Şefkatli liderlik nasıl olur?

Murat Yeşildere
Egon Zehnder Kıdemli Ortak
murat.yesildere@egonzehnder.com

Dünyanın en etkili eğitim kurumlarından Harvard Üniversitesi’nin 26 Mayıs 2022’de yapılacak 371. diploma töreninde Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern’in konuşma yapacağı açıklandı. Harvard Üniversitesi Rektörü Larry Bacow, Ardern’i davet etme gerekçesini “şefkatli liderliği” olarak açıklamış. Sadece Jacinda Ardern’in başbakanlığını yaptığı Yeni Zelanda değil, aralarında İzlanda, Almanya, Finlandiya, Danimarka, Tayvan ve Norveç’in bulunduğu kadın liderlerin yönettiği birçok ülke Kovid-19 salgınını çok daha iyi yönetme becerisini gösterdi. Ardern’in temsil ettiği yönetim yaklaşımı şefkatli liderlikle bilimsel görüşün kesişimini temsil ediyor. O kadar ki, birkaç hafta önce Jacinda Ardern Yeni Zelanda’da yeniden şiddetini artıran salgın sebebiyle, uzmanların tavsiyeleri çerçevesinde, uzun dönemdir planladığı kendi düğününü dahi ertelemeyi göze alabiliyor. Hem de ne zaman biliyor musunuz? 2020 yılı mart ayından bu yana sınırlarını ülkede oturma izni olmayan yabancılara kapatan Yeni Zelanda’da, yılın hemen başında aynı aile mensubu dokuz kişinin Omicron’a yakalandığının anlaşılmasının hemen ardından. Aynı dönemde, komşu ülke Avustralya’da ise günlük vaka sayısı 90 bini geçmişken, Yeni Zelanda’nın “9 kişi” ile alarma geçmesi ve Ardern’in düğününü erteleme kararını alması örtüşüyor.

Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern mayısta Harvard Üniversitesi’nin mezuniyet töreninde konuşma yapması için davet edildi. Davet gerekçesi Ardern’in gösterdiği ‘şefkatli liderlik’...

Müzakere becerisi

42 yaşındaki Jacinda Ardern, polis memuru bir baba ile okul kafeteryasında çalışan bir annenin, yani orta gelir grubunda bir ailenin çocuğu olarak Hamilton şehrinde doğmuş. Waikato Üniversitesi’nde tamamladığı üniversite eğitiminin ardından politika ve kamu yönetimine yönelen Ardern, Yeni Zelanda’nın eski başbakanı Helen Clark’ın ekibinde görev almış. Jacinda Ardern sıra dışı bir adım atarak, İngiltere’ye gelerek eski başbakan Tony Blair’in danışmanları arasında da çalışmış. 28 yaşında, 2008 yılında Yeni Zelanda parlamentosuna en genç üye olarak seçilen Jacinda Ardern, İşçi Partisi’ni 10 yıl temsil etmesinin ardından 2017 yılında aynı partinin başkanlığına seçildi ve ilk genel seçimlerin sonucunda da başbakan oldu. Seçimlerde en yüksek oy alan ikinci partinin lideri olsa da, koalisyon görüşmeleri sonrasında, başarılı müzakere etme becerisi ile, Yeni Zelanda’nın üçüncü kadın başbakanı ve bu rolü son 150 yılda üstlenen en genç kamu yöneticisi olma unvanını da aldı.

Çeşitlilik hassasiyeti

Hafızalarımızı tazelersek, çiçeği burnunda başbakan Ardern’in yılmazlığı, seçimin hemen ardından Christchurch’te camide 51 kişinin katlediliş trajedisiyle test edildi. Jacinda Ardern, o dönemde Müslüman toplumunu empatik ve şefkatli yaklaşımı ile kucaklarken, kurbanların ailelerine finansal yardım paketi sunmakla kalmayıp, ülkedeki silah mevzuatını kökten değiştirme ve kapsamlı yasaklar ile mevzuatı değiştirmeyi de başardı. Kovid-19 salgınının göbeğinde, onlarca yasaklama, kısıtlama, kapatma ve önleme rağmen Jacinda Ardern’in liderliğini yaptığı İşçi Partisi, gerçekleşen seçimlerde, 3 sene öncesine göre oylarını yüzde 10 artırarak yüzde 49’u aşmayı başarırken, tek başına hükümet kurma imkânını, Yeni Zelanda siyasi tarihinde 1996’dan beri ilk kez yakalamış. Çeşitlilik konusundaki hassasiyetini 53. Yeni Zelanda hükümetini kurarken de sürdüren Ardern, Dışişleri Bakanlığı görevini ilk kez ‘Yeni Zelanda’nın yerlisi Maori’ Nanaia Mahuta’ya verdi. 20 üyeli kabinede, 8 kadın bakanın yanı sıra 5 tane de Maori kökenli Yeni Zelanda yerlisi bakan da yer aldı. Jacinda Ardern, sadece etkili kadın liderliğini değil, “cinsiyetten arındırılmış” şefkatli liderliği de temsil ediyor. Gerek siyasi başarısı, gerekse de Kovid-19 karnesi ilham verecek kadar parlak. Tabii çeşitlilikten güç almayı, aldığı gücü paylaşmayı, paylaşarak gücünü daha da artırmayı bilenlere...