Geri Dön
Kendini bulmaya çalışmak ve Zümrüd-ü Anka'nın yolculuğu

Kendini bulmaya çalışmak ve Zümrüd-ü Anka'nın yolculuğu

Kendini kaybetmeden bulmak! Kendini anlamak... Gelin hadi! Bugün, kendimizi anlamaya çalışalım. Hep beraber buna Molatik olalım...

Gözde Nur KESER
Gözde Nur KESER

Aslında sayfalarca yazabilirim bununla ilgili çünkü birçok şeyin değerini kaybetmeden anlamadık. Ne yazık ki! En başta kendimizi bulmak için kaybettik. Farklı kayıplarımız da oldu tabii, basit veya büyük kayıplarımızda... Bu kayıplar kimi zaman bir insan, kimi zaman bir iş oldu. Yaşadıklarımıza ve deneyimlerimize göre değişse de kayıplarımız, aslında hayatın ve sahip olduklarımızın değerini anlamak için dönmemiz gereken yer yine kendi öz benliğimizdi... Yanlış anlamayın ben kişisel gelişim uzmanı değilim. Ancak kendisiyle sohbet etmeyi seven ve yer yer kafasında ki sesi susturamayan bir kız çocuğuyum sadece.

Haberin Devamı

Şimdi size bir hikâye anlatmak istiyorum. Okurken ne alaka demeyin sakın! Bu benim bu hayatta en sevdiğim hikâyelerden birisidir. Bazen en umutsuz anlarımda kafamı gömdüğüm kumdan tekrar çıkarmak için cesarete ihtiyaç duyduğumda, bu hikâyeyi okurum kendime. Çoğu kişi bilmez benim bu huyumu, yani bunu okuyanlar! Özelsiniz demek istiyorum aslında…

Bu hikâye farklı kültürlerde farklı isimlerle anılan, adına Simurg, Zümrüd-ü Anka, Phoneix veya Tuğrul Kuşu'da denilen ama hikayesi hiç değişmeyen ve her dibi gördüğünde yeniden küllerinden doğan o kuşa ait… Ben Zümrüd-ü Anka diyeceğim ona.

Kendini bulmaya çalışmak ve Zümrüd-ü Ankanın yolculuğu

Eşsiz ve güzel Zümrüd-ü Anka…

Efsaneye göre bütün kuşların hükümdarı olan Zümrüdü-ü Anka, Bilgi Ağacı’nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş... Tüyleri büyük, parlak ve göz alıcı yeşil rengine sahipmiş. Bu tüylerin iyileştirici etkisi olduğuna inanılırmış. Ve bu efsane, bütün kuşların arasında dilden dile, nesillerce anlatılmış. Günlerden bir gün Zümrüd-ü Anka, Kaf Dağı’nın en tepesine uçmaya karar vermiş. Bunu duyan diğer kuşlar ise onu bulmak ve iyileştirici gücünden faydalanmak için Kaf Dağı’na zorlu bir yolculuk yapmaya başlamışlar. Ancak Kaf Dağı’na varmak için yedi dipsiz ve çetin vadiyi aşmaları gerekiyormuş… Aşk Vadi’sinden geçmişler önce... Ayrılık Vadisi’ne kadar uçmuşlar…Hırs Vadi’sini de aşıp Kıskançlık Vadi’sine sapmışlar… Kuşların kimi Aşk Vadi’sinde kalmış, kimi Ayrılık Vadisi’nde kopmuş sürünün içinden…Kimi hırslanıp düşmüş Hırs Vadi’sinin derinlerine, kimisi de kıskanıp yok olmuş Kıskançlık Vadi’sinin en dibinde...

Haberin Devamı

İlk önce Bülbül güle olan aşkını hatırlayıp kalmış Aşk Vadi’sinde. Papağan ise o güzelim tüylerini bahane etmiş devam etmemek için... Kartal, dağlardaki sarayını, Baykuş, ağacın dallarını, Balıkçıl kuşu ise bataklıktaki yaşamını bırakamamış. Vadiler geçildikçe sayılar da haliyle azalmış. Beş vadinin ardından altıncı vadi olan Şakınlık Vadisi ve yedinci vadi Yokoluş Vadi’sinde bütün kuşlar umutlarını yitirmiş…Geriye Kaf Dağı’na varabilen umutsuz otuz kuş kalmış. Vadi’de Zümrüd-ü Anka’yı arayan kuşlar, derinliklerden gelen sesle birden sarsılmışlar. ‘Si’ Farsça otuz, ‘Murg’ ise kuş demekmiş. Aslında Simurg yani Zümrüd-ü Anka bu otuz kuşun ta kendisiymiş. Ve kuşlar anlamışlar ki, aradıkları aslında yine kendileriymiş. Ve yaptıkları bu yolculuk ise kendilerini bulma yolculuğuymuş...

Haberin Devamı

Yani eğer bir kurtarıcı bekliyorsanız beklemeyi bırakın! Bu kurtarıcı kendiniz için sadece yine siz olabilirsiniz.

Kendini bulmaya çalışmak ve Zümrüd-ü Ankanın yolculuğu

Küllerinizden yeniden doğacaksınız

Konfor alanlarınızdan çıkın ve zaaflarınızın ateşiyle yanın! Tam yok olduğunuz anda küllerinizden yeniden doğacaksınız. Ve işte o zaman hiçbir şey bir daha eskisi gibi olmayacak. Ne siz aynı siz olabilirsiniz ne de çevreniz bir daha eski size sahip olabilir.

Uçun! Kozasından çıkan kelebek gibi, yanmaya hazır, ateşe atlayan o kuş gibi. Zaaf tepelerini aşıp zaaflarınızdan vurulmadan önce uçun! Kanatlarınız yanma pahasına bile olsa sakın durmayın! Kapatın gözlerinizi atlayın kendi karanlığınıza. Unutmayın sizler birer Anka kuşusunuz. Ve işin sonunda yanmak pahasına da olsa yine kendinizi bulacak ve kendi içinizde kendinizi defalarca yeniden doğuracaksınız.

Haberin Devamı

Satırlarıma son verirken, bende iz bırakan bir kaç dizeyi de eklemeden geçmek istemiyorum...

Can konağını aramadaysan, cansın;
Bir lokma ekmek arıyorsan ekmeksin,
Bir damla su arıyorsan susun,
Zulmün peşindeysen zalimsin,
Aşkı arıyorsan aşıksın,
Gönlün neye kapılmışsa O’sun sen.
Şu nükteyi biliyorsan, işi biliyorsun demektir:
Neyi arıyorsan O’sun sen.

Mevlana Celaleddin RUMİ

Benzer İçerikler