11.03.2024 - 05:54 | Son Güncellenme:
SERVET YILDIRIM
SERVET YILDIRIM/ servet.yildirim@milliyet.com.tr- Göstergeler Türkiye ekonomisinin bu yıl geçen yıldan daha yavaş büyüyeceğine işaret ediyor. Bu demektir ki; iç talep daha zayıf olacak, ekonomik canlılık daha düşük kalacak. Şirketler de planlarını bu beklentiye göre yapmaya başlamışlar. Geçen ay medyaya yansıyan haberlere göre Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Koç, topluluk bayilerine yaptığını konuşmada "Masraflarınıza dikkat etmenizi, çok elzem olmayan harcamalarınızı ertelemenizi tavsiye ederim" uyarısında bulunmuş. Geçen yıl yüzde 4'ün üzerinde büyüyen Türkiye ekonomisinin bu yıl yüzde 3 dolayında büyüyeceği tahmin ediliyor. Enflasyon ise ikinci yarıda gerilemekle birlikte tarihsel ortalamaların çok üzerinde kalmaya devam edecek. Yani hem yavaşlama, hem de yüksek enflasyon yaşayacağız. Stagflasyon boyutuna varmasa bile ihtiyatlı olunması gerektiren bir durum ile karşı karşıyayız. Süreci daha da zorlaştıran bir de dış konjonktür var. Dışarıda da talep görünümü çok parlak değil. Japonya ve İngiltere teknik olarak resesyona girdiler. Diğer bazı ülkelerde de resesyon kapıda, resesyona girmeyenler ise yavaşlıyor.
DNA'nın parçası oldu
Yani firmalar açısından bir yandan yüksek enflasyona uyumlu hale gelmek gerekiyor, diğer yandan resesyon olmasa da yaklaşan yavaşlama dönemine karşı hazırlık yapmak gerekiyor. Durgunluk dönemleri zor dönemlerdir. Özellikle hem durgunluk, hem de yüksek enflasyon varsa süreci yönetmek daha da zorlaşır, ayrı bir ustalık ister. Böylesi dönemlerde stokları, alacakları ve borçları yönetmek, maliyetleri kontrol etmek daha da önemli hale gelir. Aslında bizim şirketlerimiz bu tip dönemlerin yabancısı değildir. Kriz deneyimi çok olan bir ülkeyiz. Kriz yönetimi artık pek çok Türk şirketinin DNA'sının bir parçası haline geldi. Kamu geçmiş krizlerden çok fazla ders çıkarmasa da özel sektör şirketleri hızla kapanıp hızla açılabiliyorlar. Ama yine de gevşememek lazım. Geçmişte birçok şirket bu tür dönemleri, özellikle bu dönemlerde oluşan nakit akışlarını yönetemedikleri için zora girmişler, hatta batma noktasına gelmişlerdir.
Likidite yönetimi önemli
Oysa bu tür dönemleri iyi yöneten şirketler süreçten güçlenerek ve pazar paylarını artırarak çıkabiliyorlar. Kriz yönetimini iyi bilen şirketlerin güçleri krizlerde ortaya çıkar. Her şeyden önce bütçe ve planlara doğru ve ihtiyatlı varsayımlar koymak gerekir. Kurda oynaklıklara hazır olmak iyidir. Duayen bir iş adamımızdan yine bir krizin arifesinde duymuştum. Diyordu ki; "Bazı yıllar vardır; kâr yıllarıdır. Bazı yıllar vardır; ar yıllarıdır. Şimdi ar yılındayız yani namusumuzu koruma zamanındayız." Ar zamanları bir anlamda güçlü nakit zamanlarıdır. Likidite yönetimi önemlidir, çünkü şirketler bilanço zararlarından değil likiditeyi yönetemediklerinden batarlar. Krizlerin tarihi nakit akışını yönetemediği için batan şirketlerin hikâyeleriyle doludur. Böylesi dönemlerde pozitif nakit akışını ihmal etmemek lazım. Tüm maliyetleri içerecek şekilde işletme sermayesi ihtiyacının minimizasyonu ve iyi yönetilmesi çok kritiktir. Etkin stok yönetimi yapılmalı; alacaklar iyi yönetilmelidir.
Satın almalar için uygun bir dönem mi?
Krizlerde tasarruf ve maliyet akla gelen ilk yol oluyor. Elbette işin temelinde maliyet yatıyor ancak maliyet kontrolü krizde apar topar değil krize girmeden önce yapılmalı. Krizin ortasında hızla kapanıp, birçok şeyden vazgeçmek doğru değil. Resesyonda çok katı bir tavırla hızla kapanmak işe yaramıyor. Masraf kontrol etmek ile her türlü masrafı kısmak aynı şey değil. Büyümeyi getiren bazı harcamalara devam etmek zorunda olunduğu unutulmamalı. Maliyet yapısı durgunluğa girmeden gözden geçirilmeli. Gerekiyorsa bazı planlar ertelenmeli. Öz kaynak yapısı güçlü olmalı. Krizlerden güçlenerek çıkan şirketleri hatırlayın. Bunlar özkaynak yapıları güçlü ve aynı zamanda uyum kabiliyeti yüksek olan şirketlerdir. Durgunlukta bazı şirketler işe en büyük maliyet kalemi olarak gördükleri çalışan sayısını azaltmakla başlıyorlar. Doğru yapmıyorlar. V ya da U şeklindeki durgunluktan çıkarken yine bu çalışanlara ihtiyaç duyulacaktır.
Müşteri ve tedarikçi...
Müşterilerden de tedarikçilerden de uzaklaşmayın. Krizlerde ya da durgunluk anlarında müşterisini ve tedarikçisini küstürdüğü için ekonomi canlandığında zorlanan şirket örnekleri çoktur. Durgunluk döneminde müşterilerin yanında olmak önemlidir; aynı şekilde tedarikçilerle bağı koparmamak gerekir. Bayi ve dağıtım yapısının sağlıklı devam ettirilmesi kritiktir. Krizlerden ya da durgunluk dönemlerinden güçlenerek çıkmak mümkündür; yeter ki bayi ve müşteri ağınız ayakta kalsın; tedarikçilerle bağ kopmasın. Alacak tahsili önemlidir. Alacakları çok iyi takip etmek ve tahsilatları hızlandırmak gerekir. Ama bunu yaparken müşterilere ve bayilere dikkatli yaklaşmak, gerek duyanlara destek olmak lazım. Güçlü bir otomasyon sistemine sahip olmak durgunluk ve kriz dönemlerini atlatmaya yardımcı olur. Yapay zekanın ve akıllı sistemlerin yaygınlaştığı dönemde maliyetleri kontrol etmek daha kolaylaştı.
İyi yönetilmesi şart
Eğer iyi yönetilirse durgunluk dönemleri aynı zamanda satın almalar için uygun dönemlerdir. Bunun için de nakit gücü öne çıkıyor. Bu tür zorlu süreçleri yönetirken iki kritik şeye dikkat etmek gerekir. Birincisi çalışanları korumak, ikincisi müşterileri ve tedarikçileri yaşatmak, ayakta kalmalarına yardımcı olmak. Çünkü krizden çıkış yine bunlarla olacak. Kısacası, durgunluk dönemlerinden ve krizlerden güçlenerek çıkmak mümkündür. Yeter ki, özkaynak yapınız güçlü olsun; çalışanlarınız, tedarikçileriniz, bayi ve müşteri ağınız ayakta kalmış olsun. Bundan dolayıdır ki; krizler kâr değil, ar zamanlarıdır...