18.11.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:
GÜLİZ ARSLANguliz.arslan@milliyet.com.tr
Dağlarından yağ, ovalarından bal akan; şükreden, huzurlu insanların yaşadığı bir yer...” Akdeniz Üniversitesi Gerontoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. İsmail Tufan’a “Hiç bilmeyen birine Nazilli’yi nasıl anlatırsınız?” diye soruyorum, işte böyle yanıtlıyor. Nazillili arkadaşlarımdan biraz biliyordum elbette ama bu kadar olabileceğini tahmin etmiyordum. Yüzüm nasıl bir hal aldıysa şöyle devam ediyor Tufan: “Bir masal kasabasından söz ettiğimi sanmayın, gerçekten Nazilli’nin havası, suyu, toprağı çok özeldir. Denizli Sarayköy’den Aydın istikametine giderken yemyeşil bir ova kucaklar sizi, rengarenktir atmosfer...” Nazilli Yaşlılık Araştırması kapsamında üç nesildir burada yaşayan 60 yaş üstü 10 bin kişi ile görüşen ekibin başında yer alan Tufan’la buluşup geçtiğimiz hafta açıklanan araştırma sonuçlarını ve Nazilli’nin “ulu çınarlar”larından öğrendiklerini konuşuyoruz.
“90 yaş kuşağı artıyor”
Nazilli’nin uzun yaşam konusunda Türkiye’nin diğer yerlerinden farklı olduğu ne kadar zamandır biliniyor?
Yaklaşık 12 yıldır Türkiye’nin her yerindeki demografik gelişmeleri takip ediyoruz. İlk yıllarda istatistikler Nazilli’de yaşlı nüfusun yoğun olduğunu gösteriyordu. Bunun geçici bir durum olabileceğini düşündük ve bekledik. Sonra bir Türkiye karşılaştırması yaptık. Bu sonuçlara bakınca da “Herhalde bir yanlışlık var” diye düşündük ve sağlamasını yaptık. Gördük ki gerçekten Nazilli Türkiye’nin 10 yıl ilerisinde! Bu ne demek? 60 yaş kuşağı artıyor ama 90 yaş kuşağı daha çok artıyor. 90 yaş ve üzeri popülasyon Türkiye’nin başka hiçbir bölgesinde Nazilli’de olduğu kadar yoğun değil. Araştırmaya başladığımızda 36 ileri yaşlımız vardı. Beş yıl içinde beşini kaybettik. 100 bin nüfuslu bir yerde 100’lü yaşlarda bu sayıda sağlıklı yaşlı bir Okinawa’da bir Nazilli’de var.
“Paranın önemi yok”
Türkiye yaşlılarının kıymetini bilmiyor mu?
Bu ulu çınarların birer büyük bir hazine olduğunun farkında değiliz. Bilim dünyası
da sırtını dönüyor, kamu kuruluşları da... Küçük ihtiyaçları giderilebilseydi bugün hayatta olabilecek birçok yaşlı var. Nazilli’de tanıştığımız bir yaşlı idrarını kaçırdığı için evden dışarı çıkamıyordu. Yaşlılık bezinin bir kurum tarafından verilmesini sağlayamadığımız için evine hapsoldu ve öldü. Hâlâ Nazilli’ye gittiğimde o köyden geçerken içim sızlar.
Bu araştırmada sizi en çok ne şaşırttı?
Paraya önem vermemeleri! Önlerine kart koyduk; doğa, konut, para, tatil, aile, sağlık, sevgi gibi... “Bunlardan öncelikli olanları seçin” dedik. İlk beşi; sağlık, aile, din, konut ve sevgi çıktı.
“Nazillililer bana fahri hemşehrilik verdiler”
Siz Nazillili misiniz?
Değilim ama 10 yıldır haftada en az bir defa Nazilli’ye gidiyorum. Nazillililer bana fahri hemşehrilik beratı verdiler, bundan gurur duyuyorum.
Araştırmadan sonra yaşamınızda ne gibi değişiklikler yaptınız?
Beslenme tarzımı değiştirdim, et ağırlıklıydı, sebzeye döndü. Daha çok spor yapıyorum. Daha çok şükrediyorum. Aileme daha çok zaman ayırıyorum.
“Yakında emeklilik kasalarını finanse edecek bir genç kuşak olmayacak”
Kaliteli bir uzun yaşamı yaygınlaştırmak için ne gibi politikalar yürütülmeli?
Biz Nazilli’de uzun yaşamı araştırdık, uzun yaşamın sırlarını bulmadık. Bundan sonra araştırma sonuçlarını disiplinlerarası bir bakış açısıyla ele almak gerekiyor. Tarihi bir sorumluluk duyuyoruz. Türkiye yaşlanıyor ve yaşlılar için uygun sosyal politikalar oluşturamazsak genç kuşağın geleceği yok olabilir. 2000’de sosyal bakım sigortasını finanse edebilecek bir modelin nasıl olacağıyla ilgili bir kitap yazıp parlamentoya gönderdik. Başbakanımız bu konuya ilgi gösteriyor. Sosyal bakım sigortasını da hayata geçirmesini ülkemizdeki yaşlılarımız adına kendisinden talep ediyorum.
Başbakan’ın üç çocuk telkinine katılıyor musunuz?
Bu bireysel bir tercih. Ama şu bir gerçek ki Türkiye’nin nüfusu yaşlanıyor. Bunun sonuçlarını 2050’de göreceğiz. Nüfus azalacak. Emeklilik kasalarını finanse edecek bir genç kuşak olmayacak. Sosyal güvenlik açısından bu büyük risk faktörü.
“Türkiye’nin en modern yaşlılar evi Nazilli’de”
“Nazilli’nin bu özel durumunu keşfettikten sonra buraya bir üs kurmaya karar verdik. Türkiye İleri Yaş Araştırmalar Merkezi yaklaşık beş yıldır Nazilli’de faaliyette. Türkiye’nin ilk “Alzeimer Hastaları İçin Uygulama Merkezi”ni burada açtık. Yaşlılara şiddet, ihmal ve suistimalle ilgili Türkiye’nin ilk veribankasını oluşturduk. Türkiye’de ilk evde düşme kazalarını önleme model evini yaptık. Türkiye’nin en modern yaşlılar evi açıldı. Geronotoloji Atlası üzerinde çalışmaya devam ediyoruz. 2023’te tamamlanacak.
“Ağacın yapraklarını bile yiyecekler neredeyse!”
Nedir Nazillileri bu kadar uzun yaşatan?
Zeytinyağını çok tüketiyorlar. Bir Nazilliliye verilecek en büyük ceza zeytinyağsız bir yaşam olur. Sebzenin her türlüsünü tüketiyorlar. Ağacın yapraklarını bile yiyecekler neredeyse! Oturup ölümü beklemiyorlar. Türkiye’de 2.2, Nazilli’de 5.3’tür haftada dışarıya çıkılan gün sayısı. Komşuya gidiyor, kahveye gidiyor, çınarın altında oturuyor, yaşıtlarıyla konuşuyor, gençlere bakıyor... Akşam yediden sonra yemek yemiyorlar. Birçoğu çiftçilik, hayvancılık ve çobanlık yapmış. Dağ, bayır koştukları için fiziksel olarak son derece iyiler. Elişi ile uğraşıyorlar; oya, dantel... Böyle bir şeyi tasarlayıp ürettikten sonra mutlu oluyorlar. Hoşgörü sahibi ve affediciler. Torunlarıyla ilişkileri iyi. Dayanışma kültürleri çok gelişmiş. Anne ölüyor, baba yalnız kalıyor, kardeşler kendi aralarında babalarına sahip çıkıyorlar. Çok iyi kriz yönetimi yapıyorlar.
Hangi hastalıklar başgösteriyor daha çok?
70 kuşağı kendini iyi koruyor, 60 kuşağı çok daha iyi koruyor.
80-90 kuşağı umursamıyor. Grip olduysa şişe çektiriyor, vurup kafayı yatıyor, limonlu bir şeyler içiyor. 95’ten sonra yavaş yavaş bunama belirtileri başlıyor genelde ama şöyle bir şey de yaşadık; Nazilli’de demans konulu bir toplantıda 86 yaşında bir kadın gelip “Annem de bu belirtiler yok” dedi. “Pardon, anneniz mi?” diye şaşırdık, demans belirtileri kendisinde olmadığı gibi 106 yaşındaki annesinde de yokmuş!
Ölüme nasıl bakıyorlar?
Ölüm onlar için yeni bir hayatın başlangıcı. O yüzden kefenleri hazır. Bazılarının mezarları bile hazır! Gidip arada sırada kendi mezarının etrafını temizleyenler biliyorum. Ölümü bu kadar kabullenince hayatı da daha dingin yaşıyorlar. Yaradanına kavuşma ve hiçbir şeyin tükenmeyeceği bir yere gitme felsefesi onları güçlü kılıyor. Ben Türkiye’de başka hiçbir ilçede bu kadar çok şükredene rastlamadım.
Nazilli’de kadınlar mı uzun yaşıyor erkekler mi?
Dünyanın her yerinde kadınlar daha uzun yaşar. Bunun birçok sebebi var, doğurganlığı, hayat tecrübesi, güçlü iradesi... Kadının uzun yaşıyor olması onun için bir talih mi talihsizlik mi ona bakmak lazım. Çünkü kadın son 10 yılını tek başına geçiriyor. Bakıma muhtaç olma riski yüksek. Ünlü gerontolog Hans Peter Tews “Yaşlılık kadının problemidir” diyor. Ben de buna.
Nazilli’deki yaşlılar daha çok evde mi yaşıyorlar, bakım evlerinde mi?
Nazillili “Evim benim kalemdir” diyor. Dünyadaki trend de bu. İnsanın en mutlu olduğu yer, anıların olduğu yerdir, evidir. Onu evden alıp
bir kuruma götürürseniz bunama sürecini hızlandırırsınız. Bakıma muhtaç olsa bile evde aktifleştirici bakıma yönlendirmek lazım. n