ABD'deki protestolar ne kadar etkili olacak?
Dünyada özgürlükten, insan haklarından, demokrasiden, eşitlikten çokça bahseden ülkelerin geçmişine baktığınız zaman söylemlerle eylemlerin uyuşmadığını, geçmişte kaldığını düşündüğünüz barbarlığın aslında bu kelimelerin arkasında saklandığını, vakti zamanı geldiğinde çıkar ve menfaatler doğrultusunda kaygı duyulmaksızın ihlal edilebildiğini görebilmekteyiz...
Medeniyetin beşiği olarak kabul edilen Avrupa ve onu oluşturan ülkelere bakıldığında en büyük insan hakları ihlalleri, katliamlar, işkenceler bu ülkelerin sicilinde silinemeyecek bir şekilde yerini almıştır. Örneğin İngiltere; Hindistan’ı sömürmek, kaynaklarını ele geçirmek için ne kadar insanın canını almak gerekiyorsa hiç düşünmeden fazlasını almış ve uzandığı sınırların boyutunu tarif edebilmek adına utanmadan, sıkılmadan, yüzleri kızarmadan üzerinde güneş batmayan imparatorluk diye tanımlayabilmişlerdi.
Ya Fransa; o dönemde sömürgecilik ve gelişme anlamında yarıştığı İngiltere’den geri kalır mı? Kalmaz, o da Afrika’da kanına girmediği büyüklü küçüklü (Benin, Burkina Faso, Gine, Fildişi Sahili, Mali, Nijer, Senegal, Togo, Kamerun, Orta Afrika Cumhuriyeti, Çad, Kongo, Ekvator Ginesi ve Gabon) devlet bırakmayarak katliamda, insan hakları ihlallerinde ve sömürgecilikte İngiltere’den geri kalmamıştı. Bu örnekler elbette çoğaltılabilir. Yıllarca sömürülen, ezilen, işkenceye maruz kalan Amerika kıtasındaki küçük devletler en sonunda güçlerini birleştirerek bağımsızlıklarını ilan ederek bugünkü Amerika Birleşik Devletleri’ni oluşturdular. Ne yazık ki geçmişte maruz kaldıkları muameleden ders almak yerine sömürülürken elde ettikleri tecrübeyi güçlendikleri dönemde emperyalist hedeflerini gerçekleştirmek için kullanmaktan çekinmemişlerdir.
Amerika Birleşik Devletleri kurulduktan sonra kıta içerisinde genişlemek, verimli topraklara sahip olmak adına milyonlarca Kızıldereli’yi katletmekten çekinmemiş, ikinci sınıf hatta köle olarak gördükleri siyahilere 1964 yılına kadar doğuştan gelen insan olma hakkını vermemiş, ölümle aşağılanmayla sonuçlanan işkencelere maruz bırakmış, köle olarak kullanmıştır. Yakın tarihte de görebileceğimiz gibi Irak ve Suriye petrollerine yer altı ve yerüstü zenginliklerine erişmek için önce iç işlerine müdahale ederek kargaşa ortamını oluşturdular sonrasında sözde ölümleri durdurmak adına, düzeni sağlamak adına askeri müdahalede bulundular. Yine insanlık adına değerli görülen demokrasi ve insan hakları kelimelerinin ardına sığınarak yeni katliamlara yeni ölümlere neden oldular. Sonuç olarak ölümler günümüzde hâlâ devam etmekte fakat süper güç ABD insan hakların ve demokrasiyi tesis etmek yerine hızlı bir şekilde çıkarttıkları petrolü kendi ülkesine nakletmekle meşgul olmaktadır.
Yoksa bir avuntu mu?
Daha önce de birçok kez kendi ülkelerinde keyfi uygulamalar sonucu Afro Amerikalı vatandaşlarını öldürdüklerine şahit olduk. Sorumlular en fazla görevden uzaklaştırma cezası aldılar. Şimdi sokaklara çıkan beyaz ve siyahi vatandaşların yapmış oldukları eylem ve protestolar ne kadar etkili olacak peki? Yine sorumlular sadece görevden alınmakla mı yetinilecek? Yoksa bir beyaz vatandaşta olduğu gibi yasalar işletilip sorumlular kasten adam öldürmekten yargılanabilecek mi? Herkes için adalet mi? Yoksa güçlü için adalet mi? Yoksa adalet, özgürlük, insan hakları gibi söylemler sadece kalabalıkları oluşturan halk için bir avuntu mu?
