Uyuşturucu kullanan hizmetli 2 yıl aradan sonra okula geri döndü
İzmir'de bir ortaokulda hizmetli olan M.Ç. uyuşturucu kullanmak ve kenevir yetiştirmekten ötürü bir yıl hapis cezası aldı, bu durum ortaya çıktı ve işten atıldı. Üstelik okul müdürünü de darp etti. Buraya kadar her şey normal. Olması gerekenler olmuş diyorsunuz değil mi? Ama durun, bitmedi. M.Ç. İŞKUR kanalıyla 2 yıl sonra tekrar aynı okulda görevlendirildi, veliler isyan etti.
2013 yılında yaşanan olayda M.Ç.'ye hapis cezası verildi ama hükmün açıklanması geri bırakıldı.
Yani 'ikinci bir şans' verildi.
Hüküm açıklanmadığı için de sicil kaydına bu durum işlenmedi.
Bergama İlçe Milli Eğitim Müdürü Nuri Kiraz da buna dikkat çekerek M.Ç.'nin adli sicil kaydının temiz olduğunu söylüyor, "İŞKUR'dan müracaat edenler işe alınırken adli sicil kağıdı istiyoruz. Bu kişini kaydı temiz çıkıyor, zaten temiz çıkmazsa işe alınmaz" diyor.
Yani mevzu hükmün açıklanmasının geri bırakılmasında.
Sicil kaydı temiz.
Dolayısıyla tekrar çalışabilir.
2 yıl aradan sorna tekrar aynı okulda görevlendirilmesine tepki gösteren veliler haksız mı?
Elbette değil.
Kim ister ki çocuğunun böyle biriyle aynı okulda nefes almasına?
Ki geçmişte okul müdürünü de darp eden bir insandan bahsediyoruz.
Çocuklara 'yanlışlıkla' kim bilir ne yapmaz?
Ha, bu kez daha farklı bir durum var, çünkü tekrar benzer bir suç işlese bu hatanın dönüşü olmaz, olamaz.
Ancak olayın bir de çocuklar tarafı var.
Velilerin tepki göstermemesi zaten anormal olurdu.
Ama ortaokul çocuklarından bahsediyoruz.
O dönemde 6'ncı sınıfta olan bir çocuk şu anda 8'inci sınıfta.
Ve ortaokul çocuklarının nasıl öğrenmeye aç ve meraklı olduğunu hepimiz biliyoruz; sonuçta biz de o yollardan geçtik.
İlkokul çocuklarının aksine 'hayatı tanımaya' daha hevesli olan ortaokul çocukları haliyle böyle enteresan bir durum hakkında kafalarında deli gibi soru işaretleri olur, oluşur.
O çocuklara okulun rehberlik servisi tarafından ciddi bir açıklama yapıldı mı?
Ben 6'ncı sınıfta olsam, evet 2017'den geçmişe bakmak çok da doğru değil sonuçta her olayı kendi içinde bulunduğu zamanda değerlendirmek gerek, ama yine de anneme babama ve hatta o görevliye geçmişteki olayın aslını astarını sorardım.
Sorardım demeyeyim de kafamda ciddi soru işaretleri oluşurdu ve kendimce bir açıklama getirmeye çalışırdım.
Muhtemelen mevzuyu tam olarak çözemez ve belki de kendimce bir şeyler uydururdum.
Ya da konu benim için yıllarca kapalı kutu olarak kalır ve ben de yıllar sonra hatırladığımda konunun üzerine eğilmeye çalışırdım.
Çocuk psikolojisinden bahsediyoruz.
"Anlat annene babana derdini" sığlığında bakmayalım olaya.
Çocuk olmayı hafife alıyorsunuz.
Çocuk sorar, soruşturur ve mutlaka bir cevap almak ister.
Cevap alamayan çocuk içine kapanır.
Bu konular konuşulmalı, tartışılmalı.
Ama velilerden de önce çocukların ne düşündüğü daha önemli.
Belki de çocuklar o görevliye ikinci bir şans verecek mesela?
Ya da velilerden bile daha şiddetli tepkiler gösterip sosyal medyada #MÇ'yiokulumuzdaistemiyoruz kampanyası başlatacak.
18 yaşına basmadan ve kendi rızası olmadan evlenenler olabiliyorsa, eylem başlatan çocuklar tabii ki olmalı, hatta daha da çok olmalı...