3- DALİ'NİN HAYATINDAKİ TEK AŞKI: GALA
Dali, Gala’yla ilk tanıştığında baskın karakterinden etkilendi. Gala’ysa, ilgi isteyen ve resim yapabildiğini iddia eden bu genç züppeye pek dikkat etmedi önce. Ama sonra yeteneğini fark etti. Resim üstüne saatlerce konuştular, uzun yürüyüşler yaptılar ve birbirleri için yaratıldıklarına inandılar.
Dali’nin ağzından büyük bir coşkuyla şu cümle döküldü: “Birbirimizden ayrılamayız!”
Ve öyle de oldu. Gala kocasından ayrıldı, Dali'yle kaldı.
Dali durmaksızın onu resmetti. Çok ilgisiz resimlerinde bile tablonun bir köşesinde Gala vardı. Gala ilham perisiydi. Güzel, baştan çıkarıcı, erotik, her türlü yeniliğe açık, bunun yanında enerjik, pratik ve ticaretten de anlayan bir kadın. İdeal bir çift: Ressam ve modeli, birbirleri için yaratılmış ve birbirlerini buldukları için de çok mutlu.
Peki gerçekten öyle miydi? Birlikte olabilmek için Gala aslında çok sevdiği kocasından boşanmak zorundaydı ve kızını Paris’te bırakmak zorunda kalmıştı. Başlangıçta beş kuruş paraları yoktu ve tek besinleri aşklarıydı. Gala Dali'den on yaş büyüktü ve çılgın Dali’nin onu bir gün bırakıp gitme olasığı yüksekti.
Bu büyük ve garip aşk, 1982 yılında Gala'nın ölümüyle son buldu. Dali bu ölümden sonra hayata küstü. Karısının gömüldüğü Pubol Kalesi'ne yakın bir yere yerleşti ve inzivaya çekildi.