08.05.2022 - 02:00 | Son Güncellenme:
Ceyda Ulukaya - Yazar Erdem Yücel’in şehrin iki yakasını süsleyen yalıların izini sürdüğü “Boğaziçi Yalıları” kitabından bir seçkiyle şehrin tarihine yakından bakıyoruz.
İstanbul’u İstanbul yapan nedir sorusuna verilecek ilk yanıt Boğaziçi’yse, Boğaziçi’nin de olmazsa olmazı mimarisiyle, tarihiyle ve tüm yaşanmışlıklarıyla yalılar olsa gerek. Gezginlerden edebiyatçılara, yerli ve yabancı birçok yazara ilham kaynağı olan bu nadide yapılar, bir kısmı günümüze ulaşamasa da, İstanbul’un tarihine tanıklık etmeye devam ediyor. Arkeolog, müzeci ve yazar Erdem Yücel, uzun soluklu çalışması “Boğaziçi Yalıları”nda şehrin iki yakasını süsleyen bu yalıların izini sürüyor; yalıları hem mimari yönleriyle hem de içinde geçen olaylarla anlatıyor. Yücel’in rehberliğinde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Yayınları’ndan çıkan kitabından hazırladığımız bir seçkiyle Boğaz’da bir tura çıkıyor, yalıların anlatacaklarına kulak veriyoruz.
Amcazade Hüseyin Paşa Yalısı / Anadolu Hisarı
Boğaziçi’nde ayakta kalabilen yalıların en eski örneğidir. Amcazade Hüseyin Paşa, 1697-1698 yıllarında yaptırdığı ve yaz aylarında kaldığı bu yalının önemi mimarisinin yanı sıra Sultan III. Ahmed’in veziriazamı Nevşehirli Damad İbrahim Paşa’nın burada yabancı elçileri kabul etmesi, Karlofça ve Pasarofça Antlaşmaları’nın ana hatlarının burada konuşulmuş olmasıdır. Yazar ve gezginlerin hayranlıkla sözünü ettiği yalının, farklı yıllarda yapılan onarımlar sayesinde selamlık dairesi divanhanesi günümüze ulaşabilmiştir. Ayrıca selamlık sofası ile iki büyük odası da oldukça iyi durumdadır.
Huber Yalısı / Tarabya
Sultan II. Abdülhamid döneminde, İtalyan mimar Raimondo D’Aronco tarafından yaptırıldığı sanılan yalı-köşk, bir zamanlar Auguste Huber ve ailesinin mülküydü. Silah ticareti ve komisyonculuğu yapan Huberler, I. Dünya Savaşı sonrasında, işgal öncesinde İstanbul’u terk emişlerdir. Yalı birkaç kez el değiştirdikten sonra 1985 yılında kamulaştırılarak Cumhurbaşkanlığı Rezidansı yapılmıştır.
Fethi Ahmed Paşa Yalısı / Kuzguncuk
Pembe Yalı olarak da anılan Fethi Ahmed Paşa Yalısı, Kuzguncuk’un günümüze ulaşan en önemli sivil mimari örneklerindendir. İki katlı, on altı oda ve çok büyük iki salondan oluşan bu yalıda Fethi Ahmet Paşa, Şemsinur isimli cariye kıza gönlünü kaptırmış, ancak II. Mahmud’un kızı Atiye Sultan ile evlenmek zorunda kalmıştır. Ahmet Paşa’nın mutlu günleri böylece sona ermiş, eşinin Arnavutköy’deki konağında Şemsinur’un özlemi içinde yaşamak zorunda kalmıştır. Son derece kıskanç bir kadın olan Atiye Sultan, hafiyeler tutarak Paşa’yı gözetlemiş, hatta bir gece kayıkla gidip Paşa’yı yalıda basma girişiminde bulunmuştur.
Kont Ostrorog Yalısı/ Kandilli
Boğaziçi’nin en iyi korunan köşelerinden Kandilli ile Kanlıca arasında Kont Ostrorog’un aşı boyalı yalısı kendine has mimarisiyle dikkat çeker. Polonya’nın soylu ailelerinden Ostroroglardan Kont Leon Valerien Ostrorog, Osmanlı hükümetinin davetiyle İstanbul’a yerleşen önemli bir hukukçudur. Kont, yaklaşık 150 yıllık geçmişe sahip bu yalıyı zevkle döşemiş ve haftanın her günü yerli ve yabancı konukları ağırlamıştır. Fransız yazar Piyer Loti, İstanbul’a her gelişinde burada misafir olarak kalmış, yalıda bir salona da yazarın ismi verilmiştir.
HATİCE SULTAN YALISI / ORTAKÖY
II. Abdülhamid’in, V. Murad’ın kızı olan yeğeni Hatice Sultan’a düğün hediyesi olarak verdiği bu yalının tarihi, hemen yanıbaşında bulunan ve 2000’li yılların başında yanan Naime Sultan Yalısı’yla birlikte anılır. Güzeller güzeli Hatice Sultan, babasının 93 günlük saltanatının ardından sarayın bir köşesinde unutulmuş ve evlenme isteği 31 yaşına kadar görmezden gelinmiştir. Amcasına ısrarları sonunda kim olduğu bilinmeyen, alaydan yetişmiş, oldukça çirkin Vasıf Paşa’yla evlendirilir ancak bu evliliği içine sindiremez. Amcası II. Abdülhamid’in kızı Naime Sultan ise Plevne kahramanı Gazi Osman Paşa’nın yakışıklı oğlu Kemaleddin Paşa’yla evlendirilmiştir. Hatice Sultan, babasının deli diye kısa sürede tahttan indirilmesinde de amcası II. Abdülhamid’in parmağı olduğuna inanır. Çok sonraki yıllarda ortaya çıkan mektuplardan, Hatice Sultan’ın Naime Sultan’ın eşi Kemaleddin Paşa’yla büyük bir aşk yaşadığı ortaya çıkar. Meşhur aşk mektuplarını ise yan yana olan köşklerinin pencerelerinden bahçeye sarkıtılan iplerin yardımıyla birbirlerine ulaştırdıkları anlaşılır.
Şerifler Yalısı/ Emirgan
Emirgân’da cadde üzerinde bulunan ve Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından restore edilen Şerifler Yalısı’nın tarihi Sultan IV. Murad dönemine kadar uzanır. Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sine de konu olan yalı, Emirgan Yalısı olarak da anılır.
Yılanlı Yalı / Bebek
Bir gezinti sırasında Sultan II. Mahmud, Hariciye Nazırı Mustafa Efendi’ye ait bu yalıyı görmüş ve çok beğenmiş, sonra da onu almak istemiş, her ikisinin ortak dostu Said Efendi’ye bu isteğini söylemiştir. Ancak Said Efendi, arkadaşının yalısını korumak için yalının yılanlı olduğu yalanını uydurmuş ve böylece Padişah’ın yalıyı almasını önlemiştir. Bundan sonra yalının ismi “Yılanlı Yalı” olarak kalmıştır.
Erdem Yücel: “Öncekilerden farklı bir kitap”
“Kuzguncuk’ta yaşamış İstanbullu bir ailenin çocuğuyum. Boğaziçi ile ilgili pek çok anım var. O günlerde Boğaziçi bugünkünden çok farklıydı. Sırtlar, tepeler yemyeşildi. Çarpık yapılanma ve rant yoktu. Yalılardan bazıları haraptı ama varlıklarını sürdürüyorlardı. Boğaziçi ve yalıları ile ilgili yazılmış birçok kitap var. Bu kitabımda onlardan ayrı olarak, mesleğimden ötürü mimari ve sanat tarihine ağırlık verdim. Ayrıca günümüze gelen ve gelemeyen yalılardaki sosyal yaşantıyı, içerisinde geçen tarihi olayları bir araya getirirken dönemin siyasi olaylarını, sahiplerinin biyografilerini de içerisine kattım. Böyle olunca öncekilerden çok daha farklı, ayrıntılı bir kitap ortaya çıktı.”