Geldi gönlümün efendisi
Kayıtta mıyız, son hazırlıklar; 3-2-1 oyun… Tabii ki film setinde değiliz ama son yıllarda bizlere yaşattıklarıyla film sahnelerini aratmayan Galatasaray-Fenerbahçe derbisi yine geldi buldu bizi. Hiç bırakmıyor ki, tam unutuyoruz derken yakamıza yapışıyor. Benden kopamazsınız diyor. Biz de ona diyoruz ki, “Olmaktan korktuğum yerdeyim, sendeyim” Doğru mu yapıyoruz emin değilim, sevmek yanlışsa bu da futbol adına en büyük doğrumuz olsun…
Velhasıl kelam birGalatasaray-Fenerbahçe derbisi daha bizleri bekliyor. Bu kez ligin başında, yalnızca 6. Haftada. Nerede mi? Türk Telekom Stadı’nda. 50 bin Aslan, bir de Fenerbahçe’deki Aslan(!) .
Bambaşka bir dünya
Teknik-taktik analizin unutulduğu, sahaya çıktığında yaşanılan adrenalinle ortaya çıkan performansların sergilendiği bir maç bu. Soyunma odasında hiç mi yok, “Şunu yapacaksınız, böyle savunacaksınız, gol atmadan gelmeyin” diyen hocalarımız! Tabi ki var ama yeşil zemine ayak bastığında bambaşka bir dünya içine çekiyor seni. Farkında olmadan bir bakmışsın hakem son düdüğü çalmış.
Ersun Yanal'a 1 puan verseniz...
Tabi ki birkaç şey söylemek gerekirse ev sahibi avantajıyla Galatasaray favori ama Fenerbahçe’yi de yabana atmamak lazım. Yeni kadrosuyla, formda bir hücum gücüyle 5 maçta 10 puan toplayıp 11 gol atan bir takımdan bahsediyoruz. Öyle kolay kolay benden 3 puan alamazsınız diyecektir ki Ersun Yanal’a maçtan önce 1 puan verseniz havada kapıp evine döner tabi ama o ayrı. Maçı oynayalım, yaşayalım; nasıl kavga edeceğiz yoksa…
Hakem mi? He şunu maçları yöneten, doğru mu ifade ettim? Türkiye’de yönetmeye çalışan diyelim. Baktım Cüneyt Çakır atanmış derbiye. Avrupa’daki gururumuz, Türkiye’de olamayan umudumuz. Hakem şansı yanında olsun…
Fenerbahçe’de var bir Aslan(!)
Saha içine dönelim biraz. İki takım da tehlikeli ayaklara sahip. Galatasaray’da bir dünya markası Falcao. Oyun sıkıştı mı kilidi çözer, hiç pozisyon yokken bir bakarsın top ağlarında, statta anons yapılıyor. Neye uğradığını şaşırırsın. Vedat Muriç durur mu? Fenerbahçe’deki Aslan(!) o. Çok formda geliyor derbiye. 5 maç 3 gol. Dünya devleri peşinde. Comolli, “Sağ ayağı 20 milyon euro” demiş. Mübalaa yapmadan gerçekçi konuşursak o da atar, attırır ama arkasında çok zeki de biri var. Max Kruse, bir Alman markası. Almanlardan şaşmayacaksınız demişti eniştem. Araba için demişti ama futbolcuda da öyle vallahi enişte. Selamlar olsun…
Bir gerçek var ki sarı kırmızılılar daha kaliteli bir kadroya sahip, e üstüne bir de taraftar desteği. Buradan çıkamazsın mesajı veriyor. Fenerbahçe hücum gücüyle çekince yaratan, savunma performansıyla da rakibi cezbeden yapıda. Buradan sağ çıkabilen rüzgarı arkasına alır. Haydi rast gelsin. Çok didişmeyin bak, benden söylemesi…
Unutmamalı, o güzel günleri…
Biraz geçmişe gidelim mi? Kavga gürültü sıkıldık, yokken nasıldı acaba derbiler!..
“Şeref duyarım”
Bu sözler rahmetli Metin Oktay’a ait. Galatasaray’ın efsane ismi ‘Taçsız Kral’ jübile maçını Fenerbahçe ile oynamak ister. Dönemin yöneticisi Eşref Üstün’e, “Kariyerimin en güzel en unutulmaz maçlarını Fenerbahçe’ye karşı oynadım. Eğer siz de kabul ederseniz son maçımı Fenerbahçe’ye karşı oynamak isterim.” der. Şu asalete bakar mısınız… Üstün de, “Fenerbahçe taraftarı size hayrandı. Eğer uygunsa maçta sarı lacivertli formayı giymenizi isteriz” cevabını verir. Metin Oktay da yakışanı yapar ve, “Şeref duyarım” der. O maçta Can Bartu ile karşılıklı formaları değiştirirler ve kısa bir süre de olsa ezeli rakiplerinin formalarını sırtlarına geçirirler. İşte ‘Ezeli rekabet, ebedi dostluk’ kavramı buradan gelir ama maalesef can cekişiyor şu an. İki efsanenin de ruhu şad olsun…
Doğru söyleyin hatırladınız değil mi bu görüntüyü? Unuttum demeyin üzülürüm, şunun şurasında 10 yıl olmuş. Hazırsanız bir 2009 yılına gidiyoruz…
Tarihler 12 Nisan 2009’u gösteriyor. Yer: Ali Sami Yen Stadı.
Derbi 0-0 devam ederken olaylar patlak veriyor. Birbirine girenler, küfür eden seyirciler. Ortalık yangın yeri. İki kişi sadece olay yerinden uzak. Cassio Lincoln ve Roberto Carlos. Onlar içinde değil kavganın ama locadan izliyorlar. Fırsat bu fırsat… Bu harika görüntü hiçbir zaman hafızalarımızdan silinmedi. Her derbi günü geldiğinde hatırlar dururum bu anı, iki yıldız da hatırlıyor mu acaba? Unutmamışlardır bence, öyle umalım ve biz de unutmayalım.
Zor ama sadece futbol konuşacağımız bir derbi olsun, lütfen olsun. İhtiyacımız var. “O golü neden kaçırdı, savunmada bu kadar riskli paslar yapılır mı?” Ne kadar güzel geliyor kulağa değil mi? Bize bunlarla gelin, kavga edeceksiniz gidin…