Ebedi dostluk nereden geliyor? Nerede bitiyor?
Futbolda “ezeli rekabet, ebedi dostluk” kavramı birçok takım için kullanılır. Fakat bizim kullandığımız bu kavram, en çok Galatasaray ve Fenerbahçe arasında geçmektedir. Yıllardır söylenen bu Galatasaray - Fenerbahçe dostluğu nereden geliyor? Gelin Molatik olalım…
Kuruluşları yakındır. Söylentiye göre Galatasaray, Fenerbahçe Kulübü’nün kurulması fikrine “ilk Türk rakip” diyerek sıcak bakmış ve yardımda bulunmuştur. İlk transferler de o yıllarda olmuştur.
Ebedi dostluk ile yapılan hareketler, ezeli rekabete dönüşecektir yıllar içerisinde. Birbirine çok benzeyen fakat bir türlü anlaşamayan kardeşler misali, Fenerbahçe ve Galatasaray da geçmişlerini inkar etmeden yürüyeceklerdir yıllar boyunca. Bazen yan yana, çoğu zaman karşı karşıya.
Galatasaray ve Fenerbahçe arasında yapılan güç birliği
Galatasaray ve Fenerbahçe Kulüpleri arasında “ezeli rekabet” olarak bilinen çekişme Türk futbolunun gelişmesine büyük katkısı olan bir dostluğun meyvesi olmuştu. İki kulüp tek bir takım olarak yabancılara karşı mücadele ettiler, birbirlerine her şartta destek verdiler. İki kulübün arasındaki bu dostluk, Türkiye’de futbolun gelişmesine büyük katkılar sağlamıştı. Öyle ki 1907 yılında Fenerbahçe Kulübü’nün kurulmasıyla, Galatasaraylı futbolcuların bir kısmı Fenerbahçe takımına geçmiş, bu hiçbir kırgınlığa sebebiyet vermeden futbol dünyamızda güzel anılar biriktirmemize neden olmuştu.
Fuat Hüsnü, Dr. Hamit Hüsnü, Galip Kulaksızoğlu, Mazhar, Hasan Kamil, Dalaklı Hüseyin ve Hasan, Galatasaray’dan Fenerbahçe’ye transfer olan ilk futbolcular oldu.
Bunun üzerine Galatasaraylı yöneticiler tedbir alma gereğini duydular. 1909 yılında oyuncuların başka kulübe gitmesi, imzalatılan bir taahhütname ile önlendi. 1911-1912 sezonunda liga katılmayan Galatasaray, ligdeki tek Türk takımı olan Fenerbahçe’nin güçlenmesi için yardım teklifinde bulundu. Strugglers Rum takımına karşı yapılacak maç için Fenerbahçe Kulübü’ne bir yazı yazılarak Emin Bülent, Celal ve ayrıca iki Galatasaraylı futbolcunun, Fenerbahçe’ye verilebileceğini bildirdiler. Fakat bu teklif Fenerbahçeli yöneticiler tarafından uzun tartışmalar sonucunda reddedildi.
1912 yılında Galatasaray başkanı Ali Sami Bey ile Fenerbahçe başkanı Galip Beyler “güç birliği” için bir toplantı yaptılar. İki yönetici bir protokol düzenleyerek yabancı takımlara karlı güçlü bir Türk ekibi oluşturma konusunda anlaştılar. Futbolcular göğsü kırmızı yıldızlı beyaz forma giyeceklerdi. Ayrıca iki kulüp ortaklaşa bir müze kurmayı da kararlaştırdılar. Aynı yıl iki kulüp başkanları 23 Ağustos 1328 (1912) tarihli bir dilekçeyle “Beynelminel Olimpiyat Cemiyeti Memalik-i Osmaniye Şubesi Riyaset-i Âli”sine başvurarak “Güç birliği Tüzüğü”nü sundular. Fakat harp yılları yüzünden bu anlaşma uygulanamadı.
Savaştan sonra iki kulüp yabancı ekiplere karşı karma takımlar kurarak yurtiçi ve yurtdışı müsabakalarında başarılı sonuçlar elde ettiler. Galatasaray ve Fenerbahçe, yabancı takımlarla yaptıkları müsabakalarda birbirlerinden takviye oyuncu alarak dostluklarını sürdürdüler.
Bu birleşmeler sonucu taraftarlar arasında prestij ve üstünlük durumları doğurdu. Bu rekabet Türk futbolunun gelişmesine yol açsa da taraftarlar sahadaki takımlardan daha sert ve ateşli bir şekilde takımlarını desteklemeye devam ettiler.
Aradan geçen yıllar, değişimler, gelişimler, insan profilinin değişmesi, oyun sisteminin değişmesi, başarıların ve başarısızlıkların farklı duygular yaratması sonucu, ebedi dostluk, ezeli rekabete çevirdi rotayı. Hala devam eden bu rekabet dünyasında, hangi renkten olursa olsun en ufak bir acıda bile birleşmeyi bilen bu renkler, belki de ebedi dostluğun asla bitmeyecek olmasındandır. Belki de…
Bitmez bu dostluk. Değil mi?