07.09.2024 - 04:48 | Son Güncellenme:
DUYGU ERDOĞAN
DUYGU ERDOĞAN- Ahmet Serdar Körükçü, turizm yatırımlarıyla öne çıkan Dorak Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı... 13 yaşında Kapadokya’dan Japonya’ya uzanan hikâyesi, oldukça zorlu bir macera ile holdingleşmeye uzanıyor.
Nevşehir Avanoslu olan Körükçü çocukluktan bu yana turizm sektörünün içinde. Bir gün bilet parası toparlayıp Japonya’ya gitmiş, 5 yıl bu ülkede kalıp Japonca öğrenmiş. Dönünce turizm sektöründe faaliyet gösteren Dorak’ta çalışmaya başlamış. 1 yıl ofis boyluk, bir yıl da rehberlik yapmış. İki arkadaşıyla şirketi borçlarıyla birlikte devralmış. 10 kişilik şirket bugün 3 bin kişiye istihdam sağlayan bir grup haline gelmiş durumda. 20 ülkede ofisleri olduğunu ve yılda 10 milyon geceleme gerçekleştirdiklerini anlatan Ahmet Serdar Körükçü ile turizmin geleceği ve kendi yatırımlarına ilişkin planlarını konuştuk...
Kariyeriniz tüm gençler için ilham kaynağı olabilir... Öncelikle bu yolculuğu bizimle paylaşır mısınız?
13 yaşından bu yana turizm sektörünün içindeyim. Sektöre girişim Kapadokya’ya gelen turistleri eşeğe bindirerek başlıyor. Çok iyi bahşiş veren Japonlar dikkatimi çekti. Cebimde 5 kuruş yokken, bir bilet parası toparlayıp Japonya’ya gittim. 5 yıl orada kalıp Japonca öğrendim. Türkiye’ye döndüğümde ise yine memleketimde 1971 yılında kurulan Dorak Turizm’de çalışmaya başladım. Şirket, ilk TÜRSAB belgesini alan 10 acenteden biriydi. 1997 yılıydı. Şirkette bir yıl ofis boyluk, bir yıl da rehberlik yaptım. Turizmin dip yaptığı yıllardı. Şirketin borçları birikmişti. Sahipleri devam edemiyordu. Biz de yine bu şirkette çalışan iki arkadaşım Ahmet Kaplan Tan ve Mustafa Pilav’la birlikte şirketi borçlarıyla devraldık. Paramız yoktu, bir süre işler hiç iyi gitmedi ama 2001’den sonra hızlı bir şekilde büyümeye başladık. O zaman şirkette 10 kişi çalışıyordu. Bugün geldiğimiz noktada toplam 3 bin kişiye istihdam sağlayan bir grubuz.
Dorak’ı ilk aldığımızda sadece Japonya’dan incoming (yurtdışıdan turist getirme) yapıyorduk. Sonra farklı alanlara girdik. Nevşehir Avanosluyum. O nedenle yatırımları da ağırlıklı olarak oraya yaptık. Kuyum, deri, seramik, halı, tekstil mağazaları, otel ve restoranlar açtık.
2002 yılında şirketler grubuna, 2011 yılında da holdinge dönüştük. ‘Dorak Global’ çatısı altında ise başta Asya - Uzakdoğu ülkeleri olmak üzere, ABD, Rusya, Latin Amerika, BAE, Avrupa ve Balkanlar dahil 20 ülkede ofislerimiz var. Yurtdışında da 500’ü aşkın kişiye iş imkânı sağlıyoruz. Yılda 10 milyon geceleme gerçekleştiriyoruz.
Türkiye’de turizmin mevcut potansiyeli ve geleceğiyle ilgili öngörüleriniz nelerdir?
Avrupa’dan en fazla turist çeken ikinci ülke olarak güçlü bir turizm altyapısına sahibiz. 2000’li yıllarda dünya turizm ekonomisinde 20’inci sırda yer alan ülkemiz bugün 16’ıncı sırada. Günümüzde 54 sektörü doğrudan ve dolaylı etkileyen turizm sektöründe otel sayısı da son 20 yılda 2 binden 15 bine çıktı. Yeni açılan otellerde dünya kalite standartları takip ediliyor. Ülkemizin yüksek turizm potansiyeliyle küresel turizm harcamalarından aldığı payı artırması ve turizm gelirlerini artırması mümkün.
Geçen yıl ülkemizin turizm geliri 54.3 milyar dolar oldu ve 57.7 milyon turist ağırlanmıştı. Bakanlığımız bu yılki hedefini 60 milyon ziyaretçi ve 60 milyar dolar turizm geliri olarak açıklandı. 2028 yılına kadar da Türkiye’nin turizm gelirinin 100 milyar dolara çıkarılması hedefleniyor.
Turizm sektörü ülkemiz için katma değer yaratma potansiyeline sahip en önemli birkaç sektörden biri. Bununla birlikte turizm dünyada gittikçe artan rekabete ayak uydurmak zorunda olan bir sektör. Türkiye turizminin potansiyeli, mevcut durumun iyileştirilmesiyle birlikte en az 10 kat olabilir. Tesislerin de 12 ay boyunca hizmet vermesinin mümkün. Yani planlı bir hamle ile dünya turizminde pazar payımızı en üst seviyelere çıkarmak hayal değil. Turizmde marka yaratmak için eşsiz, benzersiz değerlerimiz, fazlasıyla malzememiz var. Şehirlerin, yerel değerlerin markalaşması, uluslararası turizm gelirlerimizdeki payın artmasını ve rekabet gücümüzün üst seviyelere taşınmasını beraber getirir.
Bizim ağırlıklı olarak faaliyet gösterdiğimiz Kapadokya bölgesi, yılda 4 milyonun üzerinde ziyaretçi çekiyor. Başta Japonlar, Çinliler ve Koreliler olmak üzere doğa ve kültür turizmi tutkunu yabancıların seyahat listelerinde baş sıralarda yer alan Kapadokya, en fazla para harcayan turist kitlesini çeken bölge konumunda. Öyle ki, bölgede ortalama turist harcaması, İstanbul’un iki katı, yani ortalama 1.500 dolar. Bu yılki 50 milyar dolar turizm gelirinin yaklaşık 10 milyar doları da buradan gelecek. Kapadokya örneği gibi realiteleri göz önünde bulundurarak yatırım yapılmasını doğru buluyoruz.
Kapadokya’ya gelen balonla uçuyor
Özellikle ABD, Uzak Asya ülkelerinden turist çekmek konusunda çalışmalar meyvelerini vermeye başladı. Sektör bu açıdan neler bekliyor?
Ülkemizin bir kere olağanüstü bir doğası, coğrafi özellikleri ve iklim şartları var. Bu nedenle özellikle Japonlar, Koreliler, Çinliler çok ilgi gösteriyor. Üst üste 16 kez gelenler var. Özellikle de Kapadokya bu ülkelerden yoğun turist alıyor. Çünkü onlara hitap edecek fazla turizm aktivitesi var bölgede. Türkiye’nin gelirinin yüzde 20’ye yakınını alıyordur Kapadokya. 2025’te ise Kapadokya’nın 10 milyon turiste ulaşma potansiyeli var. Son istatistiklere göre Kapadokya’ya ilk kez gelen yabancı turistlerin yüzde 93’ü balona biniyor. Yılda 660 binden fazla kişi balona biniyor. Kişi başı 200 dolardan 130 milyon dolar sadece balonun geliri var. Onun dışında safariye, ATV turuna ve ata da biniyor. Şarap alıyor, kuyum alıyor, halı alıyor, seramik alıyor. Bunda çekilen dizi ve filmlerin de etkisi büyük. Osmanlı dizileri sadece Orta Doğu’da değil Uzak Doğu’da Malezya’da Endonezya’da hatta Brezilya’da Kolombiya’da da izleniyor. Bu diziler inanılmaz turist çekiyor. Kültür Turizm Bakanlığı sadece bu film konusuna daha fazla eğilerek, en az yüzde 25 daha fazla turist çekebilir.
Pandemi öncesi turizmin en yoğun olduğu dönemde şubat ayında Japonya’dan 7 bin civarında turist gelmişti, bu yıl şubat ayında ise 8 bin 200 Japon turist geldi. Yine aynı döneme bakıldığında 23 bin seviyesinde gelen ABD’li turist sayısı bu yılın şubat ayında 47 bine yükseldi. Japonlar ve ABD’lileri harcama kapasiteleri yüksek turist grupları olarak, özellikle kültür turizmini harekete geçirmeleri için, önemli bir turizm kitlesi olarak görüyoruz.
Yatırımın çoğu Kapadokya’da yabancı otel zinciri sırada
Dünya seyahat endüstrisi gelecek yıllarda en çok hangi konular üzerinde duracak?
Kişiye özel ‘butik tatil’ anlayışı öne çıkacak. Artık ‘butik olan pahalıdır’ yaklaşımı sona erdi. Daha önce her şey dahil otellerin yaygın olduğu bölgelerde bile butik otellere ilgi artmış durumda. Gastronomi ve SPA-Wellness konseptli turizm de her geçen yıl artan bir grafik gösteriyor. Turistler kendilerine özel deneyimler yaşamayı arzu ediyor.
Hızla artan bir alan da sağlık turizmi... Turizm alanında hizmet veren bir şirket olarak, yoğunlaşan sağlık turizmi taleplerini karşılamak amacıyla bu alanda yeni bir yapılanmaya gittik. Dünyanın 5 kıtasında yer alan ofislerimize başvuran kişileri istedikleri tedaviler için Türkiye’ye getirme ve onlara 360 derece hizmet verme gücüne sahibiz. Şu anda global ofislerimizde sağlık turizmi departmanı kuruyoruz. ‘Dorak Health’ ile Türkiye’nin yıllık 16 milyar dolarlık sağlık turizmi gelirinden pay almayı hedefliyoruz.
Yurt içi ve yurt dışında yeni yatırım planlarınız var mı? Nasıl bir yapılanmaya gidiyorsunuz?
Kapadokya başta olmak üzere İstanbul, Bodrum, Pamukkale, Kuşadası yatırımlarımızla Türkiye’de turizm sektörüne büyük katkılarda bulunuyoruz. Nevşehir merkezli bir şirket olduğumuz için yatırımlarımızın yoğunluğu Kapadokya’da.
Kapadokya’nın lüks kaya oteli Sacred Mansion’ı açtık. Dünyanın 64 ülkesinde bulunan ‘Dinner in The Sky’ın ilkini Kapadokya’ya getirdik. Dünyaca ünlü Japon şef Hiroki Tekamura imzası ile Takesushi Restoranı Ürgüp’te açtık. Çok yakında Cihangir şubemiz de İstanbul halkı ile buluşacak. Yakında Marriot Hotel Kapadokya’yı ziyaretçilerimizle buluşturmaya hazırlanıyoruz.
İkisi İstanbul’da, biri Kuşadası’nda, diğerleri de Kapadokya’da olmak üzere toplam 12 otelimiz ile hizmet veriyoruz. Kapadokya’daki balon turizmi alanında da yatırımlarımız var. Bölgeye bir tema park da kazandıracağız. İçinde 20 bin metrekarelik taşların arasına oyulmuş bir akvaryum olacak. Benzerini Kanada’da gördüğümüz bu akvaryumun büyük ilgi göreceğini düşünüyoruz.
İstanbul’da Hilton’un ‘Curio Collection’ markası altındaki ilk oteli Hagia Sofia Mansions’ın işletmesini de 25 yıllığına biz yürütüyoruz. Ayrıca Pamukkale Kaya Termal Otel, bizim çatımız altında DoubleTree by Hilton Pamukkale olarak hizmet verecek. Bodrum’da da 300 odalı bir otel planlamamız var.
Öte yandan Sur Balık’ın da Dubai’de şubesini açtık. 2025’te New York ve Londra’da da Sur Balık açmayı planlıyoruz. Önümüzdeki dönemde ayrıca Japon ve Tayvanlı ortaklarla yurtdışında yatırımlar da planlarımız arasında. İlk olarak Türkiye’de 4, yurtdışında ise İspanya, İtalya, Almanya, Prag, Hırvatistan ve Avusturya’da otelleri olan 10 otelli bir zinciri satın alacağız. Tüm yeni yatırımlarımızın ciromuzu yüzde 20 oranında artırmasını hedefliyoruz.
Halka arz için geri sayımda...
Turizmde nitelikli çalışan açığı sektörün gündeminde... Siz bu konuda neler yapıyorsunuz?
Şu anda turizm ve yeme içme sektörlerinde en büyük sorun yetişmiş eleman eksikliği. Bugün bir aşçı, bir garson bulmak çok zor. Bu konuda tüm sektör paydaşlarımız gibi oldukça zorlanıyoruz. Personelimizi elimizde tutmak için şartlarını en üst düzeyde tutmaya gayret ediyoruz.
Halka açılma planlarınız da var...
Gündemimizde halka arz da yer alıyor. Dorak Holding’e bağlı Ata Turizm’in hisselerini halka arz etmeyi planlıyoruz. Çok geniş bir iş alanına sahibiz. Madencilik, tur operatörlüğü, restoran, balon, oteller ve mağazalarımızı halka açacağız. Çalışmaların sonuna geldik.