01.03.2020 - 04:00 | Son Güncellenme:
Buket Aydın
Malum son dönemlerde en çok konuşulan konulardan biri de Koronavirüs. Çin’den yayılmaya başlayan bu virüs son olarak İran, İtalya ve Yunanistan’ı da vurdu. Dünyanın birçok yerinde görülmeye başlandı. Türkiye’de ise bize ne zaman gelecek korkusu baş gösterdi. Sokaklarda maskeyle dolaşanlar, ellerinden dezenfektanları düşürmeyenler, korkularından dışarı çıkmayanlar var. Biz de “Koronavirüs nedir? Bu kadar korkmamız doğru mu?” diye sormak için uzman bir isimle, Avrupa Enfeksiyon Hastalıkları Derneği’nin yönetim kurulu üyelerinden biri olan Prof. Dr. Önder Ergönül’le bir araya geldik. Ergönül aynı zamanda Koç Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Bölümü'nde Bölüm Başkanı. Önder Ergönül’e göre koronanın influenzadan pek bir farkı yok. Bu kadar abartılacak bir durum da yok. Hele ki bazı doktorların önerileri Ergönül’ü dehşete düşürmüş. İşte koronovirüsle ilgili gerçekler ve doğru bildiğimiz yanlışlar.
Herkes korona virüsünü konuşuyor, durum insanların panik olup, korktuğu kadar kötü mü?
O kadar panik yapacak bir durum yok. Aşırı bir kaygı ve reaksiyon var. Bu da insanların bilgi eksikliğinden kaynaklanıyor. Yoksa toplam koronavirüsten ölenlerin sayısı 3 bin civarında, 3 bin bile değil. Oysa influenzadan yani normal gripten ölenlerin sayısı bunun en az 20 katı. O bizi çok korkutmuyor da nedense koronavirüs bizi daha çok korkutuyor. 1 sene sonra diyeceğiz ki bu da normal, hep olan solunum virüslerinden bir tanesi.
Bundan sonra koronavirüsle mi yaşayacağız?
Tabii, influenzayla nasıl yaşıyorsak bununla da yaşayacağız. Ölüm oranı zaten çok yüksek değil; yüzde 1. Bazı ülkelerde yüzde 1’in altında.
Peki, neden bu virüsün görüldüğü yerler karantina altına alınıyor?
Çok yayılmasın diye çünkü hayatı felç edebilir. Yeni bir şey çıktığı zaman yayılma hızı çok yüksek olur; toplum içinde o virüse karşı bağışıklık olmadığından çok hızlı yayılabilir. Mesela gelecek yıllarda bu kadar hızlı yayılmayacak. Çünkü bir nevi bağışıklık gelişmiş olacak.
Aşısı bulundu haberi çıktı geçtiğimiz günlerde. Bu haber ne kadar doğru?
Bulduğunu iddia eden bir Çinli var ama ciddi batı toplumlarında aşısını çalışanlar bir seneden 18 aydan önce olmaz diyorlar. Ama aşısı üretildiğinde de zaten grip aşısı gibi bir şey olacak. Belki de grip aşısına eklenecek.
Türkiye ne kadar risk altında? Sonuçta tüm komşularımızda korona virüs tespit edildi.
Şu ana kadar bir vaka yok. Eğer vaka olmuş olsaydı, yayılmış olsaydı belli bir yerde hasta toplanması, kümelenmesi ve ona bağlı ölümlerle görürdük bunu. Hiçbir yerden bu yönde duyum almıyoruz.
İnsanlar Türkiye’de olmadığına inanmak istemiyor.
Bu olsa meslektaşlarımız bunu bildirirler. Bizim bağımsız ve bilimsel uzmanlık derneğimiz var. Hem Avrupa hem de Türkiye içinde meslektaşlarımızla sürekli işbirliği halindeyiz. Böyle bir hasta kümelenmesi yok. Saklanamaz. Bir hasta kümelenmesi olur, orada bir ölüm olur ve farkına varırız zaten.
Türkiye’yi es geçmez herhalde değil mi?
Büyük ihtimalle olacaktır vakalar. Türkiye’de yüzlerce vaka olabilir bu bizi şaşırtmaz, kaygılandırmaz da. Nasıl ki grip vakalarımız oluyorsa. İtalya’da 500 vaka oluyorken Türkiye’de de beklenir tabii ki.
“Asıl mesele tanının hızlı konulması”
Tedbirler alıyoruz deniliyor ya hava yoluyla da yayılan bu virüs için nasıl tedbir alınabilir?
Buradaki asıl mesele hızlıca tanının konulması, hasta olan kişinin hemen hastanelerde belli yerlere sevk edilmesi. Sınırlanması önemli. Tedbir bu hastalığın toplum içinde yayılmasının önlenmesi, modern ve usta şekilde izole edilmesi bu vakaların.
10 senede bir virüsler kendilerini yeniliyor mu? Bu 10 yıl önce çıkan kuş gribinin kendini yenilemiş versiyonu mu?
Bu konularla ilgili çok palavra var. Virüsler mutasyon geçirirler ama 10 senesi 5 senesi yoktur bunun. Zaten kuş gribi dediğiniz influenza virüsü. Influenza virüsü mutasyon geçirir doğru ama bir periyodu yok.
Bu virüse yakalanan birinin tedavisi nasıl yapılıyor? Bir tedavisi var mı?
Korona için özel bir ilaç henüz belirlenemedi ama çalışılmakta olan ilaçlar var. Çin’de özelikle. Daha önce ebola için kullanılmış, sarsta da yaralı olduğu düşünülen bir ilaç var; adı “remdesivir”. Bu ilaç ve HIV’de kullanılan birtakım ilaçlar deneniyor. Çin hükümeti izin verdi. Firmalar orada kontrollü çalışma yapıyor. Çalıştıkları ilaçları bir gruba veriyor bir gruba vermiyorlar. İlacı alan grupta virüs engelleniyor mu diye bakılıyor. Henüz sonuçlar açıklanmadı. Dünya bilim otoriteleri olarak bekliyoruz. Ben aynı zamanda Avrupa Enfeksiyon Hastalıkları Derneği’nin yönetim kurulu üyesiyim, Avrupa’yla yakın takip içinde izliyoruz. Şu ana kadar böyle bir şey yok. Anlık izliyoruz zaten dakikalarla…
O yüzden bu kadar sakinsiniz sanırım…
Evet, tabii ki.
Bu virüs nasıl ortaya çıktı peki?
Hayvanlardan çıktı, zoonotik bunlar. Yarasalarda saptadılar bu virüsü. Yarasalarda saptadıkları gen dağılımı ile insanlardaki saptanan yüzde 95 benzerlik gösteriyor. Ama sadece yarasa da değil. Mesela pangolin diye bir hayvan daha önce bilmiyordum. Pangolinde de saptandı. Hayvan satış yerleri var biliyorsunuz Çin’de, orada kesip kesip yiyorlar. Yarasa çorbası içiyorlar mesela yarasalar yarı canlıyken. Böyle bir kültürleri var. Daha çok Çin’den çıkıyor bu tarz hastalıklar. Bu durum onların hayvan pazarlarıyla çok yakın temas içinde olmalarından kaynaklı oluyor diyebiliriz.
Mesela artık insanlar Çin lokantasına gitmekten kaçınıyor ya da Çin malı bir şey almaktan bunu nasıl değerlendirirsiniz?
Çok saçma ve komik bence. Bu her zaman için geçerli bir şey, sadece bu virüs için değil. Çin lokantalarında pişiriliyorsa bir şey yani pişirilerek yeniyorsa bundan geçmez, inaktive olur.
Çin’den gelen kargolardan peki?
Sorun olmaz. Cansız yüzeyin üzerinde virüsün kalma süresi olsa olsa 48 saat. Almanlar 9 gün diye bir yayın çıkarttılar geçen hafta ama bu 9 gün çok uç bir örnek. Plastik yüzey olacak gibi birçok şartı var. Rekor kırmış virüs ama biz rekora değil, realiteye bakıyoruz. Realite de 2-3 saat hadi hadi bilemediniz 2 gün canlı kalabilir. Çok kırılgan bir virüs bu.
Metrobüslerde, toplu taşımada demirlere tutunmak tehlikeli mi?
O risk her şey için geçerli zaten. Metrobüste, metroda, otobüste bizden önce bir kişi hapşırmış, öksürmüş olabilir. El yıkama bu nedenle çok önemli çünkü bir kişinin çıkardığı damlacık metalde kalıyor olabilir ama olsa olsa 3- 4 saat kalabilir.
“Klimalar risk değil tersine koruyucu”
Başka ne gibi önlemler gerek?
Mesela uçakların temizlenmesi çok iyi bir önlemdir. Bunun için de özel bir temizlik maddesine gerek yok. Bildiğiniz hipoklorür veya dezenfektanlarla temizlenebilir. Rutin dezenfektan iyi yapılıyorsa THY ile de konuştuk mesela o anlamda rutin yaptıkları dezenfeksiyon işlemi yeterli. Uçaklarda asıl geçiş, en büyük geçiş özellikle diyelim koridorda oturuyorsunuz oluyor. Koridorda oturanların yanından bir sürü insan geçiyor mesela. İnsanlarla çok yakın temas halinde bulunduğunuzda size damlacık yoluyla 1 metreden daha yakın mesafeden geçiyor bu virüs.
Klimalar riskli mi?
Tam tersine koruyucu o konu çok yanlış anlaşılıyor. Klima iyi bir şey. Klima havayı temizleyerek filtre ediyor. Yani dışarıdan hava alıyor. Uçaklardaki klimalardan da bir şey olmaz. Uçaklardaki temel risk insanların birbirine olan yakın mesafesi.
Hangi hasta grubu daha çok risk altında?
Bu da yine klasik. Influenzada da aynı şekilde; 65 yaşın üstünde olanlar beraberinde kronik kalp, akciğer, nörolojik hastalığı olanlar, kanser hastaları risk altında. Klasik Ayşe teyze örneği vardır ya ekonomistler anlatır. Evinde oturan, mahallesinden çıkmayan Ayşe teyze korona olmaz, beklemesin.
Metrobüse binen Ayşe teyze hasta olur mu?
Olmaz, şu anda olmaz. Yerel yaşayan, lokal yaşayan, mahallesinde yaşayan Ayşe teyze, Hasan amca korona virüs olmaz. Kişinin yurt dışıyla bağlantılı olması lazım. Bize dışarıdan gelecek yine. İtalya’dan mı getirir gelen, başka bir yerden mi bilemem.
Yurt dışından gelen herkes risk o zaman.
Hayır, her İtalya’dan gelende Koronavirüs olmaz. Şöyle düşünün İtalya Türkiye kadar nüfusu olan bir yer. 400 – 500 kişi arası hasta. Şimdi biz bütün İtalya’yı kırmızıya boyuyoruz. Aynı şekilde Türkiye’de 100 vaka olsa şaşırır mıyız, şaşırmayız beklenir. İran’da olmuş, İtalya’da olmuş, Yunanistan’da olmuş, Makedonya’da olmuş, Gürcistan’da olmuş Burası da kritik bir yer; her yerden insan geliyor. Bizde 500 vaka oldu ve Türkiye’nin tamamını kırmızıya boyadılar diyelim. İtalya’da kuzeyde oldu, Milano ve Venedik’te, Türkiye’de de İstanbul’da oldu diyelim; Adana’dan bir vatandaş da Hollanda’ya gitti. “Türkiye’den geldi hasta olduk” demek ne kadar saçmaysa aynı şey.
Ne olması lazım şüphelenmek için?
Uluslararası bir seyahat öyküsü olacak, hastalık belirtisi olacak. İlla Çin diye sınır koymuyoruz ya da İranlılar. Ama klasik grip hastalık belirtileri olan ve İran’dan gelen bir insandan şüphelenebilirsiniz.
“Pastil rahatlatır, koruyucu olmaz”
Klorokin Antiviral pastil koruyucu olur mu ve yaygınlaşır mı?
O tür bir sürü pastil var ama pastil sizi sadece rahatlatır, ferahlatır. Koruyucu olmaz.
Maske koruyor mu?
Maske koruyabilir ama şu an hiçbir anlamı yok. Zaten korona virüs de yok şu anda. Geçen senelerdeki gibi influenzadan korunmak için takıyorsak tamam geçen sene de değil, kasım aralık gibi tam da influenzanın tam da tepeye çıktığı o zamanda takmadıysak şimdi de takmanın bir anlamı yok anlamsız.
Maskeyi kim takabilir?
Acil serviste çalışan sağlık çalışanları, hasta olan kimsenin çok yakınları takabilirler. Ama şu anda bizim acil servislerimize daha vaka gelmedi. Gelse de ilk vaka olacak zaten herkes bekliyor. Gelse de kurtulsak diyor doktorlar gerçekten. Gelmemesi de mümkün değil gelecektir.
Üst solunum yolu enfeksiyonundan ayırt edici belirtileri var mı?
Hayır, yok. Bunu normal gripten ayıramazsın.
Ne zaman doktora başvurmalı?
Hastalığın yaygın görüldüğü yerlerden gelen ama yurt dışı öyküsü kısa olan yani 1 ay önce gelen değil de 1 hafta önce gelen, grip benzeri hastalığı olan ve kötüye giden bir kişi doktora başvrmalı.
Türkiye’de korona testi hangi hastanelerde yapılıyor?
Sadece Ankara’da yapılıyor Türk halk sağlığı kurumu yapıyor. İstanbul’da da yapılacakmış. Biz onu eleştiriyorduk ama bakanlık burada da yapılmasını sağlayacakmış.
Ne kadar sürede sonuç alınıyor?
3 saatte. Örnek giderse 3 saatte alınıyor. Türkiye’deki mesele örneğin ulaşımında. Ankara’ya gönderiyorsunuz çünkü. 24 saati biraz geçiyor.
“Çin Wuhan’da koronavirüs işini bitirdi”
Bu virüsün dünyanın yüzde 40’ına hatta 50’sine yayılacağı söyleniyor. Bu ne kadar doğru?
Şu anda 80 bin dediğiniz rakam çok düşük bir rakam. Çin’in nüfusu 1.5 milyar. Çin bitirdi Wuhan’da bu işi. Çin’deki vaka sayısı bugün itibariyle 400 (Perşembe günü yapıldı röportaj) geçen hafta 2000 -3000 civarındaydı. Avrupa Enfeksiyon Hastalıkları Derneği’nin toplantılarını yaptığımız için mesela ben 23’ünde Roma’ya gideceğim, Mart’ın 11’inde İspanya’ya gideceğim toplantım var, mecburum. Ne maske takacağım ne de başka bir şey, uçağa atlayıp gideceğim. Paris’te toplantımız var Nisan ayında, Çinliler diyor ki “Gelelim biz de anlatalım”. Daha geçen hafta biz burada Avrupalılarla toplantı yaptık, Avrupalılar “Çinlileri almayalım, bir Çinli gelir hasta olursa ne yaparız?” dedi 2 ay sonrasını düşünerek. Ama şu anda azaldı. Çin bize yeni yayın yaptı, grafikleri gösterdi 3 gün önce. Çan eğrisi çizer bu virüsler. Çan eğrisi çıkmış, inmiş. Tepesi 30 Ocak’taydı diyor Çinliler. İnmiş ve inmeye devam edecek. 2000’ken çıkmış 3000’e ulaşmış, sonra inmiş 400- 500 olmuş. Bu sayı 200’e iner, iki hafta sonra da 100, 100 devam ederse bitiyor diyeceğiz. Bizim mantığımız böyle çalışıyor. Şu an Türkiye’de 1000 vaka olsa ne olur en fazla 3-4 ölüm. Bu normal gripte de oluyor.
“Yazın risk azalacak çünkü insanlar açık havaya çıkacak”
Koronavirüs soğukta mı yaşıyor? Havaların ısınması güvende olduğumuz anlamına mı gelecek?
Havaların ısınmasıyla şu anlamda kurtulacağız çünkü insanlar açık havaya çıkacak. Buradaki bulaş meselesi virüsün sıcak havada ölmesiyle alakalı değil, insanların arasındaki mesafe kısalıyor, daha çok birbirine maruz kalıyor insanlar soğuk havada. Kapalı yerlerde yaşıyorlar. 1 metreden daha az mesafe olduğunda bulaşıyor bu virüs. İnsanlar sıcak havada AVM’ye tıkışmayacak da açık havadaki kafede oturacak. Bunu hissetmiyorsunuz ama insan davranışları böyle. Sıcak havada yürüyecek, açık havaya çıkacak, yayılacak yani.
COVID-19'un ölüm oranı SARS'ın beşte biri gibi gözükse de, yeni koronavirüs daha hızlı yayıldı. Bunu bu açıdan vebaya benzeten açıklamalar da yapılıyor. Ne kadar gerçek?
Abuk sabuk konuşan tipler bunlar. Gargara yapın diyorlar. Gargara yapsan da şimdi virüs yok, istediğin kadar gargara yap ne alakası var! Hasta olunca gargara yapabilirsin, yapmaya da bilirsin. Ya da pastil ben de bazen alıyorum ama yararlı olduğundan değil rahatlattığından. Yoksa tedavi edici bir şey değil.
Kelle paça, tuzlu su, 10 dakikada bir su için gibi öneriler hurafeden mi ibaret yoksa bir yararı olabilir mi?
Çok lüzumsuz, gereksiz. Kelle paça hele ki! “10 dakika bir su iç” de çok saçma. Benim kendi ailem bile “Sen de bize hiçbir şey söylemiyorsun!” diye sitem ediyor. Ne söyleyeyim ki; sağlıklı olmak için ne lazım! Normal sebze meyve yiyeceksin, uykunu uyuyacaksın, spor yapacaksın, dengeli besleneceksin. Bu virüsten korunmak için de sürdürülebilir sağlıklı yaşam kuralları aynen geçerlidir.
“Kelle paçaya dayanmayın, maske takmayın”
Ayşe teyze ne yapsın?
Kelle paçaya fazla dayanmasın bu ara
Maske takmasın
Ayşe teyzemizin her zaman elini yıkadığına eminiz zaten, elini yıkamaya devam etsin
Sağlıklı beslensin, sağlıklı beslenmeyi sürdürsün ve geliştirsin.
Yediğini yarıya düşürsün ve daha fazla hareket etsin.