PazarAdı üstünde: Lokanta

Adı üstünde: Lokanta

19.01.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

Adı üstünde: Lokanta

Adı üstünde: Lokanta



Adı üstünde: Lokanta


Nişantaşı’nın ünlü lokantası Downtown’ın ortağı ve aşçısı Mehmet Gürs artık kış aylarında da Beyoğlu’nda. İki yıl önce Tepebaşı’nda NuTeras’ı açan Gürs, 2003’e aynı binanın giriş katında yer alan Lokanta ile girdi. Yemeği, servisi ve dekorasyonuyla rahatlığı hedefleyen Lokanta öğle ve akşam yemekleri için ideal.
Gürs "Lokanta zor tatlar, fazla süs, tabakta dekordan ziyade alışık olunan lezzetleri bolca sunan -adı üstünde- bir lokanta... Misafirler de çalışanlar da rahat etsin istiyoruz. Biz çok rahat ve huzurluyuz, bu elektrik misafirlere de yansıyor" diyor

"Beyoğlu’nda yer açma nedenim moda değil"
Siz iki yıl önce NuTeras ile Beyoğlu’na geldiniz, şimdi de Lokanta’yı açtınız. Bu kış Beyoğlu’nun İstanbul’da eğlencenin merkezi olacağı çok yazıldı, çizildi. Eğlencenin kalbi oldu mu Beyoğlu?
Beklendiği kadar olamadı bence. Bizim iki yıl önce NuTeras’ı açtığımız ilk yazı takip eden kış bir Beyoğlu furyası başladı. Fakat işte moda olan demode oluyor, in olan her şey sonra out oluyor. Bugün bu pantolonu giyiyorum, yarın öldürseniz giymem bunu. Böyle bir şey var. Sadece moda diye Beyoğlu’na geliniyorsa, sadece moda diye ne yaptığını bilmeden Beyoğlu’nda bir yer yapılıyorsa çok uzun süreli olmaz.

Ama yine de Lokanta’yı açtınız...
Evet çünkü biz moda olduğu için Beyoğlu’nda yer açmıyoruz. Hakikaten üzerinde düşünüyoruz, kafa yoruyoruz; şöyle bir yer olsa Beyoğlu’nda kimler gelir, kimler keyif alır, kimler uzun süreli gelir, kimler yeni bir yer açıldı sadece bir bakayım diye gelir? Biz uzun yıllardır bu sektördeyiz, insanların aşağı yukarı neler isteyebileceğini tahmin ediyoruz. Ama "mainstream" de olmuyoruz. Burası ufak bir lokanta, adı üstünde Lokanta. Amacımız açtığımız yerlerin küçük ama şahsiyetli olması.

"Bina yeterince süslü, dekorasyonu sade"
Lokanta biraz geç mi kaldı? Kış sezonunu yarıladık neredeyse...
Evet, kış sezonu için klasik açılış zamanından biraz daha geç açtık, doğru. Burada bir kiracı vardı, onun çıkması gerekiyordu. Biliyorsunuz, bu binanın üst katında NuTeras var, yine bizim yerimiz. O yüzden en mantıklısı Lokanta’yı da buraya açmaktı. Bu yüzden kiracının çıkmasını bekledik. Mekan boşaldıktan sonra da dekorasyon uzun sürmedi. Ne yapacağımızı çok iyi biliyorduk, konsept belliydi.

Nedir Lokanta’nın konsepti?
Rahatlık. Ben yedi yıl önce Türkiye’ye geldim ve ilk olarak Downtown’ı açtık. Altı sene sürdü orası. Beyaz masa örtüleri, en rafine malzemelerle yapılmış yemekler, cicili bicili sunuşlar... Biraz daha şık gelinmesi gereken bir yerdi Downtown. NuTeras ile rahatlığa gidişin ilk adımını attık. Müziğiyle, yemeğiyle, barıyla yaz aylarının rahatlığına uygundu. Ben plajdan şortla NuTeras’a geliyordum ve o mekanın içinde sırıtmıyordum yani. Kışın da böyle bir yer yapalım istedim. Lokanta’yı açtık.

Dekorasyonu kim yaptı?
Net Mimarlık yaptı. Fazla bir dekor, tasarlanmış bir yer istemedik zaten. Mümkün olduğunca sade, mümkün olduğunca basit çizgiler istedik.

Çok da sade değil sanki.
Bina süslü. Tuğla duvarlar, eski kolonlar... Binanın kendine has bir havası var. Dekorasyonu mümkün olduğunca basit tuttuk ama. Birkaç ayna ve dümdüz tahta masalar... Gelen de, çalışan da rahat etsin istiyoruz. Sıcak, samimi bir ortam var Lokanta’da. Masaların üzerinde örtü bile yok. Peçete olarak da büyük mutfak havluları kullanılıyor. Çünkü burada sulu yemek de var. Sulu yemek derken, yani Downtown’daki temiz bir parça et, yanında iki tane sebze gibi değil yemekler. Yemeğin sonunda ekmeği de banabiliyorsunuz. O da sıçrıyor. Mutfak havluları gayet pratik yani.

Bir masada iş toplantısı diğerinde romantik yemek
Kimler geliyor buraya?
Hedef kitlemiz çok geniş, çok çok geniş. İstanbul sosyetesinin en popüler iki ismi de gelebilir, işadamları da... Geçen gün bir grup işadamı yemek yerken çıkardılar dosyalarını toplantı yaptılar burada. Hemen yanlarındaki masada iki sevgili baş başa romantik bir yemek yiyordu. Lokanta’nın ortamı zorlayıcı, kısıtlayıcı değil; herkese uygun. Dün iki masada da çocuk vardı. O kadar hoşuma gitti ki. Annesi babasıyla birlikte yemeğe gelmişler. Burada pizza var, hamburger var. Rahat yani, seçeneği bol.

"Geçen akşam Zeki Müren’den iki parça çaldık"
Buralarda öğle yemeği için pek fazla seçenek yok. Sanıyorum öğleleri hayli hareketli geçiyor.
Öğle yemeği muazzam. Biz burayı açmaya karar verdiğimizde "Akşam için iyi ama öğlenleri iş yapamazsın" demişlerdi bana. Ben de "İnsanlar öğle yemeği yemiyorlar mı?" diye sordum. Ve dediğiniz doğru, buralarda hiç böyle bir yer yok ve ihtiyaç vardı. Karaköy’deki iş merkezlerinden, Beyoğlu’ndaki yabancı şirketlerden öğle yemeği için geliyorlar. Akşamları da gayet iyi gidiyor. Geçen akşam yemekte Zeki Müren’den iki parça çalındı. İnsanların nasıl şaşırdığını, nasıl mutlu olduğunu görmeliydiniz.

Kim yapıyor müziği?
Cenk var, DJ’imiz. Salça diyoruz aramızda ona, kırmızı saçlı diye. Zeki Müren’i koydu, bir baktım kıs kıs gülüyor. Burada herkes keyifle işe geliyor. DJ de, ben de, diğer çalışanlar da çok eğleniyoruz. Bu eğlence hissi, bu keyif müşterilere de yansıyor. Samimi bir ortam var. Mutfağa bazen bir sipariş geliyor, "Ahmet bey mi geldi?" diye soruyor mutfak. O kadar biliyor yani hangi müşteri, neyi, nasıl yer.

Bir de rahat koltukların ve gelişmiş bir ev sinema sisteminin bulunduğu bir bar var arkada. Orası ne için?
Film seyrediyoruz orada. Ayaklar uzatılıyor; pizzalar, hamburgerler... Evinizin salonu gibi... Lokanta’yı öğle yemeği servisi için 12.00’de açıyoruz, sonra 15.00-19.00 arası kapatıyoruz. Ama burası hep açık. Öğleden sonra yayılmak, bir şeyler atıştırmak için çok uygun. Hafta sonları da bara dönüşüyor. Müziğin volümünü de biraz kısık tutuyoruz burada. Ama bazı geceler koridora kadar taşıyor misafirlerimiz, arkadaki salon ile Lokanta birleşiyor.

"Sohbet ediliyorsa müziği kısıyoruz"
Belli bir saatten sonra kulübe mi dönüşüyor burası?
Yeni açılan birçok mekanda öyle oluyor, değil mi? Önce bar, sonra yemek, sonra gece kulübü olsun... Bizim öyle bir stresimiz yok. Çünkü alt katta çok güzel, bence İstanbul’un en güzel gece kulübü var: NuClub. Salı, cuma ve cumartesi orası açık, çok çok iyi DJ’ler geliyor. Açıkçası biz de işten çıkıp oraya gidiyoruz. Burası da nadiren gece kulübüne dönüşüyor. Eğer var olan müşteriden öyle bir elektrik almışsak... Biz müziği bile müşteriye göre ayarlıyoruz. Bakıyoruz ki masalarda ağır bir sohbet sürüyor, müziği ağır tutuyoruz. Daha gençler varsa, kıpırdanıyorlarsa tempoyu artırıyoruz. Geçen cumartesi günü bir ara reggae çaldık mesela.

"Herkes aradığı lezzeti burada bulabilir"
Lokanta’nın mönüsü çok geniş bir kesimi memnun edecek çeşitliliğe sahip. Mehmet Gürs’ün hazırladığı mönüde hafif kremalı patates ile servis edilen domatesli, soğanlı, sarmısaklı, ançuezli fırında somon, fırınlanmış domatesli ve fesleğenli sos ve patates püresi ile sunulan süt danası, kıymalı ve sebzeli rulo köfte gibi lezzetler yer alıyor. Pizzalar bölümünde özellikle otlu lor ve közlenmiş biberli pizza dikkat çekiyor. Meşe odunu ile tütsülenmiş somon, kırmızı soğan, patates, fesleğenli domates sosu ve mozarellalı pizza da tadılmaya değer. Lokanta mutfağı tarafından günlük olarak hazırlanan dondurma ve sorbeler de yemeği bitirmek için ideal.

Misafirler mönüyü tuttu
Lokanta mönüsü ile Downtown mönüsü birbirinden hayli farklı.
Evet, Lokanta’nın mönüsü daha geniş, daha rahat. Neredeyse herkesin aradığı lezzeti bulabileceği kadar çok seçenek var. Hem adet olarak, hem çeşit olarak... Başlangıçlar, Çorbalar, Salatalar, Pizzalar, Balık ve Deniz Mahsulleri, Et ve Tavuk gibi birçok bölümden oluşuyor mönü.

Siz kendinizi hangi mönüye daha yakın hissediyorsunuz?
Açıkçası Lokanta mönüsündeki her şey benim gerçekten de zevk alarak yaptığım yemekler. Downtown’da mesela sevmediğim birkaç şey vardı ama misafirlerimiz onları çok sevdiği için mönüden çıkaramıyordum. Burada çok daha rahat bir mönü çalışması yaptım. Ve bana öyle geliyor ki misafirlerimiz de çok sevdi. Elektriğimiz tuttu demek ki.

Kasaba Et ve Balık Restaurant, Büyükçekmece’den sonra şimdi Florya’da da hizmet veriyor. Bir yıl önce Büyükçekmece Albatros sahilinde açılan Kasaba’nın mönüsünde et ve balık çeşitlerinin yanı sıra Türk mutfağından örnekler de yer alıyor. Florya sahilinde açılan yeni mekanda ağaçların gölgesinde dinlenebileceğiniz bir bahçe var. Farklı damak tatlarına hitap eden mutfağı, pazar brunch’ları ve çocuklar için oyun odası ile Kasaba-Florya özellikle hafta sonları için hoş bir seçenek. Tel: (0212) 883 75 00

Beş yıldır Taksim’de hizmet veren T-square Restaurant yeni dekorasyonu ve zenginleşen mönüsüyle konuklarını ağırlamaya devam ediyor. İtalyan ve Amerikan mutfağı ağırlıklı restoranda öğle yemekleri hızlı servisi ve indirimli fiyatlarıyla dikkat çekiyor. Dünya mutfaklarından örnekler de sunan T-square’de İtalyan usulü ince hamurlu pizza mönüdeki diğer bir yenilik. Restoranın DJ’i Tankut misafirlerin akşam yemeklerine eşlik eden hafif parçalar seçiyor. Tel: (0212) 243 69 69