İspanya'da 'babalık izni'nin sürpriz getirisi: Daha az çocuk lütfen!
İspanya'da 2007 yılında uygulanmaya başlayan 'babalık izni' uygulamasının getirileri, tahmin edilebilir sonuçlarla birlikte tahmin edilemez sonuçları da ortaya koydu. Babalar, artık bundan 10 yıl önceye göre daha az sayıda çocuk sahibi olmak istiyor.
Babalar, annelere göre, çocuklarıyla 'daha az' vakit geçiriyor. Anneler, çocukla ilgilenmekle birinci derecede yükümlü görülürken, babaların bu konuda daha az sorumlu olması gerekiyormuş gibi toplumsal yanlış anlaşılmalar söz konusu. Bu nedenle olsa gerek, çocuğuyla az etkileşime giren babaların pek çok yanlış düşüncesi de var. Gününün tamamını işyerinde geçirip akşamları çocuğuyla taş çatlasın 1 saat ilgilendikten sonra annesine teslim ederek yorgunluk atmaya çalışan babaların, çocuklarıyla vakit geçirmesi gerektiği artık daha yaygın bir şekilde kabul görüyor.
Aile figürünün çocuğun zihninde oturabilmesi, etkin bir iletişim biçiminin hazırlanabilmesi ve baba-çocuk bağlarının güçlenebilmesi için babaların da çocuk yetiştirme süreçlerinde en az anneler kadar yer alması gerektiği düşüncesi, artık sosyal politikaları da belirleyen bir fikir haline geldi. Bunun sonuçlarını en gerçekçi şekilde gördüğümüz yerlerden biri, 2007 yılında babalara 'doğum izni' hakkı tanıyan İspanya oldu.
Tam izin hakkı verildi
Çocuğun doğumunu takip eden 2 hafta boyunca babaları 'tam ücretli izin'e gönderen bir sistem geliştiren İspanya'da, artık bu uygulamanın sonuçları gözlenebilecek durumda. 2007 yılından beri fiilen yürürlükte olan uygulama ciddi bir toplumsal etki yarattı, beklendik sonuçlarla birlikte beklenmedik sonuçları da ortaya koydu. Şaşırtıcı ama, artık İspanya'da babalar hem çocuk yetiştirme süreçlerinde doğrudan etkili hem de sosyal politikaların çıktılarını doğrudan ortaya koyabilecek kadar ciddi eğilimler içerisinde. İzin hakkı ilk yılında, bu hakka sahip olan babaların yüzde 55'i tarafından kullanılarak tahmin edilenden daha fazla bir popülerlik yakaladı. Öte yandan, 2017 yılında izin süresi iki katına çıktı, 2018'de 5 haftaya uzatıldı ve 2021 yılında daha da uzatılması öngörülen bir olguya dönüştü. İspanya, kendini bu tür bir sürece doğrudan dahil edebilme başarısı gösterdi. Babalar açısından ise durumun daha farklı sonuçları var.
"Daha çok ortak zaman"
Ekonomistler, projenin sonuçlarını incelerken farklı sonuçlara ulaştı. Bu hakkı kullanmaya uygun olan babalar, tıpkı kullanmaya uygun olmayanlar gibi işe döndüklerinde daha çok işgücüne dahil olmaya çalışırken bir yandan da işten eve döndüklerinde çocuklarıyla daha çok zaman geçirme eğiliminde oluyor. Eşleri de benzer şekilde işgücüne daha fazla dahil olma eğilimi gösteriyor. Bu yasayı geliştiren mekanizmanın beklentileri yönündeki sonuçlar böylece ortaya çıktı. Fakat beklenmedik olanlardan da söz etmemiz gerek.
"Daha az çocuk" kararı
İzin kullanarak çocuğuyla birkaç hafta geçiren babalar, bu çalışma sisteminin sonucu olarak, yapılan araştırmalara göre, daha az çocuk istemeye başladı. Önceden babalar ve baba adayları için 'çocuğun sayısı' göz önünde bulundurulan bir şeyken, şimdi bu haktan yararlananların farklı bir beklentisi var: Nitelik. Yani babalar, artık 'nicelik' olarak fazla çocuktan ziyade, nitelikli iletişim kurabileceği kadar çocuk sahibi olmak istiyor. Üstelik bu düşünceleri, uygulamaya katıldıktan 6 yıl kadar sonra bile değişmiyor. Aileler, çocuklarıyla zaman geçirdikçe "Fazla çocuk yerine daha nitelikli zaman geçirilip detaylıca ilgilenilebilecek az çocuk" beklentisi içerisine giriyor.
Evrensel bir sonuç mu?
Ne var ki, bu sonucun İspanya ile sınırlı olup olmadığı, sorulan sorular arasında. Bu tür bir çalışmanın sonuçlarının her ülkede farklı olabileceği düşüncesi sabit, öte yandan tıpkı İspanya'daki gibi beklenmedik sonuçların olabileceği fikri de konuyor. Belki de başka bir ülkede babalar için izin, asla kullanılmayacak bir olguya dönüşebilir.
Ne çıkarmalıyız?
Geleneksel aile algısı içerisinde, maddi anlamda aileyi sıkıntıya sokmamasından başka kendisinden pek de bir şey beklenmeyen baba figürü, çocuğuyla zaman geçirdikçe 'nitelikli zaman yönetimi' beklentisi içine giriyor ve annelerin sahip olduğu reflekslere sahip oluyor diyebiliriz. Belki de babalara çocuk büyütmeyle ilgili daha çok sorumluluk verilmeli ve anne kadar fiziksel temasta bulunarak çocuğun yetiştirilmesinde etkin bir figür olarak yer alması sağlanmalı. Bu şekilde baba-çocuk iletişimin en az anne-çocuk kadar köklü olması sağlandığı gibi, nitelikli zaman kavramının babalar tarafından da tercih edildiğini göreceğiz belki de. İspanya özelindeki bu uygulamanın evrensel olarak kabul edilmesi için, daha çok ülkede denenmesi şart.