Kadınların yaşadığı 8 ortak problem

Bunu bir erkek okuyucuya nasıl aktaracağımı bilemesem de devamlı takip ediliyormuş ve izleniyormuş gibi hissetmenin telaşını hayal etmenizi isterim. Hani bazen biz bir iş yaparken yanımızda birisi vardır ve o işi yaparken bizi izler de işimiz bir türlü rast gitmez ya huzursuz hissederiz. İşte tam olarak öyle hissediyoruz. Hızlı yürüme ihtiyacı duyuyoruz. Oysaki sokaklar herkesin ve kadınlar da erkekler gibi güven içinde yürümek istiyor! Şu cümleyle başlamak istiyorum. Kadınlar çiçek değildir sevgili okuyanlar. Kadınlar bitki değildir. Neden erkekleri överken ‘Koçum, aslanım’ gibi güç belirten kelimeler kullanılırken kadınların daha zayıf, kırılgan temsillere örnek gösterilmesi adil mi sizce? Kadınlar cam fanusta yetiştirilen bir gül değildir, kendini koruyabilir. Bir başkasına muhtaç değildir. Şimdi size bir sır vereceğim. Kadın olmanın en önemli kısmı güzel olmak değil! Güzelliğin de göreceli olduğunu düşünecek olursak kadın kendini güzel hissettiği şekilde öyledir zaten. Kendini bilmez insanların uydurduğu standartlara esir olmak zorunda da değil. Kadınlar istediği beden ölçüsünde istediğini giyebilir. Ve buna kimse karışamaz. Manikür, cilt bakımı yaptırmak zorunda değiliz, üstelik erkekler için de giyindiğimizi sanmanız hoş değil. Çünkü biz kendimizi iyi hissetmek için giyiniriz. Kadın dediğin 'hanım hanımcık' olmalı gibi bir söylenti dolaşıyor, bu cümlenin anlamını bilen var mı? Nasıl davranmamız gerektiğini tam olarak kimden öğreneceğiz? Mesela bana ‘hanım hanımcık’ bir davranış örneklendirebilir misiniz? Küfür etmek 'bey beycik' bir davranış oluyor da bacakları kapalı oturmak 'hanım hanımcık' bir davranış örneği mi? Bakın burası çok önemli, istediğimiz gibi davranmakta özgürüz biz. Sadece cinsiyetimizin kadın olmasından dolayı davranışlarımızı ‘toplumsal yargıların’ belirlemesine izin vermeyeceğiz. Anlaştık mı? Maalesef ataerkil toplumun bir yanılgısı olarak bugüne kadar gelmiş bu düşünceyi değiştirmenin zamanı gelmedi mi artık! Ev temizlemek, yemek yapmak ve çocuk bakmak sadece kadının sorumluluğunda değildir. Günümüzde kadınların iş hayatına girişiyle çalışma oranı artsa da birçok erkek ev işlerini hâlâ sadece kadının sorumluluğunda sanıyor ve bu şekilde davranıyor. Beyler elinize süpürge almanın zamanı gelmedi mi sizce de? Kadınların iş hayatında yaşadığı durumlardan bazılarını aktaracağım. Eşit olmayan maaş. Evet, enteresan bir şekilde aynı emek gücünü ortaya koyduğumuz erkeklerden daha az maaş alıyoruz. Neden erkeklerden daha az paraya ihtiyaç duyduğumuz düşünülüyor? Bu konuyu geçmiş zamanda dile getiren haklarını savunan ve söke söke aldığını söyleyen Hazal Kaya’ya da buradan selam gönderelim! Aynı zamanda anne olduğu için işe alımlarda zorluk yaşayan kadınların sayısı da azımsanacak kadar değil. Çocuğu olan bir kadının ‘yasal haklar’ çerçevesinde çocuğu ile ilgilenmesi işverenin hoşuna gitmiyor ve kadın çalışanların işe alımı yapılırken iki kez düşünülüyor. Bu mantığı bir önceki paragrafta dile getirmiştim. Toplum tarafından anne kadar babaya da çocuk ile ilgilenme durumu atfedilseydi kesinlikle böyle olmayacaktı! Neden? Bu benim seçtiğim bir durum mu? Hayır! Peki bir hastalık mı? Hayır? Birisi bana kimden neyi sakladığımızı söyleyebilir mi lütfen! Kadınların üremelerinin devamı için gerekli olan bu biyolojik durumu hastalık olarak görenler lütfen sessizce dışarı çıksın. Ayın belirli günlerinde çektiğimiz bu doğal durum bizi minnoş yapmıyor. Aksine kendimizi bir ejderha gücünde hissediyoruz ve saklamak zorunda olmaktan da nefret ediyoruz. Her kadın anne olmak zorunda değildir. Hatta sağlık sebepleriyle olamıyor da olabilir, lütfen her kadını zorla anne yapmaya çalışmayın! Sağlığı ile ilgili bir problem olmayıp anne olmayı tercih etmeyen insanlara da saygı gösterme konusunda ne yazık ki sorun yaşıyor toplumumuz. Bu arada bu tür yapılan baskıların ‘psikolojik şiddet’ olarak sayıldığını da belirterek bu yazımı bitiriyorum. Pinargul.civelek@milliyet.com.tr