Telkin... 2020 yılı ve hissettiklerim
Kendine molatik olmaya hazır mısın? Biraz acı, çokça gerçek ve iyi bir yüzleşme... Bugün tema yok, bugün akan cümleler ile hissettiklerim var. Kendime ve sana telkinlerim, bir de sevdiklerim...
Kabullenince özgürleşir miyiz?
Ruhun bedenine sığmadığı günler de yaşadın… Bazen ayakta duracak halin kalmadı. Bazen dünya tersine döndü ve sen altında kaldın. Hayatın değişti. Sadece izledin… Senin gerçek halini bilecek insanlar istedin yanında ama olmadılar ve sen kendinle kalmayı öğrendin. Kendine yetebilmeyi, kendini sevmeyi… Döngüler yasanın parçası, kabullenince özgürleşir miyiz? Uzun zamandır yazamıyordum. Beklediğim gücü kendimde bulamıyordum. Ama ilmek ilmek ördüğüm hayatımın düğümleri elimden koptu. Bir çorap söküğü gibi hızla sökülmeye başladı ve ben sadece izliyorum.
Güven neydi? Biz onu ilk ne zaman kaybettik?
Güven neydi? Biz onu ilk ne zaman kaybettik? Cevabını bilmediğim sorular var benim de, belki de cevabını biliyorum. Ama itiraf etmeye gücüm yok. Tıpkı sizin de olmadığı gibi…
Gelin konuşalım biraz zira hiç susmayan ben, bu ara en çok kendime sessizim… Süslü cümleler kurmayı severim, tıpkı dünyaya meydan okuyacak kadar deli olduğum gibi ama çoğunuz korktuğumda yatağın altına saklanan bir çocuktan hiç farkım olmadığını bilmez. Ben bile bilmiyormuşum meğer, kaybetmekten korktuğumda anladım. Şu an bile kelimeler akıyor, durduramıyorum. Aklıma ilk geleni yazmak ister gibi, fütursuzca konuşur gibi, kendimi de bu yazıda unutur gibi, benliğimi arar gibi, yazıyorum sadece…
Astroloji konuşmalıydık aslında değil mi? Belki de bir çoğunuz bugünkü yazı ile astrolojiyi bağdaştıramadı ama anlatacağım. Şüphesiz konuşacağız ama önce yüzleşmemiz gereken acılar var. Gezegenlerden önemli, hayatlar var. Bugün hayatı konuşalım. Bırakın kalemim aksın elimden kurgulamayayım. Hesapsız yazayım. Kalbim kalemime dökülmüşken durdurmayalım.
Kadın yaşamı başlatan değil miydi?
Dünya’da öldürülen kadınlar var! Pınar gibi, Özgecan gibi, Ceren gibi… Oysa kadın güzelleştirmiyor muydu? Kadın yaşamı başlatan değil miydi?
O Tanrı’dan aldığı güçle esas döngünün kahramanı! Hayat verirken, hayatını kaybediyor. Kirli eller yok ediyor onu. Üstelik acımadan, zalimce, vahşice…Bir anneden hiç doğmamış, bir kadını hiç sevmemiş gibi yok ediyor ama kadın doyuruyor, seviyor, seni doğuran, sana evlat veren, sevgilin, eşin, arkadaşın… Ama sen diğer yarını yok ediyorsun. Zalimce…
Bir de patlamalar var tabii. Dünya bir nevi öksürüyor, uyarıyor, durun artık diyor. Biz durmuyoruz. Dünya ile asla kazanamayacağımız bir savaşa giriyoruz. Gözlerimizin önünde yitip giden hayatlar var. Ben ağlayarak izliyorum ve öğrendiğim bir şey varsa eğer, 2020 Astrolojik olarak erteleme diyor. Hiçbir şeyi erteleme! Aşkını erteleme, sevgini erteleme, yaşa!
Herşeye inat yaşa!
2020 yaşa diyor. Herşeye inat yaşa! Bütün ölümlere inat sen yaşa! Nefes alırken aşık olmayı unutma. Bir çocuğun başını okşamadan dönme köşeyi. Sevgiline sarıl. Anneni öp. Babanı dinle. Bütün dünya sana karşı da olsa nefes al! Öyle derin bir nefes olsun ki bu, aşkı da çek içine, tutkuyu da, katıksız sevgiyle harmanla ruhunu. Kendini sadece sen iyileştirebilirsin. Sen iyileşirsen dünya iyileşir. Sen iyileşirsen, denizler daha mavi, gökyüzü daha aydınlık, güneş her zamankinden daha parlak olur. Sen karanlık tarafa bakmayı bıraktığında aydınlığın içinde olduğunu anlayacaksın.
Peki ben, ben hangi taraftayım? Ben karanlığıma alışmaktan korkuyorum. Acı ile büyüyorum. Ama sen yap! Sen aydınlığını bul. Sen bulursan eğer ben de denerim. Başta kamaşan gözlerim canımı yakar ama pes etmem. Sen elimi tutarsan beraber çıkarız aydınlığa...
Dene, tut elimi! Hazırım.