İlişkide kadın-erkek farklılıkları
Kişilik özellikleri bakımından kadınlar ve erkeklerin birçok farklılık gösterdiği söylenir. Kadın ve erkek arasındaki kişilik, algı, davranış farklılıkları en çok konuşulan ve yazılan konulardan biri. İki cinsiyet arasındaki farklılıklar fiziksel olarak belirgin olsa da psikolojik farklılıklar çok daha karmaşık ve tartışmalı bir konu. Bunlar doğuştan gelen biyolojik farklılıklar mıdır yoksa toplumun şekillendirdiği sosyal, kültürel nedenli mi? Gelin hep beraber Molatik olalım...
Erkekler ve kadınlar yapı olarak birbirinden o kadar farklıdır ki sanki farklı gezegenlerden gelmişlerdir. Bu iddia, insanları eskiden beri güldürüyor ve kızdırıyor. John Gray’in çok satan kitabı 'Erkekler Mars'tan, Kadınlar Venüs'ten' ilk defa 1990’lı yılların başında yayınlandı ve milyonlarca satarak sayısız parodiye ve hatta komedi sahne gösterilerine konu oldu. Bilimsel açıklamalara göre; kişilik özellikleri sınıflamasında kadınlar uyumluluk ve duygusal dengesizlik ile yeni tecrübelere açık olma özelliğinin bir alanında daha yüksek puan alırken, erkekler dışa dönüklüğün ve yeni tecrübelere açık olmanın bir alanında daha yüksek puan kaydetmişti.
2008'de 55 farklı kültürden 17 bin kişi ile yapılan başka bir araştırmada da kişilerin kendi özelliklerini bir ankette değerlendirmeleri istenmiş, bu kez de kadınlar uyumluluk ve duygusal dengesizliğin yanı sıra, özenli, insaflı olma ve dışa dönüklüğün sıcaklık ve toplu yaşama alanlarında daha fazla puan kaydetmişlerdi. 2013'te yapılan başka bir araştırmada ise cinsiyetlerdeki kişilik özelliklerinin erken yaştan itibaren farklılaşmaya başladığı görüldü. Üç yaşındaki 357 ikiz kardeş üzerine yapılan araştırmada erkeklerin daha aktif, kızların ise daha utangaç ve davranışlarını daha kontrol altında tutan bir yanları olduğu gözlendi.
Mantık mı yoksa duygular mı?
Kişilik özelliklerinin biraz daha ayrıntılandırıldığı araştırmalarda ise kadınların şevk, merhamet, kibarlık, düzenlilik, dengesizlik, içe kapanma, yeniye açıklık gibi alanlarda erkeklerden daha fazla puan kaydettiği, erkeklerin ise iddialı olma, çalışkanlık ve zeka bakımından daha fazla puan aldığı tespiti yapıldı. "Kadınlar daha zekidir ya da daha hızlı düşünür" olayı tamamen doğruymuş ki araştırmalara göre erkek beyninde gri madde fazlayken, kadın beyninde beyaz madde daha fazlaymış. Bu da kadın beyninde sinir sinyallerinin daha hızlı iletildiği ve kadınların daha hızlı düşünüp karar verdikleri anlamına geliyormuş.
Mantık mı yoksa duygular mı? Bence her ikisi de, yeri geliyor duygularımızla yeri geliyor mantığımız ile hareket ediyoruz. Ancak çalışmalar aşırı stres altında ve kriz durumlarında kadınların duygularına göre erkeklerin ise mantıklarına göre karar verdiğini ortaya koymuştur.
Kadın beynindeki problem çözmeden sorumlu ön beyin lobu ve limbik korteks erkeklere nazaran daha büyük olup kadınları sorun çözmede daha başarılı yaparken, onların daha duygusal olmalarının da sebep olabiliyormuş. Kadınların her olaya daha duygusal yaklaşmalarının sebebi bu olsa gerek!
Kadınlar komik erkeklerden mi hoşlanırlar?
Peki kadınlar gerçekten komik erkeklerden mi hoşlanır? Erkekler kadınları etkilemek için 'komik olma' silahına çok sık başvururken, kadınlar komik ve eğlenceli olmayı çok nadiren denerler, erkeklerin kadınlarda mizah duygusunun olmadığını düşünmesinin temel sebebi budur. Kadınlar genellikle hoşlandıkları bir erkeği son derece gizli bir şekilde inceler, flört etmeye veya ilk hamleyi yapmaya karar verdiklerinde dahi bir erkeğin bunu anlaması bir hayli zamana alabilir. Yani erkekler bu ilişki durumlarında, yeni başlangıçlarda "Bu iş oldu" diye rahat etmeden önce gizli gizli her hareketinin izlendiğini iyi bilmeliler.
Erkekler mi daha romantik, kadınlar mı? Birçok psikolog, erkeklerin görsel yönelimli olduğunu iddia etmektedir, yani romantizme veya kişiliğe daha az önem vermektedir. Buna pek katılmasam da genel inceleme sonuçları bu şekildeymiş. Şahsen ben gayet romantik ve kişiliklere de önem veren bir erkek olarak bu düşünce bana pek uymuyor.
Üzgün olduğumuzda ne yaparız?
Kadınlar yıl dönümlerini, doğum günlerini vs. hatırlamaya daha meyilliyken erkekler fatura son ödeme tarihlerini, vergi tarihlerini vs. hatırlamada daha başarılıymış. Çoğunlukla evi geçindiren taraf olan erkekler detaycılıkta pek haksız sayılmazlarmış aslında.
Kadınlar üzüntülü olduğunda kendini iyi hissetmek için konuşma eğilimindedir. Erkekler ise susmayı tercih eder. Sanırım o yüzden kadınlar daha çok konuşuyor. Yani en azından öyle deniyor... Kadınlar daha çok bilgi paylaşımı için konuşurmuş. Erkekler için ise konuşmak sadece bilgi aktarma işiymiş. Bu durumda erkekler daha sonuç odaklı oluyor.
"Erkekler kabuğuna çekilir çünkü..."
Tam da bu noktada düşüncelerine çok değer verdiğim Prof. Dr. Nevzat Tarhan'ın birkaç açıklamasını sizlerle paylaşmak istiyorum. Tarhan, kadınlar ve erkeklerle ilgili şunları söylüyor: “Erkek sessizleşir, kabuğuna çekilir, konuşmak yerine düşünmeyi tercih eder. Bir çözüm bulduğunda sessizliğini bozar. Kabuğa çekilme, gazete okuma, televizyon seyretme şeklinde olabilir. Bu arada kadın kendisinin dinlenilmediğini zanneder. Üzülen kadın, rahatlamayı, güvendiği birisini arayarak sorunlarını konuşmakta bulur. Kadınlar kendilerini heyecanlandıran duyguları paylaştıklarında güven hissederler. Kadın ve erkek bir problemle karşılaştıkları zaman muhataplarının direndiğini gördüklerinde kendilerine şu soruyu sormalıdırlar: Zamanlama ve yaklaşım biçimi doğru mu? Kadın için önemli olan, içini dökmek iken erkek için önemli olan sonuç bulmaktır. Erkeğin psikolojik ihtiyacı kendisine ihtiyaç duyulmasıdır. Kendisine ihtiyaç duyulduğunu hissettiğinde enerjisi artar, güçlenir ve harekete geçer. Kadın ise sevilip değerli olma duygusu taşıdığında güçlenir.”
Yaş aldıkça değişime uğruyoruz
Aslında burada yine olay erkek ve kadın arasındaki mantık ve duygu karmaşasına geliyor. Kadın duygusal, erkek mantıklı. Bilimsel veriler ile de desteklenmiş olsa da, çoğu ilişkide bu karmaşayı yaşayabiliyoruz. Bir ilişkide olmazsa olmaz olan 'cinsel hisler' de kadın-erkek arasındaki en güçlü duygulardan biri. İlişkiyi en canlı tutan ve her iki taraf için mutluluk unsuru olarak nitelendirebilirim. Prof. Dr. Nevzat Tarhan'ın bu konu hakkında düşünceleri şu şekilde: “Kadın vericidir, yumuşaktır, sıcaktır, yuvarlaktır. Erkek alıcıdır, katıdır, köşelidir ve soğuktur. Bu özellikler iki cinsi birbirine çeker. Erkek olgunlaştıkça almayı değil vermeyi öğrenir ve vermekle başarılı olacağını görür. Duyguların önemini kavrar, estetik değerleri ciddiye alır. Böylece kendine dönük yaşamaktan vazgeçer. Karşısındakinin ihtiyacına duyarsızlığı azalırken eşine saygı duymayı öğrenir. Kadın olgunlaştıkça yeni verme stratejileri geliştirir. İstediklerini alabilmek için mantıklı yaklaşımlar ve zamanlamalar bulur. Hesaplama becerilerini artırır."
'Yenilgiden korkma duygusu'
Peki erkek mi daha risk alır, kadın mı? Konuya, duruma göre değişiyor bence. Tarhan'a göre riske girmemenin altında yatan şey enteresan. Bakın ne diyor profesör: "Risk alma konusunda, erkeklere göre zayıf olan kadın, yenilgiden korkma duygusu açısından da erkeklerden güçsüzdür. Yenilgiden korkma duygusunun fazlalığı, kadınların girişimciliğini azaltır. Riske girmemenin altında yatan yenilgiden korkma duygusudur. Kadın risk alanlarında kayba uğrarsa kayıpları fazla olacağından riske girmekten çekinir. Çünkü kaybederse çocuğu da kaybedecektir. Depresyonda olan kadın, "Ben ölürsem çocuğuma ne olacak?" diye düşünürken, aynı şartlardaki erkek, "Ölürsem, işim ne olacak?" diye sorar. Burada iki cinsin duygusal önceliklerinin farklı olması dikkat çekicidir. Bu öncelikler farklı olunca korku ve risk alanları da farklı olur." Aslında erkek için bu durum bencillik gibi gözükse de tamamen yapısal ve beyinsel olarak fark gösterebiliyor.
"Erkekler çözüm odaklı düşünür"
En önemli konulardan biri de kadın ve erkeğin motivasyon kaynakları. Kadın duyguları anlarken erkek yine çözüm odaklı olarak sonuca varmaya çalışır. Çevremde de gördüğüm en büyük sorunlardan biri ilişkide tarafların birbirini dinlememesi ve dinlemeden yargılaması. Bu da ciddi sorunlara neden olabiliyor. Prof. Dr. Nevzat Tarhan bu konuyla ilgili ise şunları söylüyor: “Kadının psikolojik ihtiyacı çözüm değil, dinlenilmektir. Erkeğinki ise güvenmek, takdir edilmektir. Seven ve iyi niyetli olan eşler karşı tarafın psikolojik ihtiyaçlarını giderirlerse, sevgi çoğalır, güven artar, korku azalır ve ilişki iyi hale gelir. Kadının psikolojik ihtiyacında önceliği, duyguları anlamak, ifade etmek ve değiştirmek alır. Erkek ise hep çözüm odaklı düşünür ve kadının duygulara verdiği önemi algılayamaz. Neticede genetik yapıyı göz önüne alarak kişinin psikolojik doğasına uygun davranan insan mutluluğu daha kolay yakalayacaktır”
Erkeğin ve kadının daima eşit olduğu, aynı pencereden bakabildiği daha güzel birlikteliklere....