10.12.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:
fturkmenoglu@milliyet.com.tr Sanki Büyükada'yı ilk kez görüyorum, sanki ilk defa vapura binmişim, sanki daha önce hiç at görmemişim... Gece oldu, faytonla otelimize ulaştık. Kapıdan girer girmez, Aya Nikola otelinin sahibesi Aysel Buluç karşıladı. "Size Turkuaz odayı ayırdık, buyrun lütfen" diye yol gösterdi. Masa örtüleri, duvarlar, havlular, yatak örtüleri, odadaki her şey turkuvaz. Tavanda eski bir tahta göbek, banyoda Konya işi eski ayna ve kurnalı hamam var. Eski mermer lavabo, yine eski bir sandığın üzerine monte edilmiş. Ve tabii ki denizin üstündeyiz... Cumartesi öğleden sonra Büyükada'ya vardık... Yine bayıldım adaya. Karım ve kızımla meydanda, çarşıda dolaştık. Bir güzel yemek yedik. Bir nevi ikinci balayı turundayız. Fazladan Talia var bir de. İstanbul karşımızda. Işıkları görüyorum ama inanın çok uzakta. Odamız acayip romantik. Bence bir balayı odası burası. Ben, karım ve 2,5 yaşındaki kızım... - Baba, çiş!İşte, "romantizmin içine etmek" böyle bir şey...Bütün otel -ki sadece 11 odası var- eski eşyalarla döşenmiş. Lal, kehribar, lapis, yakut, inci gibi isimler taşıyan odaların her birine, isimlerine uygun objeler yerleştirilmiş. Kahvaltı salonu ve lobi şömineyle ısınıyor. Daha doğrusu bu haftaya kadar öyleydi. Malum adaya doğalgaz geldi ya, Aysel hanım bir hafta içinde otele de bağlanacağını söyledi. Gece kalkıp kalkıp denizi seyrettim. Ayışığı aydınlatıyor her tarafı. Talia da uyuyor, İdil de. Yalıda yaşıyor gibiyiz bu gece. Sadece bir geceliğine. İçeride hiç ışık yok. Ortamın büyüsünü bozacak hiçbir şey yok. Televizyon yok, radyo yok, telefon yok. Gece o denli parlak ki, denizden, karşı kıyıdan sonra denizin dibindeki çöpleri görür oldum. Poşetleri, kovaları, sonra da yüzen pet şişeleri seyrettim. Sonra romantik gecemizde, karımla kızımın yanına kıvrılıp uyudum... Otel sadece 11 odalı Güneş doğarken uyanmışız hepimiz. Açııııız! Alelacele yıkanıp kahvaltı salonuna doğru yollanmak niyetindeyiz.Aya Nikola oteli eskiden manastırın şaraphanesiymiş. Aysel hanım aile mülkünü birkaç yıl önce kafeye, beş ay önce de otele çevirmiş. Kahvaltıda bütün omletleri, börekleri kendi yapıyor. Domates ve biberler, ekolojik tarım yapılan seralardan geliyor. Ispanaklı ve pırasalı börekler, mantarlı omlet ve üç çeşit peynir, küçük tabaklarda masaya servis ediliyor. Zeytinyağı Adatepe'den. Servis çok dakik ve zarif.Harika kahvaltı sonrasında Aysel hanımla vedalaşıp kendimizi sokaklara attık. Benim kızım tam bir küçük gezgin! Her kediyi sevip her at geçişinde "ne na" diye tempo tuttuk. Evlere baka baka, nasıl olduğunu pek anlayamadan, kendimizi adanın merkezinde bulduk. Kahvaltıda pırasalı börek İstanbul'un Adalar ilçesinin ilçe merkezi Büyükada. Eski adı, Yunanca "büyük" anlamına gelen Prinkipo.Bizans döneminde sadece hapishaneleri ve manastırlarıyla anıldı. Bir de taht kavgaları sonucu sürgüne gönderilen prens ve prenseslerin mekanı oldu. Troçki sürgün yıllarını burada geçirdi; evi hâlâ duruyor.1846 yılında küçük gemilerin seferler yapmaya başlamasıyla, adaya Türkler yerleşir oldu. Adalar Belediyesi 1861 yılında, Abdülaziz döneminde kuruldu."Güzellik başa bela" sözü, Büyükada için söylenmiş sanki. 1894 depreminde ve 1900'lerin başındaki yangınlarda çok hasar gördü. 1984 yılında SİT alanı ilan edildi ama talanın daha sonra devam etmediğini söylemek güç. Her şeye rağmen ada yine de başka. Bir büyük tur, bir Aya Yorgi'ye çıkış, Milano'da yemek, Portofino'da oturup kahve eşliğinde etrafı seyretmek... Derken gece oldu yine. Ben diyorum, "Benim kızım tam bir küçük serseri gezgin" diye... Adalar'ın ilçe merkezi Bütün adayı turlamanızı öneririm. Büyük turu yürüyerek yapmak çok zevkli.Yine de faytona binmek lazım. Bu özel bir durum yani...Bisiklet de kiralamak gerekiyor. Görüyorsunuz, uzun kalmakta fayda var, hepsi bir günde olmaz!Görebileceğiniz tüm yapılar, iskelenin girişindeki haritada asılı. Rum Yetimhanesi, Aya Yorgi Manastırı ve diğer tüm manastır ve kiliseleri gezebilirsiniz. Yalnız ne yazık ki çoğu kilitli.1895'te inşa edilen Hamidiye Camii adanın en güzel camisi. Sahilde güzel bir balık yemek lazım, yanında mezelerle falan. O "falan" kısmı, size kalıyor. Benim ayağım Milano'ya alışkındır. Fiyatlarını da yemeklerini de pek beğenirim. Ne yapılır? Bu sefer Aya Nikola otelinde kaldım. Oda fiyatları 150-200 YTL. Kahvaltı dahil. Merkezden uzak ama değer. Çocuksuz gitseniz daha iyi olur kanımca. Tel: (0216) 382 41 43 Nerede kalınır?