Metrobüse binmenin artık imkansız olması gerçeği
Metrobüs, İstanbul'un başına gelen en şahane şeylerden biri olabilir. Doğru mu doğru. Neden? Atlıyorsunuz metrobüse, Kadıköy'den taaa Beylikdüzü taraflarına kadar vın vın gidiyorsunuz. Buraya kadar her şey şahane. Kadıköy'den Şişli'ye yarım saat içinde gidebiliyorsunuz. Yine aynı şekilde Şişli'den Bakırköy'e de trafikte beklemeden sadece 25 dakikada gidebilmek mümkün. Ama sabah ve akşam metrobüse binmek öylesine zor oluyor ki metrobüste çile çekeceğime trafikte 2 saat
Çünkü özellikle işe gidiş ve dönüş zamanlarında metrobüs öylesine kalabalık oluyor ki Türk halkıyla dayanışma içerisinde olmanın dibini yaşıyorsunuz.
Öyle kulaklıkla müzik dinlemek, kitap okumak filan imkansız.
Şanslı bir yolcusunuz ve metrobüsün kapısı tam da önünüzde durdu. Boşuna sevinmeyin. Çünkü her binişin bir inişi var.
Ve ilk binen yolculardan biri olursanız, bir de üstüne o bir türlü dolmayan ortalara doğru ilerlediyseniz inerken vücudunuzun kıvrak ve esnek olması gerekiyor.
Seri hareketlerle kapıya doğru yanaşmadığınız takdirde metrobüs kapısının 'şraaak' diye kapanması gayet olası.
Dolayısıyla tıpış tıpış bir sonraki durakta inip tekrar bir metrobüs yolculuğu yapmanız gerekiyor.
Bir de Zincirlikuyu gerçeği var ki insanın aklını başından alıyor resmen.
Özellikle akşam 18:00'den 19:00'a kadar öyle bir yoğunluk oluyor ki adım atmanız bile gerçekten büyük bir başarı. Köprüden kalabalığın fotoğrafını çeken vatandaşlara el sallayabilir, kendinizi ancak bu şekilde avutabilirsiniz.
Her geçen gün daha da kalabalıklaşan ve metrobüsün bile çare olamadığı İstanbul'un insan vücuduna bürünüp 'Yeter be!' demediği sürece bu çileyi çekmeye ne yazık ki devam edeceğiz.