'Beyaz atlı prens' beklemek acizlik midir?
Hikayelerle hayatımıza giren bir olgu 'Beyaz atlı prens'. Günümüz dünyasında sadece kadınlar için değil erkekler için de bir durum beyaz atlı prens. Erkek için de beyaz atlı prenses diyebiliriz aslında. Peki, beyaz atlı 'birey' beklemek acizlik göstergesi midir?
İkili ilişkiler gün geçtikçe değişmekte ancak değişmeyen bir şey varsa o da masalların ilişkilerimizi etkilemesidir. Hikayeler dünyasında beyaz atlı prens gelir ve güzel kızımızı kötülerin elinden kurtarır ve sonsuza kadar mutlu yaşarlar. Peki, beyaz atlı prensi / prensesi neden bekliyoruz?
Toplumu da etkileyen bir döngü
Psikolog ve yazar Theodor Reik’in değindiği bir konu üzerinden bir şeyler yazmak istedim. Beyaz atlı prens beklemek üzerine birkaç söz söylemişti ve düşününce bana da çok doğru fikir olarak geldi. Özetle Reik, beyaz atlı prens beklemek düşük bir özgüven, egoya işaret ettiğini söylüyordu.
Cümleyi açıp bakacak olursak oldukça haklı görünüyor. Hayata dair bir duruşu olmayan insanlar başkaları tarafından kurtarılmayı bekliyor. Bu yüzden de özgüvenini geliştirmek, zorlukların altından kalkmak için çaba sarf etmiyorlar. Bir beyaz atlı ‘birey’ gelip kendisini kurtaracak ve refaha ulaştıracaktır. Neden? Neden başkasına bağımlı olarak yaşamak mı gerekiyor? Bana göre çok saçma bir hayat duruşu bu. Sadece kişinin kendisini değil toplumu da etkileyen bir durum bu.
Özgüvensiz bireylerin özgüvensiz çocukları
Kendisi gibi özgüvensiz bireyler yetiştirmesine zemin hazırlar bu durum. Birinin onu gelip kurtaracağını beklemesini öğütler. Bunu bilerek ya da bilmeyerek yapar. Bu yüzden de yeteri kadar çaba sarf etmesine gerek olmadığını görür çocuk da. Sonuç olarak “Nasıl olsa birisi yapacak benim yapmama gerek yok. Başkası ilgilensin” diyerek bu düşünceleriyle toplumun geri kalmasına da sebep olur. Bir çivi bir nalı, bir çivi bir atı…
Tabii ki ‘beyaz atlı prens’iniz olsun ama sizi kurtarmasın, sizinle beraber yürüsün o yollarda.