalı henüz bir hafta olduğu halde Nişantaşı’ndaki mekanın müdavimlerinin uğrak yeri haline gelmiş bile. Tekstilciler, bilgisayarcılar, mimarlar, reklamcılar, bankacılar... "25-65 yaş arasında birçok kesimden müdavimimiz var" diyor Baykal.
Nişantaşı’ndaki küçük kışlığa inat, Cafein’in yazlığı hayli geniş. Yaklaşık 300 kişi kapasiteli mekan 17.00’de açılıyor, 02.00’de kapanıyor. Cafein’in pazar günleri açılış saati ise 15.00. n
Tel: (0212) 259 36 71

Cafein’in sahibi Barbaros Baykal "Cafein adını bir arkadaşım, Turgut Salgar buldu. Çok güzel bir isim. Çünkü her biri bizim açtığımız mekana uygun üç anlamı var ‘cafein’in" diyor.
Cafein öncelikle kafein demek. Yani kahvede, çayda ve kolalı içeceklerde bulunan bir madde. Ki Cafein mekan olarak tıpkı kahve, çay gibi alışkanlık yapan, müdavim oluşturan bir yer.
Cafein’in sonundaki "in" ise hem insanların toplandığı mekan hem de "moda" anlamına geliyor. 11 yıldır hizmet veren Cafein’in kalabalıkları ağırladığı kesin. Bunca yıldır eskimemesi ise her daim moda olmasından, moda kalmasından olsa gerek.