Squatgirl ile fit olun!
Sportif, güzel, güçlü, sağlıklı ve pozitif bir birey olmayı kim istemez ki? Son yıllarda dingin hayatı seçenlerden aktif hayatı olanlara değin hemen hemen herkesin isteği fit ve sağlıklı olmak. Zayıflığın demode olduğu, 'toned' yani, kaslı vücuda sahip olmanın popüler olduğu bu zamanlarda, spor herkesin vazgeçilmezi… Spor salonları, fit bir görünüm kazanmaya çalışanlarla dolup taşıyor. Peki, fit olmak için ne yapmalıyız? Spor yapanlar nasıl beslenmeli? Hobi olarak başladığı blogunu, profesyonel kariyere d
Doris Hofer, sizi nam-ı diğer Squatgirl olarak tanıyoruz. Doris Hofer kimdir?
İsviçreliyim. Ailemi, arkadaşlarımı ve kariyerimi bırakıp aşkın peşinden Türkiye'ye geldim. İlk geldiğimde Türkçe bilmiyordum. Hemen ders alarak öğrendim. 13 senedir Türkiye'de yaşıyorum. Aslında gazeteciyim, halkla ilişkiler mezunuyum. Türkiye'ye ilk geldiğimde, henüz çocuğum da olmadığı için çalışmaya başladım. Ancak tabii ki gazetecilik yapamadım; daha çok kurumsal kimlik üzerine çalıştım. Eski eşimin organizasyon şirketi vardı. Orada bu alanlarda çalışmaya başladım. Daha sonra eski eşimin bir arkadaşının reklam ajansından teklif aldım ve orada da bir süre çalıştım. Ancak hayatımda yeni bir 'challenge' olmasını istediğim için blog yazmaya karar verdim. Zaten çevremden sürekli "iki çocuk annesisin, nasıl bu kadar fitsin?" sorularını duyuyordum. Önceleri İngilizce yazıyordum. Sadece yakın çevrem okuyordu. Blogumdaki yazıları Türkçe'ye çevirmem yönünde tavsiyeler aldım. Tercüman bir arkadaşım var. Sağ olsun, bu zamana kadar her hafta bir metin çevirdi. Şu anda hem İngilizce, hem Türkçe olarak yayınlanıyor. Bundan sonra, Almanca da üçüncü dil seçeneği olarak eklenecek.
'Hayalindeki Sen' kitabınızda neler anlatıyorsunuz?
Kitabım bir yol haritası niteliğinde. Şimdiye kadar 10 bin satıldı. Gerçekten iyi bir rakam. Şu anda Almanca'yaçeviriliyor. Geçen sene İsviçre’de 'Sınır Ötesi Öncü'lerden biri olarak seçildim. Bu sayede orada da birçok kişiye ulaştım. Çok önemli bir yayınevi İsviçre'de de kitabımı çıkartmak için benimle iletişime geçti ve inşallah ocak ayında orada da yayınlanmış olacak. 13 yıldır burada yaşıyorum. Türkiye benim ülkem oldu. Ancak, doğduğum topraklarda da kitabımın yayımlanacak olması gurur verici. Kitabımı alan bir kişi kolaylıkla sağlıklı yaşam ve spor için gerekli tüm bilgilere sahip oluyor.
Bu kitaptan nasıl faydalanabiliriz?
Kişi 'nasıl sağlıklı olurum?' sorusuna yanıt aradığında birçok bilgiye ulaşabiliyor. Ancak bu süreç biraz karmaşık oluyor. Oturup araştırılması gerekiyor. "Doris bu konuda ne diyor?”, “Benim antrenmanım nasıl olmalı?" gibi sorulara cevap arıyorlar. Kısacası zor bir süreç. Ancak, kitap hap gibi. Sizin yanınızda koçluk yapar gibi her şeyi anlatıyorum. İlk olarak uykuyla ilgili çok önemli bir bilgi veriyorum. Örneğin "Geceleri mutlaka 7 saat uyumalısın. Uyumazsan, bütün eforun çöpe gidiyor." Buradan şu anlaşılıyor: Uyumazsan kilo almaya eğilimli olacaksın. Hangi egzersizin yapılacağından tutun da, nasıl beslenilmesi gerektiğine kadar her şeyi detaylıca anlatıyorum.
Diyet yaparken haftada bir kaçamaklar mazur görülür. Sizin bu konudaki görüşünüz ne?
Yemek ve içecekle kendimizi ödüllendirmemeliyiz. Kilo verirken ödül-ceza yöntemini uygulamak sakıncalı. Ödülümüz bir müzik uygulaması veya bir ayakkabı gibi yemek-içmek dışında mutlu edecek şeyler olmalı. Hamburger yemek ödül olmamalı. İnsan olduğumuz için sonuç görmek istiyoruz. Mutlaka her gün fotoğraf çekin. Çünkü kendimizi her gün gördüğümüz için aradaki farkı anlamıyoruz. Ancak fotoğraf çektiğinizde, fark gözle görülür şekilde anlaşılıyor. Arkadaşlarınız sizi gördüğünde: "Aa sen kilo mu verdin? Çok iyi gözüküyorsun. Ne yaptın?" diye sorarlar. İlk zamanlarda tartı kullanmak doğru. Ancak kas yağdan daha ağırdır. O yüzden belirli bir zaman sonra tartıya odaklanmak yanlış yönlendiriyor. Hem ağırlaşmaya başlayacaksın, hem de pantolonlar bol gelmeye başlayacak. Öğünler için opsiyonlar veriyorum. Bu opsiyonlardan birini seçebilirler. Kitaptaki egzersizleri ve diyeti uygulayacak kişiler 1 ay boyunca yazılanlara harfiyen uymalı. Antrenman yapmalılar. YouTube kanalıma girenlerden şu yorumu alıyorum: "Evet, hepsi çok güzel. Ancak hangi antrenmanı, hangi gün yapacağım? Kafam karışıyor." Kitapta antrenman, beslenme düzeni, her şey var. Antrenman günlerinde hangi videonun seyredilmesi gerektiğine kadar bütün bilgiyi veriyorum. İddia ediyorum, 1 ay boyunca söylediklerimi yaparlarsa pantolonlar bol gelecek.
Kitabınızdaki bilgileri ve egzersizleri uygulayarak ne kadar sürede fiziksel açıdan değişime uğrarız?
İki hafta sonra değişimi fark edersiniz. 1 ay sonra daha da değişir ve 2 ayın sonunda herkes tarafından fark edilecek hale gelir. Kilo vermede yüzde 60 beslenme, yüzde 30 spor ve yüzde 10 genetik etkilidir. Tabii bu noktada vücut tiplerini de bilmek gerek. Üç çeşit vücut tipi var; mezomorf, ektomorf ve endomorf. Ben mezomorfum. Bu tip vücut tipine sahip bireyler doğuştan geniş omuzlu ve ince bir kemik yapısına sahipler. Ektomorf vücut tipine sahip bireyler çok zayıflar. Bizlerin en 'sinir' olduğu insan tipi; hamburger, pizza, döner, ne yerse yesin incecik kalıyor. Ancak bu tip vücut yapısına sahip bireyler kas yapmak istediklerinde zorlanıyorlar. Yapamazlar mı? Tabii ki yaparlar; ancak 2 saatte bir yemek yemeleri gerekir. Daha çok karbonhidrat tüketmeleri gerekir. Kısacası her vücut tipi için avantaj ve dezavantajlar var. Endomorf vücut tipine baktığımızda, daha çabuk kilo almaya yatkın bireyler oluyor. Kas yapabiliyorlar ancak üzerlerinde yağ kalıyor. Ancak çok güçlü oluyor. Söylemek istediğim, herkes, her yaşta, her vücut tipinde fit olabilir. Genellikle insanlar, 'ben geç kaldım, şöyle yapmadım, böyle yapmadım' diyor. Bence herkes kendi halinin daha iyisi olabilir. Bir de en büyük sorun, herkes kendisini başkalarıyla kıyaslıyor. Asıl odaklanılması gereken, 'iki hafta önce nasıldım, bugün nasılım?' olmalı.
Sosyal medyada gördüğümüz güzel ve fit kadın imajı bizi nasıl etkiliyor?
Bu tip fotoğrafla kendimizi kıyaslamamalı, motive olmak için yararlanmalıyız. Örneğin; ben böyle fotoğraflar gördüğümde Aa ben uzun zamandır Tae-bo yapmadım” ya da “Yaptığım bir şeyi daha farklı yapsam daha fazla keyif alır mıyım?” diyorum. Bu tür bir motivasyon çok sağlıklı. Ancak Gisele Bündchen'a bakıp: "Aa benim kalçam ne kadar büyük!" demek, doğru değil. Kendimizi olduğumuz gibi sevmeliyiz. Kendimize bakmalıyız. 'Ben nasıldım, şu anda nasılım?' sürecine odaklanalım. Ama asla kıyaslamayalım. Çünkü, herkes farklı.
Mail: markadanismanituvanaeroltu@gmail.com
İnstagram 1: @tuvanaeroltu
İnstagram 2 : @tuvanaeroltuilemarkalasma