Hangisi daha önemli: Aşk mı sevgi mi?
Yüz yıllık soru: "Aşk mı sevgi mi?" Aklımıza düştüğünde ister istemez bir öncelik sıralaması yaparız. Aşk geçiciymiş, sevgi kalıcıymış, yok efendim aslonan sevgiymiş ama kalpleri titreten de aşkmış, alışmak sevmekten zor geliyormuş fakat aşk her şeyi affedermiş demeden önce, işin terminolojisine bakmak gerek...
Aşkın tanımı için "Aşırı sevgi ve bağlılık duygusu, sevgi, sevda, amor" der Türk Dil Kurumu. Demek ki aşk, içinde sevgiyi de barındıran bir his. Sevgi ise "İnsanı bir şeye veya bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu" olarak tanımlanıyor.
Peki hani aşk, sevgiden önceki ilk duraktı? Hani önce aşık olurduk da, zamanla severdik? "Aşk evliliği değil bizimki, karşılıklı sevgi ve anlayışa dayanır" küstahlıkları, "Seni seviyorum ama aşk arıyorum" bahaneleri yalan mıydı yani? Belki de aşkı sevgiyle çarpınca sonuç veren ama ismi bunlar kadar neon'larla süslü olmayan, bunların ötesinde bir duygu daha var.. Onu da Yunus Emre şöyle ifade edince akıllar iyice karıştı: "Gönlüm düştü bu sevdaya / Gel gör beni aşk neyledi".
Yunus Emre'nin dile getirdiği 'sevda'yı, siz de benim gibi fasulyeden mi sandınız? O halde yanıldınız. Kelime anlamı "Güçlü sevgi, aşk, aşırı güçlü tutku, istek" olan, hayalini kurduğun her şeyin karşılığı, ancak tüm kötülüklerin de anası olan bu duygunun adı SEVDA imiş. Halbuki bunca anlamına rağmen ismi sönük bırakılsa da, neyse ki 'hisleri söze dönüştüren elleri öpülesiler' tarafından güzelce parlatılmış.
Mesela dertlere derman, hislere tercüman olan; kalplere ayna tutan, her nefes alışında ciğerine batan acını dindiren şarkı sözlerinin mucidi Aysel Gürel, şu sözleriyle bu durumu ilk fark edenlerden:
"Sevda, sevda, unut onu dinsin gönlünde fırtına / Sevda, sevda, değmez ona ağlamaya, hayat değer yaşamaya"...
Vefatından sonra ortaya çıkan son sözleri ise 'Sevdanın Son Vuruşu' üzerinedir.
80'lerin sonuna doğru iyice pekişen 'sevda', Cem Karaca'nın aşağıdaki dizelerinin de başkahramanı oldu:
"Sevda kuşun kanadında /
Ürkütürsen tutamazsın /
Ökse ile sapanla vurursun da saramazsın /
Hayat sırrının suyunu /
Çeşmelerden bulamazsın /
Ansızın bir deli çaydan içersin de kanamazsın."
Vizyondaki 'Müslüm' filmiyle hayatına gözyaşlarıyla tanıklık ettiğimiz Müslüm Gürses'in, aynı zamanlara denk gelen ve satış rekorları kıran 'Sevda Yüklü Kervanlar' isimli 45'lik plağı ise 300 bin adet satarak rekor kırdı.
İnsanoğlunun psikolojik tahammülünün sınandığı 90'lar sonrası ise, halin ahvaline uygun olarak, sevdanın delirten bir duygu olduğunun vurgulandığı veyahut halihazırda bu seviyede bulunanlara ithafen 'Ben hala deliyim, hala sevdalı', 'Delice bir sevda, delice bir tutku bu'lar kaleme alındı.
İşte pek çok farklı müzik türlerinin önderleri tarafından 80'lerde icat edilen 'sevda', her ne kadar aşk ve sevgi kadar adı yıpratılmamışsa da, "Aşk mı Sevgi mi" sorusuna (kaçamak cevap olarak kullanmayız) "Bence sevda" dedirtecek cinsten sürprizli bir coşku...