Şarkı söylemek nefes almaktır
En son ne zaman şarkı söylediniz? Duş alırken, bilgisayar başında, mutfakta, yerleri silerken… Sadece dinleyerek değil söyleyerek, en son hangi şarkı geçti hayatınızdan?Söylemekten geçtim, mırıldandınız mı? Şarkı söylemek, bedenimize, ruhumuza, duygu dünyamıza önemli katkılar sağlayan kıymetli ve 'basit' bir eylemdir. Basitliği, istediğimiz an ve yerde yapabileceği bir eylem olmasından gelir. Frekansımızı en hızlı yükselten sanat dalıdır müzik. Sözle birleşip dilden şarkı olarak aktığında daha da mucizevidir.
Şarkı söylemek basit bir eylemdir ama kolay değildir. Öncelikle postür yani bedenin duruşu, çıkarılacak seste etkilidir. Profesyonel olarak bu işi yapıyorsanız bedensel sağlamlığınızın sesin kalitesi ve sağlığı üzerinde ne kadar etkili olduğunu biliyorsunuzdur. Bedenin duruşu aldığımız nefesin de belirleyicisidir. Gerçi nicedir biliyoruz ki nefes aslında alarak değil vererek başlar. Yine de verdiğimiz nefesin ardından, alınan derin ve taze bir nefes şarkı söylemenin ilk adımıdır.
"Basit bir olay gibi görünür ama..."
Doğduğumuz an gibi, o ilk nefesi aldıktan sonra ağlayarak ilk sesimizi dünyayla paylaştığımız an gibi… Her eylemin kökü, kaynağı, başlangıcı, nefes. Şarkı söylemek nefesimizle direkt ilintilidir. Prof. Dr. Mehmet Ömür, 'Sesin Peşinde' adlı kitabında şunları der: “Solunum basit bir olay gibi görünür çünkü bilinçli bir eylem değildir, kendiliğinden oluşur. Ancak 'bilinçaltı refleks' karmaşık bir olaydır. Vücudun ihtiyacına göre ayarlanır. Konuşurken nasıl soluk alıp vereceğimizi düşünmeye gerek duymayız. Ancak şarkı söylerken ya da diğer performanslarda kişinin bilinçli ve etkili solunum kontrolü başarması gerekir.”
Karmaşık ve koordineli işleyen bir yolculuk
Şarkı söylerken, aldığımız taze nefesi diyaframa göndeririz. Diyafram, göğüs boşluğunu karın boşluğundan ayıran kasa verilen isimdir. Diyaframa aldığımız nefes, akciğerlerden gelen hava basıncının da etkisiyle ses kaslarını titreştirerek ağızdan çıkar. Dolayısıyla diyafram, akciğerler, gırtlak, ses kasları, dudak, damak, dil, nazal boşluklar ve çıkan sesi duyan kulaklarımız bu işleyiş sırasında devrededir. Bedenin tüm aktiviteleri gibi karmaşık ve koordineli işleyen bir yolculuk. Yine Prof. Dr. Mehmet Ömür, söz konusu kitabında bu yolculuğu şöyle özetler: “Şarkı söylerken soluğun dışarı verilmesi ince bir ayar gerektirir. Diyafram yavaşça gevşerken, buna uyumlu bir şekilde karın kasları yavaşça kasılır. Ayrıca düzenli bir ses şiddetine gereksinim duyulur. Ses şiddeti, ses tellerinin altındaki akciğerlerden gelen hava basıncına bağlıdır. Şarkıcı, bu basıncı sabit tutabilmek için nefes almaya ve vermeye yarayan kasları uyum içinde çalıştırabilmelidir.”
Hayatımıza bir nefestir
Şarkı söylemek nefes almaktır. Şarkı söylemek hayatımıza bir nefestir. Şarkı söylemenin bize duygusal bir rahatlık verdiğini hissederiz, biliriz. Bu duygusal rahatlığın fizik bedende somut bir karşılığı var. Melodik bir sesi vermek, şarkı söylemek, bütün bedenle yapılan ve onu hem aktive eden hem rahatlatan bir eylem. Bu rahatlama, beyinden çıkan on iki sinirden en uzun ve en yayılmış olanı vagus siniri ile direkt ilgiliymiş. Vagus, parasempatik sistemimizi aktive eden sinirin adı. Parasempatik sinir sistemi de vücut dinlenirken meydana gelen 'dinlen-sindir' veya 'beslen-üre' faaliyetlerinin uyarılmasından sorumlu; sempatik sinir sistemi ile periferik sinir sisteminin bir parçası olan otonom sinir sistemini oluşturan anatomik yapıdır. Dr. Ömer Önder, 'Nefesten Solunuma' adlı kitabında şöyle der: “Bunca insan neden bu kadar keyifle şarkı söylüyor sorusunun yanıtlarından biri de şarkı söylemenin bütün olumlu yanlarının yanı sıra ‘reziztans (dirençli) nefes’ çalışması olup vagal uyarıyla parasempatik sistemi harekete geçirmesi aslında. Hava yollarıyla vokal kordların oluşturduğu direnç, oluşan vibrasyonun olumlu etkilerinin yanı sıra, soluk verme süresini uzatarak parasempatik sistemi daha uzun süre aktif kılar.”
Şarkı söylemek doğru teknik ister
Profesyoneller için bir parantez açmak isterim. Bu yolu yeni seçen meslektaşlarım için işin eğitim kısmını es geçmek istemem. Şarkı söylemek şanstır ve bu şansı değerlendirmek bilgi ve emekle mümkündür. Şarkıcıların, meslek hayatlarında uzun ve verimli yıllar geçirmeleri şan tekniklerini iyi bilip uygulamalarına bağlıdır. Şarkı söylemek doğru teknik ister. Duygulu, bilgili ve bilinçli şarkı söylemek emek ister. Uzun süre, yüksek perdede, yanlış nefes tekniği ile bilinçsiz kullanılan ses, bir süre sonra yorulur, kısılır, kapanır. Kızarıklıklar, ağrı, ödem oluşumu, nodüller sesin yanlış kullanımın sonucu oluşur. Şunu da eklemek isterim sesi en fazla yoran çok ve yüksek perdede konuşmaktır. Dolayısıyla bilinçli ses kullanımı sadece şarkıcılar için değil, sesini kullanan herkes için bir ihtiyaçtır. İyi haber şudur ki tedavisi mümkün. Ses kaslarının tedavisi yine şan terapidedir. İyi bir foniatris ve iyi bir şan hocası bu yolda en kıymetli destekçilerdir. Şan terapi, öğretmen, avukat, konuşmacı, terapist… birçok meslek grubunun işine destek sağlar.
Hayata ses verin!
Şarkı söylemek şanstır elbet ama siz yine de işinizi şansa bırakmayın. Sözün özü, şarkı söyleyin. Şarkı söylemek meşakkatli iştir ama hediyesi çoktur. O yüzden şarkılara tutunun. Yüksek sesle söyleyin, mırıldanın, söyleyin. Müziğe ses verin. Şu hayata ses verin. Evrene sesinizle imzanızı bırakın. Kendinizi şifalandırmak için şarkı söyleyin. Tek başınızayken şarkı söyleyin. Dost sofralarında şarkı söyleyin. Bedenin sakinleşmesine katkıda bulunmak için şarkı söyleyin. Keyfinize keyif katmak için şarkı söyleyin. Aklınıza her geldiğinde, hayat üstünüze geldiğinde, yüzünüz güldüğünde, moraliniz bozulduğunda, canınız istediğinde… Avaz avaz şarkı söyleyin!