14.07.2023 - 03:51 | Son Güncellenme:
EBRU SUNGUR
EBRU SUNGUR- Toplumsal cinsiyet eşitsizliği, ataerkil düzenin bir sonucu olarak ortaya çıkıyor ve kadınlar kadar erkekler de bu düzenden etkileniyorlar. Ancak kadın hareketi dediğimizde akla erkeklerin de katılabileceği bir mücadele alanı gelmiyor. Oysa tam eşitlikte bir düzene kadınları dışarıda tutarak ulaşamayacağımız gibi, erkekleri dışarıda tutarak da ulaşamayız. Bu yüzden toplumsal cinsiyet eşitliği için hareket etmek isteyen erkeklere ait olabilecekleri, inisiyatif alabilecekleri bir alan vadediyoruz." Selen Okay Akçalı, Yönetim Kurulu Başkanı olduğu Yanındayız Derneği'nin amacını böyle özetliyor. Bu amaçla eğitimler veren, farkındalık yaratmayı hedefleyen çalışmalar yapan dernek, faaliyetlerini Anadolu'da da yaygınlaştırmayı planlıyor. Selen Okay Akçalı, sorularımızı yanıtladı.
Yanındayız Derneği'nden ve faaliyetlerinden bahseder misiniz?
Kadınların toplumdaki yeri evi, anneliği, eş olması üzerinden tanımlanıyor; ailenin reisi ise baba. Bu eşitsizliğin yok edilmesi için dünya üzerinde pek çok oluşum, kadının güçlendirilmesi faaliyeti yürütüyor. Yanındayız Derneği ise toplumsal cinsiyet eşitsizliği meselesinin çözümüne bambaşka bir yerden yaklaşıyor. Dünya genelinde çok yeni bir akımın temsilcisi. Son 20 yıldır erkeklerin de "toplumsal cinsiyet eşitliği nedir", "insan hakları temelli eşitlik nedir"i sorgulamaları, bu konuda aktif çalışmalar ortaya koymaları söz konusu. Erkekler de eşitlik için üstlerine düşen rolü yerine getirmeye hazırlar. Erkekler, konuya dahil olup hem kendi içlerindeki ataerkilliği sorguluyor hem de toplumda bu anlamda bir dönüşümü sağlama konusunda öncü rol üstleniyor. Yanındayız Derneği, erkeklerin aktif katılımıyla toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasını amaçlayan Türkiye'deki ilk, dünyadaki sayılı sivil toplum kuruluşlarından biri. Promundo, Menengage, Champions of Change Coalition dünyada Yanındayız ile aynı amaçla çalışan derneklerden. Yanındayız, profeminizm akımının Türkiye'deki öncüsü olmaya aday bir oluşum. Türkiye içinden önemli bir sosyo kültürel potansiyeli toplumsal cinsiyet eşitliği amacı ile bir araya getirmiş durumda. Dernek üyelerimiz toplumun her alanında -iş dünyası, siyaset, akademi, kamu, sanat, spor gibi- ülkenin önde gelen kurumlarında yer alan tanınmış, etkili temsilcilerinden oluşuyor. Kadınların yanında durmayı bilen bir erkeklik anlayışının inşa edildiği bir dernek olarak tanımlıyoruz Yanındayız'ı. Erkekleri bilinçlendirirken önceliğimiz "kadına ve çocuğa yönelik şiddeti sonlandırmak." Şiddetin her türlüsü insan yaşamına ve onuruna aykırı, eşit bir toplum ancak şiddetin sonlanmasıyla mümkün. Ataerkilliğin erkeklere yüklediği en önemli rollerden biri "güç". Bu nedenle erkeklerin şiddeti sonlandırmak için savunu yapmaları ve birbirlerini ikna etmeleri bir o kadar değerli. Bunun yanı sıra "toplumsal cinsiyet eşitliği farkındalığı" ve "kadınların iş hayatında varlığı ve karar alma süreçlerine katılımı", "eğitimde, sağlıkta, sporda cinsiyet ve fırsat eşitliği", "ev emeğinde ortaklık" başlıca çalışma alanlarımız.
Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin azaldığı sektörlerde, şirketlerde emsallerine göre ne gibi değişimler olduğunu ortaya koyan veriler nelerdir? Örneğin, büyüme oranı daha mı fazla olur, çalışan refahında nasıl bir değişim gözlenir?
Yeni dünyada performansa cinsiyet bazlı bakmak artık kabul edilemez bir yaklaşım, yani kadın bu konuda kötüdür, erkek şu konuda daha iyidir gibi genellemeler tamamen çağ dışı. Kurumların ve ülkelerin kendilerine koydukları tüm hedefler; sürdürülebilirlik, gelir, pazar payı, müşteri memnuniyeti, yatırımcı memnuniyeti gibi performans göstergelerini, toplumun bir bölümünü dışarıda bırakarak gerçekleştirmek imkânsız. Bu gerçeği ortaya koyan pek çok araştırma da var. Yönetim kurullarındaki cinsiyet çeşitliliğinin, daha yüksek çalışan ve müşteri memnuniyeti, daha iyi finansal performans ve daha iyi şirket imajına yol açan daha iyi yönetimle ilişkilendiği araştırmalarla ortaya konmuş durumda. Kurumda ve yönetimde çeşitliliğin performans ve kârlılığı artırdığı yadsınamaz.
Sizce bir şirkette cinsiyet eşitsizliğini azaltmanın yolları nelerdir? Örneğin eşit işe eşit ücret politikasını öncelemek mi? Mobbingi önleyen mekanizmaları hayata geçirmek mi?
İş hayatında kadınlar ve erkekler eşit fırsatlara sahipler diyebilmemiz için uzun bir yapılacaklar listesi var. İşe alımdan performans değerlendirme kriterlerine, liderlik stiline kadar iş hayatına dair tüm önyargıların önüne geçmek, yeterince temsil edilmeyen her gruba aynı duyarlılıkla yaklaşan kapsayıcı şirket politikaları üretmek, kadın liderler yetiştirmek için özel çaba sarf etmek, kadınları iş hayatında tutabilmek için esnek çözümler üretmek bunlardan bazıları. Yapılması gerekenleri biliyoruz ancak asıl mesele bu reçetenin uygulanmasında. Devletin ve kurumların politikaları önemli, bir o kadar da bireylerin bu kuralları uygulamasına, cesaretine, harekete geçmelerine ihtiyacımız var. Örneğin 150 ve üzeri kadın çalışanı olan kurumun kreş açma yükümlülüğü söz konusu ancak uygulamaya geçirilebiliyor mu? Aynı şekilde kurumlarda emzirme odaları var mı ya da var ise koşulları ne durumda? Üst yönetimde kadının varlığının önemini her platformda dile getiriyoruz ancak Türkiye'de kaç kurum tepe yönetimlerini kadınlara emanet ediyor ya da yönetim kurullarına bağımsız üye olarak alabiliyor? Artık "Bu bir kadın meselesi" deyip geçilmemesi gerekiyor. Özel sektörde şirket değerleri ve organizasyon kültürü toplumsal cinsiyet eşitliği çerçevesinde şekillenmeli, yönetim birimi kadın ve erkek eşitliğine duyarlı bir hale gelmeli, kapsayıcılık ilkesine dayanan stratejiler oluşturulmalı, kesinlikle cinsiyet kotası uygulanmalı, "kadınlara özgü" veya "erkeklere özgü" kabul edilen işlerde tam tersine erkeklerin veya kadınların çalışması teşvik edilmeli, kadınların annelik izinlerini kanunlara uygun bir şekilde kullanmaları, erkeklerin de babalık izinlerini kullanmaları teşvik edilmeli. Son dönemde farkındalık düzeyimizin arttığını düşünsem de uygulamaya geçirmede maalesef geride kaldığımız aşikar. Bir an önce yapmamız gereken ancak yapmadıklarımızla yüzleşmeli ve harekete geçmeliyiz. Karar mekanizmalarında ağırlıklı olarak erkekler yer aldığı için de harekete geçme sorumluluğu da ağırlıklı onlarda. Özetle önce yüzleşmeli sonra da zihinsel dönüşümü yaşamalılar ki karar vericiler olarak bu toplumsal dönüşüme katkı sağlayabilsinler.
Yanındayız Derneği, sizin başkanlığınızdaki ilk bir yılda hangi faaliyetlere imza atacak?
Toplumsal cinsiyet eşitliği ve profeminizm hareketinin yaygınlaştırılması ile derneği öncü konumuna getirmek istiyoruz. Kuruluşumuzdan bu yana İstanbul ağırlıklı gerçekleştirdiğimiz etkili faaliyetlerimizi Anadolu'ya taşımak istiyoruz. Ticaret ve sanayi odaları, üniversiteler, yerel yönetimler, STK'larla iş birlikleri kurgulayacağız. Konsolosluklar, Avrupa Birliği hibe programları desteğini yanımıza alarak Türkiye genelinde iş dünyasında üst düzey erkeklik çalışmalarını yaygınlaştıracağız. Üye ağımızı genişleteceğiz. Kurumsal yapımızı geliştireceğiz. Yanındayız'ı genç ve çocuklarla tanıştıracağız.
Kendi kariyer öykünüzde cinsiyet eşitsizliği ile mücadelenin öne çıktığı bir süreç var mı?
Şimdi geriye dönüp baktığımda hep cinsiyet ve fırsat eşitsizliği mücadelesi içindeymişim diyorum. Farkında olarak ya da olmayarak. Kadınlar ve dezavantajlı tüm gruplar günlük yaşantımız içinde bu mücadeleyi hep veriyoruz. Kendimizi bir işe uygun olduğumuz için daha çok kanıtlamak durumundayız, o işi aldığımızda daha başarılı olmak durumundayız. 12 senelik özel sektör deneyimimin ardından iş hayatında fırsat eşitliği, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadın liderliği konularını incelemeye başladım ve proje danışmanı olarak Yönetim Kurulunda Kadın platformu için çalıştım. 2017 senesi başında platformun dernek statüsüne geçişinde aktif rol aldım, derneğin kurucu yönetim kurulu üyelerinden biri olarak altı sene boyunca genel sekreterlik görevini üstlendim. Tepe yönetimde kadının varlığı konusunda somut adımlar atarken, bir yandan da şuna tanık olduk; yalnız değildik. İş hayatında özenle, çabayla, iyi bir eğitimle bir yerlere gelmeyi başarmış kadınlar, bir şekilde ortak bir 'geçmiş' keşfetmiştik. Hepimiz benzer yaklaşımlara tanık olmuş ve mücadele vermiştik. Kimimiz farkında kimimiz değildik. Buradan yola çıkarak mücadele verirken dayanışmanın önemini fırsat bulduğum her ortamda yinelemek istiyorum. Ne kadar çok paylaşırsak, yeri geldiğinde güçsüz hissettiğimiz durumlar da dahil içimizi açarsak o kadar sıkı kenetleneceğiz ve zorlukları aşacağız. Yanındayız'ın Yönetim Kurulu Başkanı olma sürecimde de bunu bire bir hissettim.
'Daha İyi Bir Gelecek' vizyonuyla sürdürülebilirlik liderleri arasında
Çok uluslu bir şirket olan BAT sürdürülebilirlik konusunun 'Daha İyi Bir Gelecek' inşa etme vizyonuyla gelişen grup stratejisinin ayrılmaz bir parçası ve ana odaklarından birisi olduğunu belirtiyor. "BAT Türkiye olarak bizler de doğal olarak bu vizyonu tavizsiz bir şekilde takip ediyoruz" diyen BAT Türkiye, Bulgaristan ve Kuzey Kıbrıs Genel Müdürü Alper Yüce, "Global anlamda en öncelikli hedefimiz; tüm üretim süreçlerimizde yüzde 100 yenilenebilir enerji kaynakları kullanarak 2030'a kadar sera gazı emisyonlarımızı yüzde 50 azaltmak ve 2050'ye kadar değer zincirimizde Karbon Sıfır olmak. Samsun üretim tesisindeki atıkların yüzde 90'ını geri dönüştürerek, çevreye olan etkimizi azalttık ve yeni yatırımlarımızla kullanım suyumuzu 2017'ye kıyasla yüzde 38 indirdik. Tüm bu çalışmalarımızla "Sürdürülebilir Su Yönetimi Serfikası - AWS Sertifikası" ve "I-REC Uluslararası Yenilenebilir Enerji Sertifikası" sahibi olduk. Ayrıca, Samsun fabrikada yer alan su soğutmalı sistem, su tasarrufu sağlamak amacı ile hava soğutmalı sistem ile değiştirildi" bilgilerini paylaştı.
Çiftçileri destekliyor
BAT'nin İstanbul Asya ve Avrupa'da yer alan bölge müdürlükleri, '0' atık belgesi sahibi... Bunun yanında BAT Türkiye, tüm distribütörlerini yenilenebilir enerjiye geçiş konusunda teşvik ediyor. Bu konuyla ilgili verileri de aktaran Yüce, "2022 yılında Gaziantep, Afyon, Balıkesir, Bandırma, Edremit, Mersin ve Zonguldak depolarımızda güneş enerjisi panelleri kurduk. Ticari dağıtım filomuza ilk elektrikli aracımızı dahil ettik. Hedefimiz Türkiye'deki tüm araç filomuzu elektrikli araçlara çevirmek" dedi. Sürdürülebilirlik kavramını, tüm paydaşlar nezdinde ve büyük bir ciddiyetle ele aldıklarını söyleyen Alper Yüce, "Dünya genelinde doğrudan ve dolaylı yaklaşık 81 bin çiftçiyle çalışıyoruz. Sürdürülebilir kaynak kullanımı ve yeni nesil tarım teknikleriyle çiftçilerin bilinçlendirilmesi konusunda önemli çalışmalara imza atıyoruz. 'Tarımda Sürdürülebilirlik' projemiz ile tarımsal uygulamaları geliştirmek ve doğal kaynak kullanımının azaltılmasını sağlamak amacıyla çiftçilerimizi destekliyoruz" ifadelerini kullandı. Alper Yüce, sözlerini şöyle sürdürdü: "Birleşmiş Milletler tarafından desteklenen 'Hedef: Sıfır Emisyon' küresel kampanyasını destekliyoruz. Geçtiğimiz günlerde karbon emisyonlarıyla mücadelede en fazla ilerleme kaydeden şirketlerin yer aldığı Financial Times Avrupa'nın İklim Liderleri listesine üst üste üçüncü kez dahil edilerek dünya liderleri arasında yer aldık. Londra Borsası'na kote, piyasa değeri en büyük 100 şirketin dahil olduğu Financial Times Stock Exchange Endeksi'nde, ESG notu en yüksek üç şirketten biriyiz. CDP (Karbon Saydamlık Projesi) değerlendirmesinde 'A' reytinge layık görüldük. Aynı zamanda Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi'nde de üst üste 21'inci kez yer almanın gururunu yaşıyoruz.”
'70 milyar TL vergi kaybı var'
Sektör, son paylaşılan rakamlara göre Türkiye'de, sahte ve kaçak ürün nedeniyle 70 milyar TL civarında bir vergi kaybı söz konusu olduğunu belirtiyor. BAT Türkiye, Bulgaristan ve Kuzey Kıbrıs Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Murat Güven "Sahte ve kaçak tütüne yönelenler genelde orta ve alt segment kullanıcılar. Sigaranın ÜFE'ye bağlı kalması durumu önümüzdeki dönemde TÜFE'yi yukarı çekerek enflasyona etki edeceğinden, fiyatların artmasından kaynaklı kaçak kullanımında artış devam edebilir. Bu nedenlerle vergi artışının ÜFE'den koparılarak pazar dinamiklerine bağlı bir modele oturtulması gerekiyor" dedi.
'3.9 milyar TL'lik ihracat potansiyeli'
Öte yandan BAT Samsun fabrikası, Avrupa'nın ihracat merkezlerinden. Küresel anlamda BAT'ın en ileri üretim üslerinden biri olan Samsun'da yeni kategoriye özel tütün üretim kapasitesinin yıllık 7 bin ton olduğunu söyleyen BAT Samsun Fabrikası Direktörü İlker Öğretir, "Biz bunu kıyılmış tütün halinde satabiliyoruz. Ama regülasyonlar gereği, nihai kullanıcı için paketleyip ihraç etmemiz yasak. Türkiye'nin yaklaşık 120 ila 150 milyon dolar (yaklaşık 3.9 milyar TL) gibi bir ihracat geliri potansiyeli var. Türkiye bu konuda ihracat üssü olabilir. İhracat anlamında, şirket olarak bu yeni yatırımı yapmaya ve 6 ila 12 ay arasında istihdam ve ihracata çevirmeye hazırız" dedi.