Toplanın, eski aşklarımızın düğünlerine gidiyoruz
Burcu Esmersoy eski eşiyle ilgili yaptığı iddialı açıklama sosyal medyada pek çok insanın tepkisine yol açtı. “Eski eşim düğününe davet etse, giderdim.”
Açıklamayı geçmiş söylemlerinden veya altında yatan sebeplerden bağımsız bir şekilde ele alma ihtiyacı duyma sebebim pek çok kişi tarafından tepki toplayan bu sözün yüzeysel bir şekilde “genişlik” şeklinde yorumlanmış olması. Kişilerden ve olaydan bağımsız, neden iki insanın tamamen arkadaşça birbirlerinden ayrılmış olması fikri yaşadığımız çevrede kolay kabullenilmiyor? Bu insanların birbirlerine artık arkadaş gözüyle bakabileceklerini neden anlayamıyoruz?
Elinize eski sevgilinizin düğün davetiyesi kolay kolay geçmez. Ama yinede buna yönelik söylediği “çağırırsa giderim” bitmiş bir ilişkinin ardında kalbinde o kişinin zerresi kalmamış bir kadının söyleyebileceği gayet normal bir cümle bana göre. İnsanların hayatına devam edebilmesini ve geçmişte bıraktığı kişiye bir arkadaşı gözüyle bakabilmesi neden bu kadar imkansız geliyor?
Her yerden engelliyoruz ama...
Biten ilişkiden sonra o kişinin başka kimseyle mutlu olmamasını istemek, aldatılmanın ardından intikam almaya çalışmak, (kendisine saygısı olan biri o kişiyi hayatından çıkarır ve yoluna devam edebilir.), her yerden engellemek buna rağmen başka yerlerden stalklamak, ağlayıp kendini kahretmek ve ilişkinin etkisinden yıllarca kurtulamamak…
Pek çok insan Burcu Esmersoy’un bu açıklamasına “genişliğinin”yanı sıra, açıklamayı yaptıktan sonra ağladığı veya kıskanmadığını belli etme imajı olarak da yorumladı.
İki insanın bitmiş bir ilişkiden sonra birbirlerine hala kıskançlık gütmeleri, ayrılma sebeplerinden dolayı düşman olmaları ve birbirlerinin yaşadığı ilişkilere beddua ediyor olmaları mı gerekiyor? Pekala bu iki insan aşkları bittiği için evliliklerini sonlandırmış, geçmişin hatrına arkadaş kalmış olamazlar mı?
“Toplanın, eski aşklarımızın düğünlerine gidiyoruz!” demiyorum (!) Bir ilişkinin nasıl yaşandığı, hangi aşamalardan geçtiği kişiden kişiye göre değişir, birbirine zarar vererek veya aldatılma sonucu biten ilişkiler atlatılması zor sınavlara dönüşebiliyor. Elbette bunu herkesin yapması veya kabullenmesi mümkün değil. Ama hepimiz eski sevgililerimize sövmek zorunda da değiliz.
Bu açıklamanın ardından, yaşadığı ilişkilerden darbe alarak bitmiş kişilerin buna katılmamasını anlayabilirim. Ama farklı fikirlere karşı bu saldırgan tutumu doğru bulmuyorum. Bu açıklamayı yapmadan önce eski sevgilisinin fotoğrafını beğenmiş olması da aynı etkiyi yaratmış ve insanlar bu duruma da tepki göstermişlerdi.
Yaşanan her ilişkide dengeler ve hissedilen duygular farklıdır. Ne modern olmak adına hislerimizi içimize gömmeli ne de “Geniş” olarak yaftalanmaktan korkup kendimize olan saygımızı koruyarak bitirdiğimiz ilişkimizin ardından karşı tarafı tamamen silmeliyiz.
Yapılmaması gerekenler...
Biten ilişkinin ardından yapılması veya yapılmaması gerekenleri bir kalıba sokmayı bırakalım artık.“Sonsuza kadar mutlu yaşamak” masallardaki eski nesil kahramanların hikayelerinin sonu. Artık bir baloda düşürülen cam ayakkabının sahibini tüm şehirde aramak aşk değil, saplantı. Ve saplantılı bir sevginin, “geniş”likten çok daha tehlikeli olduğu kanısındayım.
Çünkü nefrete dönüşen saplantılı aşklarla, ayrılmış olmalarına rağmen namus kavramı adı altında eski eşin yeni eşine düşmanlık beslemek ve sonucunda cinayetlere kadar varan ilişkilerle, yıllarca aşk acısı çeken veya kalbinden atamayan, psikolojik problemler ve sevgisizliğin etkileriyle sürüp gitmeye mecbur tutulmuş ilişkilerle istemeden de olsa kendi hayatlarımızda ve medyada rastlıyoruz. Bunlara alışkınız, ve saplantıya dönüşen aşka bakış açımız , medeni yollarla bitmiş bir ilişkiyle aynı tepkiye ve yaftalanmaya maruz kalıyorsa, medeniyet eşiğimiz her türlü yaftalanmaktan kurtulamıyor anlaşılan.
Eski eşinizi düğüne çağırın veya çağırmayın, gidin veya gitmeyin, farketmez. Yaşanılan onca şeye rağmen yürümeyen bir ilişkiyi saygıyla sonlandırmak medeni bir davranıştır.Bunun için yaptığınız açıklamaya herkes ilişkinin her aşamasına hakimmiş gibi yorum yapma hakkını kendinde bulmamalı.
Ben diyorum ki, insanları ilişkilere bakış açılarıyla yargılama eşiğimiz, insanlara zarar verip vermemesi gibi basit bir matematikle çözümlenebilir. Eski eşinin düğününe gidebilme potansiyeli, kime ne zarar veriyor?