Osmanlı Dönemi, 1800‘lü yılların son dilimi. Halk, sıradan bir güne uyanmıştı. Devlet sorunları ve gelecek kaygıları her zaman olduğu gibi o günün de gündemiydi. Dışarıdan gelen haberler, zaman zaman ürkütüyor, zaman zaman halkın umutlanmasına neden oluyordu. Bu haberler genelde yüzleri güldürmediğinden, çok fazla bilinmese de olurdu. Fakat o güne uyananlar şunun başlangıcına; yüzyıllar sürecek gülümsemelerin, mutlulukların, paylaşılacak üzüntülerin ve 90 dakikaya sığdırılacak heyecanın ilk gününe uyanmışlardı.
Yaz bitiminde, okulların açıldığı ekim ayı başı, Osmanlı’da yeni bir gün doğuyor, güneşle birlikte yüzyıllar boyu devam edecek olan şey doğuyordu. Mektebin bahçesinde, kargaşanın arasında bir şey beliriyor, tüm mektepliler tek bir meşin yuvarlağın peşinde koşuyorlardı. Belki de ilk defa yenilme korkusunu yaşarken, zafere kendi çabalarıyla ulaşabileceklerini düşünüp gülümsüyorlardı…
Aynı güne İngilizler çok daha önce uyanmışlardı. Yüzyıllara yol olacak gün, onlarda çok daha erken doğmuştu. Fakat bu yüklü heyecanın gülü olduğu kadar dikeni de vardı. O kasar çok ilgi görmüş ve halkın ilgisini üzerine toplamıştı ki, önce, hayatı ve sosyal yaşamı tehdit ettiği gerekçesiyle yasaklanmış, 346 sene sonra yeniden özgür bırakılmıştı. O özgürlük, bugün sadece adını duyduğumuzda heyecanlanmamıza yeterli olan bir kelimeye bürünmüştü...Futbol!!!
Oyunun gerçek sahipleri
Türklerde futbol böyle başladı. Her ne kadar Timur Dönemi’nde futbola benzer oyunlar oynansa da futbolun evlerimizin içine kadar girme hikayesi böyle idi. Oysa bu ayak oyunu bize gelene kadar ne yollardan geçmişti.
Türklerde Futbol; Tepük: Trükler, Orta Asya’da bugünün kurallarıyla ayaktopu oynarlar, buna da Tepük derlerdi.
Futbolun modernleşmesinin temelleri, daha da ötesi tüm dünyaya yayılarak siyasi ve sosyal yaşamı etkilemesi, 26 Ekim 1863 senesinde Londra ‘da Freemason “hür masonlar” meyhanesinde toplanan 11 kulüp temsilcisinin kurduğu İngiltere Futbol Federasyonu ile atıldı. İngiliz Futbol Federasyonu’nun tespit ettiği kurallar, diğer ülkelerce de kabul edildi.
Futbol Kargaşası: İngiltere’de futbol, kalabalık takımlar arasında el ve ayak vuruşlarıyla topa sahip olma kavgasına dönüştü.
Peki bizlere futbol neden yanlış anlatıldı?
“Osmanlı Devleti futbola karşıydı, Sultan Abdülhamid Han futbolu yasakladı. Futbol maçları gizliden yapılıyordu. Osmanlı Devleti sporu engelledi.”
Yıllarca bu cümleleri duyduk, bu cümleleri okuduk. Fakat günümüz futbol kulüplerinin birçoğu Osmanlı Devleti Dönemi’nde kuruldu.
Emin Bülend Serdaroğlu, Fecr-, ati akımının kurucusu, şair, Çanakkale Gazisi.
Abidin Daver, VI. Dönem İstanbul Millet Vekili, sivil amiral, gazeteci.
Fuad Hüsnü Kayacan, harp okulu mezunu, asker.
Ayetullah Bey, Osmanlı bankasında memur, hareket ordusu komutanı.
Ziya Karamürsel, Duyun-u Umumiye Müdürü.
Ahmet Fetgeri Aşeni, harp okulu mezunu, asker.
Celal İbrahim, Şehit Celal. Gönüllü asker, I. Dünya Savaşı Şehidi.
Ziya Songülen, Düyun-u umumiye memuru.
Bu isimler Osmanlı Devleti II. Abdülhamid Han Dönemi’nde Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş gibi köklü kulüplerin kurulmasında önemli bir rol oynamıştı. Şairi, memuru, askeri… günümüz futbolunun kurucuları her zaman Osmanlı ile iç içe olmuş, futbol maçları da buna bağlı olarak gerçekleşmişti. Yani Osmanlı Devleti, Şimdilerde bilinenin aksine, spora karşı çıkmamış, her daim spora ve sporcuya destek vermişti.
Oysa Futbol ilk olarak 1300 ‘lü yıllarda İngiltere ‘de oynanmaya başlanmıştır. Halk da soylular da bu oyunu çok sevmiş, zamanla tüm köy ve kasabalarda bu oyun oynanmaya başlanmış. Fakat rekabet ve çatışmalar ülkede hayli fazlalaşınca 1314 tarihinde Kral II. Edward bir ferman yayınlayarak bütün ülkede futbolu yasaklamıştır. Fermanda ise şunlar yazılmaktaydı;
“Büyük bir topla şehir içinde gürültüler yapıldı, Tanrı korusun birçok kaza, facia ve hasara sebebiyet verebileceği anlaşıldı. Tanrı ve Kral adına top oynanmasını yasak ediyoruz. Emirlerimizin aksine hareket ederek top oynayanlar en şiddetli cezalara çarptırılacaklardır.”
Ferman Dinlemeyen Oyun: 1324’de Kral II. Edward bir ferman yayınlayarak İngiltere’de futbol oynanmasını yasak etti. Bu yasak 1660’ta onarım dönemine girilmesiyle ortadan kalktı, futbol bütün şehirlere yayıldı.
Bu fermandan sonra İngiltere ‘de futbol lanetlenmiş ve futbol oynayanlara kötü gözle bakılmaya başlanmıştır. Bundan 346 yıl sonra “onarım” dönemine giren İngiltere ‘de futbol yeniden oynanmaya başlanmış, 1660 senesinde İngiltere Kralı II. Charles futbolun oynanmasına destek vermiştir. Zamanla okullarda futbol gösterileri başlamış, 1857 yılında İngiltere ‘de ilk futbol takımı kurulmuştur. 1900’lü yılların başında Osmanlı’ya ulaşmış futbol, Türklerde de en çok ilgi gören spor dalı olmuştur.
Görüldüğü üzere futbolun başlama hikayesi bu yazıda okuduğumuz gibi başlamış, henüz okuyamayacağımız kadar hızlı gelişmiştir. 1863 yılında 11 kulüp temsilcisinin Hür Masonlar toplantısında yerine oturttukları modern futbol, günümüze kadar ulaşmış, yüzyıllar boyu da devam edecektir.