Günümüz ilişkilerinin yeni sorunu: Love bombing
Dünya geliştikçe, insan ilişkileriyle ilgili sırları da bir bir çözüyoruz. Davranış ve duyguların analizini yapıyor, hem olmaktan korktuğumuz hem de olmak için can attığımız 'aşkın' sırlarını çözmeye çalışıyoruz. Kendimizce taktikler yapıp, en mutlu olacağımız ilişkiyi yaşamak için çabalıyoruz. Bu çabanın boşa gitmemesi, “Masal gibiydi ama ne olduğunu anlamadan bitti” dememeniz için öğrenmeniz gereken bir mevzu var: Love bombing!
Türkçe 'sevgi bombardımanı' olarak anılabilecek bu mevzuyu, ilişkilerin Gargamel'i gibi düşünebilirsiniz. Çünkü bu olayın tek sonucu, ilişkinizi manipüle edip adeta bitirmeye oynamak. Başınıza gelmiş olabilir, ya da siz birine –istemeyerek- uygulamış olabilirsiniz...
“İşte benimki vallahi böyleydi” diyeceğiniz love bombing'de, sorunun sizde olmadığını görecek ve biraz olsun özgüveninizi tazeleyeceksiniz. Gelin şimdi biraz açalım:
Love bombing, günümüzde çok aşina olduğumuz bir konu. Genellikle adını tam koyamadığımız, fakat tarif ederken “Her şey çok güzel başlamıştı, bir anda bitti” dediğimiz durum aslında. Bu durum, hayatınıza birinin girmesiyle aniden aşırı yoğun sevgi, ilgi göstermeniz veya görmenizle oluşan ve ne yazık ki yine aniden biten ilişkilerde yaşanan durumdur. Sizi bir sürü soru işareti ve duvara toslamış hissiyle baş başa bırakırken, sorunun sizde olduğunu, yine başarısız olduğunuzu hissettiren 'ilişki katili' diyebiliriz.
Love bombing nasıl anlaşılır?
Bu mevzu yaşanırken, kendinizi sevginin doruklarında hissedersiniz. Daha önce hiç yaşamadığınız kadar 'enleri' yaşarsınız. Bunu hissettiren kişi, sizi kral/kraliçe gibi görüyor, hediyelere boğuyor, her gününüzü daha keyifli ve aşk dolu geçirmenizi sağlıyor olabilir. Siz de bu durumda doğal olarak tek bir şey düşünebiliyorsunuz: BANA SIRILSIKLAM AŞIK!
Tüm bunlarda sorun yokmuş gibi düşünebilirsiniz. Biraz daha realistseniz, biraz hızlı gittiğini düşünseniz bile tadını çıkarmak daha ağır basar. Durum böyle olunca da çevrenizde olup biten illüzyonu anlamanız ne yazık ki zaman alır. Daha kötüsü, siz ne olup bittiğiniz anlamadan ilişki biter...
Peki love bombing mevzusunu nasıl anlayacağız?
Aslında oldukça basit. Karşınızda size taptığını düşündüğünüz, sizi cam fanusta saklamayı amaçladığını hissettiğiniz biri varsa durup şüphelenme vaktiniz gelmiş demektir. Sizi sürekli;
• Mesajlara boğan
• Hediye yağmuruna tutan
• En iyisi sizmişsiniz de başkaları kötüsüymüş gibi hissettiren
• Yaptığınız iyi-kötü her şeye “Eyvallah” diyen
• Aşırı korumacı
• Aşırı kıskanç
• Etrafınızdan aldığınız “Çok fazla değil mi?” uyarıları
• Sizi herkese övmekten keyif alan
... biriyle beraberseniz, tebrikler 'love bombing' ilişkinizi ele geçirmiş demektir!
Kimler love bombing’e daha eğilimli?
Bu durumu yaşayacağınız insanlar karşınıza pat diye çıkmalarına rağmen, bunu amaçlayarak yapmazlar. Yani Gargamel gibi ellerini ovuşturarak, kötü kahkahalar eşliğinde sizi manipüle etmeyi beklemezler. Çünkü çoğunlukla içine düştükleri durumdan kendilerinin de haberi yoktur. Love bombing narsististik kişilik bozukluklarından biri aslında. Size bunu yapan kişinin aklındaki tek şey, vazgeçilmez olmak, en çok sevilen, ilgi gören, kimseye benzemeyen olmaktır.
Aslına bakarsanız hepimiz ilişkilerde bunları talep ederiz. Karşımızdaki kişi için 'tek ve özel' olmayı, yalnızca bizi sevmesini bekleriz. Bu beklentiler, insanın doğasında barındırdığı narsistlik dürtüsünün bir sonucu. Fakat Love bombing’de bahsedilen narsistlik duygusu ile bunu iyi ayırmak gerek. Çünkü birinde kişi yalnızca beklenti içindeyken, ötekinde beklentiden daha fazlası var.
Bu işin bir diğer ucu ise, Love bombing’cilerin bunu sürekli yapıyor olması. Daha önce maruz kalmasından mı, yoksa deneyip deneyip işe yaradığını görmesinden mi bilinmez ama; muhtemelen bunu yaptığı ilk kişi siz değilsiniz... Ne yazık ki narsistlik böyledir, bu kişiler doyumsuz sevgiyi ararken bile doymazlar...
Eğer gözleriniz biraz açıldıysa bu durumun nasıl bir uyuşturucu etkisi olduğundan bahsedelim. Sizi el üstünde tutan, bir dediğinizi iki etmeyen, parmağınızı çarptığınızda dünyanın en nadide parçasına zarar gelmiş gibi davranan bu kişiler, aslında insanın en tehlikeli duygusuna hizmet ederler: EGO.
Onunla birlikteyken, egonuz müthiş tatmin oluyordur; çünkü size enleri dakika dakika yaşatıyor ve sizi gittikçe daha fazla manipüle ediyordur.
Tam bu noktada uyuşturucunun hissettireceklerini bu ilişki hissettiriyor olacak. Çünkü onun güzel sözlerine, iyi hissettirmesine bağımlı hale geleceksiniz. Diğer bir deyişle, günaydın mesajı atmadığında, giydiklerinizin ne kadar yakıştığını söylemediğinde, sevgi sözcüğü içermeyen bir mesaj attığında kahrolmuş gibi hissedeceksiniz.
"Kendini geri çekiyor, benden soğudu galiba..."
Size bunları hissettirdikten ve kendine bağımlı hale getirdikten sonra, yapacağı ilk şey kendini geri çekmek olacak. Çünkü ne yazık ki sizden istediğini almış ve vazgeçilmez olmuş olacak.
O sizden soğuyup uzaklaşırken, siz nerede yanlış yapmış olabileceğinizi düşüneceksiniz. Çünkü giderken, artık sevmediğini, onun için yeterli olmadığınızı, bir şeylerin iyi gitmediğini söyleyecek. O zamana kadar size sahte veya yapmacık gelmeyen bu ilişki, bir anda ona öyle görünecek ve zaten hep öyle olduğunu siz anlamadan çoktan topukları yağlamış olacak...
Sizi terk etmese bile artık kontrolün kimde olduğu belli olacak. İpleri eline aldığı için ve siz de onun ufacık sevgisine bile bağımlı olduğunuz için, narsistliğini doya doya yaşayacağı, her istediğini olmasa bile çoğunu yaptırabildiği bir 'vazgeçilmez ilişkiye' sahip olacak.
İlişkinin ilk aylarında peşinizden ayrılmayan insanla rolleri nasıl değiştiniz değil mi?
Peki kimsenin sevgisine güvenemeyecek miyiz?
Elbette öyle değil. Aşk her ne kadar sarhoş edici olsa da, mantığınızdan şaşmadığınız sürece keyifli. Aynı alkolik olmak gibi; izin verdiğiniz sürece alkol sizi ele geçirebilir. Sizi yeterince tanımadan, her şeyin aşırısına kaçan biri varsa karşınızda, hemen uzaklaşın demiyoruz! Durun ve mantığınıza danışın. Kendinizi sevginin hafifliğine bırakmadan önce gerçekten bıraktığınız şeyin sevgi olup olmadığına dikkat edin...
Unutmayın, insan beyni inanmak istediğine inanma eğilimindedir. Bu yüzden toplumlar gerçekçi doğrular yerine, sempatik yalanlara inanmayı tercih ederler. Düşük not aldığınızda hocanın size taktığını düşünmeniz ile yüksek not aldığınızda hak ettiğinizi düşünmeniz arasındaki çizgiye ego deniyor. Onun kölesi olup olmamak sizin elimizde.
Egonuzu göklere çıkarıp sizi dünyanın en özel insanı hissettirenler, aynı egoyu uçurumdan aşağıya yuvarlarken bunu da haklı göreceklerdir.