Afrika dediğimiz zaman birçok kültürle karşılaşıyoruz. Özellikle son 200 yılda keşfedilen ve dışarıyla bağlantısı sağlanan Afrika’da onlarca, yüzlerce topluluk da yaşamını sürdürüyor. Bazıları teknolojiye ayak uydururken bazıları ise eski yaşamlarını korumayı başardı. Kültürlerini korumayı başaran kabilelerden birisi de Zulular.
Tüfeklere karşı ok ve mızrak
10-11 milyon kadar nüfusa sahip Zulular yaşamlarını Güney Afrika’da yerleşik durumdalar. Nüfuslarının çokluğu kültürlerini korumaya da yardımcı olmuş. Ancak Britanya’nın sömürgecilik faaliyetleri yürüttüğü dönemde Britanya ordusunun tüfeklerine karşı mızrak ve oklarla savaşmışlar.
Konuştukları Zulu dili de 9 milyon kişi tarafından konuşulan bir dil. Bu dilin varlığını ise İngilizceden çevrilen İnciller vasıtasıyla tanıdık. Birçok misyoner sömürge döneminde ülkeyi ziyaret edince haliyle böyle bir ‘ihtiyacı’ da gidermek durumunda kaldılar. Bu etkileşim sonrası Hıristiyanlık yayılmaya başlandı ancak asıl olarak atalar kültüne dayanan bir din anlayışları var. Atalarının ruhlarıyla anlaşmaları olduklarını söylüyorlar.
Tarladan fabrikaya
Sömürgecilikten önce Zuluların tarım ve hayvancılıkla uğraştığı biliniyor. Ancak işler günümüzde biraz farklılaştı. Hala tarım ve hayvancılıkla ilgilenen kesimler olsa da fabrikada çalışanların oranı da hiç az değil. Ayrıca doğal maden yatakları da önemli bir ekonomik kazanç sağlıyor Zulular için.
Tarım ve hayvancılık ise yerleşim şekillerine de yön vermiş durumda. Şehirlerde yaşamayanlar köylerde koni biçiminde kulübeler ve dairesel yapılı bir şekilde yerleşimi sağlıyorlar.
Evlenseler bile evlenemiyorlar
Zuluların oldukça ilginç özelliklerinden birisi de aile yapısı. Bir çiftin evlenmeleri bir sorun teşkil etmiyor ancak evlenseler bile evli sayılmıyor. "Haydaaa" diyebilirsiniz. Ancak çiftin çocuğu oluncaya kadar evlilik tam olarak evlilik sayılmıyor. Çocuk doğunca da çocuğa tüm köy bakmaya başlıyor. Ortaklaşa şekilde çocuğu yetiştiriyorlar. Özgür ve aynı şartlarda yetişen çocuklar da kısa sürede topluluğa uyum sağlıyor.
Özgürlüklerine düşkün olan Zulular giyimde de bunu sürdürmüşler ve kıyafette süsten uzak durmuşlar, sadeliği tercih etmişler. Aynı zamanda sosyal bir konu olan kıyafet, aynı zamanda örneğin bir kadının evli olup olmadığını da yansıtan bir araç. Erkekler ise ön ve arkaya asılan iki şerit deri kemer giyiyor.