Aşırı hayvan sevgisi maskelenmiş insan nefreti mi?
Kimse kimseyi sevmek zorunda değil. Kimse kimseyle iyi geçinmek zorunda da değil. Ve işte en önemlisi, kimse kimseye saygısızlık yapıp bir de üstüne bunu 'Yanlış anlama, sana saygı duyuyorum' diye üste çıkmak zorunda da değil.İnsan sevmeyebiliriz.Böyle bir seçeneğimiz var.Hayvanları da daha çok sevebiliriz.Bundan daha doğal bir şey de o-la-maz.
Aşırı hayvan sevgisi birçoklarının gözüne batıyor.
"Bir insan kediyi, köpeği nasıl oğlunu, kızını sevdiği gibi sevebilir?" diyorsunuz ya.
Demeyin.
Oldu olacak neyi sevip sevmediğimize de karar verin.
Ya da bizim yerimize de sevin.
Biz kös kös hayatımızı fiziksel olarak devam ettirelim.
"Aşırı hayvan sevgisi maskelenmiş insan nefreti mi?" sorusunu soranların, buna inananların kastettiği şeyi anlıyor ve artırıyorum:
Sevgili, 'aşırı hayvan sevgisi maskelenmiş insan nefreti mi?' ciler, ya da kısaca 'ahsminm' mi diyelim size, lütfen insanların hayvan sevgisini 'aşırı' bulmayın.
Sevginin aşırısı olabilir mi?
Evvela bakış açınız 'offside'.
İnsan sevmeyen insanlar, insanlardan maddi-manevi zarar görmüş insanlar hayvanları daha çok sevebilir.
Kimse kimsenin sevgisiyle, sevgilisiyle ilgilenmemeli.
Herkesin sevgisi kendine.
Zaten hakkında 'aşırı hayvan sevgisi malum şahıs' etiketi yapıştırılan bir insanın hayatında nefret olamaz.
Onun hayatında sevgiye yer var ve insanlar o kadar şüpheci, o kadar negatif ki, insanlara nefret duymadan kendince hayvanların pozitifliğine aşık olmuş.
Biraz pozitif olalım; pozitif olmayanların bir gün pozitif olabiği günleri görebileceğine yönelik inancımızı pozitife çevirelim; pozitiflikten şaştığını düşündüğümüz kişileri de pozitif bir şekilde eleştirelim ve onları pozitife yönlendirelim.
Po-zi-tif.
Çok basit.