10.05.2023 - 03:16 | Son Güncellenme:
EBRU SUNGUR
EBRU SUNGUR- Sütaş Yönetim Kurulu Üyesi ve Sürdürülebilirlik Komitesi Başkanı Duygu Yılmaz, nasıl çalıştıklarını anlatırken önce, "Sütaş bir enerji şirketine mi dönüşmüş" diye düşünüyorsunuz... Sonra "Yem üreticisi... Yok yok gübre üreticisi olmuş" diyorsunuz. Bir konuya değinirken şirketin 'okul' yönü, diğer bir konuda tasarımcı ya da lojistik planlayıcı yönü öne çıkıyor. Aslında hiçbiri... Ya da hepsi! Döngüsel ekonomiyi benimseyen şirket, toprağı, çiftçileri, tüketicileri, hammaddesi olan sütü sağladığı inekleri doğal paydaşı olarak görüyor ve bunların hiçbirini geride bırakmadan süreçlerini yönetiyor. Duygu Yılmaz, sorularımızı yanıtladı.
Sütaş'ın sürdürülebilirlikte kat ettiği yol konusunda bilgi verir misiniz?
Biz 48 yıldır süt ve süt ürünleri üretiminde faaliyet gösteren, işi sadece sütçülük olan bir grubuz. Yıllar içinde sütçülükte ustalaşıp, uzmanlaşırken entegre bir tedarik zinciri yapısı oluşturduk. "Çiftlikten Sofralara" adını verdiğimiz bu entegre sistem bir yandan doğal lezzetlerimizin güvencesini oluştururken diğer yandan sürdürülebilirliği esas alan ve kullandığı doğal kaynakları geri dönüştürebilen bir iş ve üretim modeli haline geldi. Entegre tesislerimiz damızlık süt sığırı çiftlikleri, yem fabrikaları, süt ürünleri fabrikaları, biyogaz tesisleri ve gübre tesislerinden oluşuyor. Marmara Bölgesi'nde Karacabey'de, Orta Anadolu Bölgesi'nde Aksaray'da, Ege Bölgesi'nde Tire'de, Doğu-Güney Anadolu'da Bingöl'de olmak üzere, bu iş modeli ile faaliyet gösteren 4 entegre tesisimizle Türkiye'nin dört bir yanındayız. İneklerin beslendiği yemden sofralara ulaşan süt ve ürünlerine kadar tüm süreci entegre bir anlayışla yönetiyor, izliyor ve denetliyoruz. İş modelimiz aynı zamanda doğal kaynakların verimli kullanılmasını ve geri kazanımını da sağlıyor. Çiftliklerimizin gübreleri ve tesislerimizin tüm organik atıklarını, biyogaz tesislerimizde işleyerek yenilenebilir enerjiye dönüştürüyoruz; elektrik, buhar ve sıcak su elde ediyoruz. Biyogaz tesislerimizde ürettiğimiz elektrik enerjisi, fabrikalarımızın ve çiftliklerimizin elektrik ihtiyacının yüzde 80'ini karşılayacak seviyeye ulaştı. Enerji üretimi sonrasında biyogaz tesislerimizin çıktılarından organik ve organomineral gübre üretiyor ve bu gübrelerle ineklerimizin yemlerinin yetiştirildiği toprakları zenginleştiriyoruz. Çevresel sürdürülebilirlik alanında sağladığımız bu gelişmelerin yanı sıra, iş modelimiz ekonomik ve sosyal sürdürülebilirlik alanlarında da başarılı sonuçlar veriyor. Tarım kesiminde eğitim, bilgi aktarımı yoluyla işlerini daha iyi yapmalarını sağlayarak, verimlilik, kârlılık, düzenli gelir sağlıyor. Uygulamalı hayvancılık eğitim merkezlerimizde eğitimini tamamlayıp sertifika alan üretici sayısı 20 bini aştı. Entegre tesislerimizin bulunduğu bölgelerin GSMH'sına önemli katkılarda bulunabiliyoruz. 2012'den bu yana tesislerimizin bulundukları bölgelerde, yarattığı etkilerin bilimsel metotlarla bağımsız uzmanlar tarafından ölçülmesini sağlıyoruz. Örneğin Aksaray ilinin GSMH'sına katkımız yüzde 20'lere ulaşırken, 2021'de kamuoyuna açıkladığımız Bingöl Bölgesel Etki Analizi Raporu verilerine göre Sütaş etkisi ile Bingöl'de kişi başına düşen gelirin 2033 yılına kadar yüzde 40 artması öngörülüyor.
Uluslararası standartlara uygun olarak hazırladığınız sürdürülebilirlik raporlarınızın sonuncusundan bazı özet verileri paylaşabilir misiniz?
- Biyogaz tesislerimizde ürettiğimiz enerjinin, üretim tesislerimizin elektrik ihtiyacının yüzde 80'ini karşılayacak seviyeye ulaştığından söz etmiştim. 2025 yılına kadar elektrik tüketimimizin yüzde 100'ünü, çiftliklerimizin gübreleri ve organik atıklarımızdan elde etmeyi hedefliyoruz. - Yaptığımız çalışmalar sonucunda 2021'de sera gazı emisyonlarımız bir önceki yıla göre yüzde 11'lik düşüş gösterdi. - Yenilenebilir enerji üretirken salımını önlediğimiz sera gazı miktarı, üretim faaliyetlerimiz sonucu oluşan sera gazı miktarından yüzde 17 fazla oldu. - 2021 yılında tarım, hayvancılık ve süt üretim faaliyetlerimiz sonucunda oluşan organik atıklarımızın yüzde 98,9'unu geri kazanarak, enerji ve organik gübreye dönüştürdük. - Çiftliklerimizin ve fabrikalarımızın yüzbinlerce m2'yi bulan çatıları bize güneş enerjisi için önemli bir imkan sağlıyor. Biz de bundan faydalanarak 2025 yılı yani 50'nci yılımız için süt fabrikalarımızın ve çiftliklerimizin çatılarına 25MW kapasiteli GES kurma kararı aldık. Doğu-Güneydoğu Anadolu Sütçülük Projesi, Bingöl Entegre Tesisleri'nde 1 MW gücündeki hibrit GES yatırımımızı tamamladık. Halihazırda Tire fabrikamızda montaj çalışmalarımız devam ediyor, Aksaray ve Bingöl tesislerimizde proje ve yasal süreçler tamamlanarak bu yıl yatırıma başlamak üzere çalışıyoruz. Böylece ısı enerjisi ihtiyacımızın yüzde 50'si kadar yenilenebilir enerji üretmeyi planlıyoruz. - Biyogaz tesislerimizin çıktılarını, organik ve organomineral gübre olarak yem bitkileri üretiminde kullanıyor. Böylece toprağın daha sağlıklı yapıya kavuşmasına katkıda bulunuyoruz. Bu kapsamda tarlalara kazandırdığımız organik madde miktarı, yılda 42 bin tona ulaşmış durumda. 2025 yılına geldiğimizde tarlalara yılda 50 bin ton organik madde kazandırmayı hedefliyoruz. Böylece toprakların zenginleşmesinin yanı sıra toprağın karbon tutma kapasitesini artırmayı amaçlıyoruz. - Tesislerimizde kullandığımız suyun tamamını arıtarak doğaya geri veriyoruz. - Son 6 yılda gerçekleştirdiğimiz çalışmalarla ambalajlarımızda 1.950 ton daha az plastik kullandık. 2025 yılına kadar 1.000 ton daha plastik azaltımı hedefliyoruz. - Süt sektörü lojistik yoğun bir sektör. Lojistiğin daha verimli yapılmasını önemsiyoruz. Tesislerimizi Türkiye'nin dört önemli kavşak noktasında kurarak çok önemli lojistik avantajlar sağladık. Ayrıca, rota optimizasyonları ile son üç yılda, yılda ortalama 12.5 milyon km daha az mesafe kat ettik. Böylece, dünyanın çevresinin 310 katı kadar daha az yol katetmiş ve dolayısıyla yakıt tasarrufu sağlamış olduk.
Sütaş'ın üretimine döngüsel denilebilir mi? Halen endüstriyel süt üreticiliğinde yaygın olan endüstriyel yemleri kullanarak döngüsel süt üretimi yapmak mümkün mü?
Elbette, Sütaş'ın iş modeli döngüsel ekonominin çok iyi bir örneği. Döngüsel ekonomi, mevcut malzeme, ürün ve kaynakları yeniden kullanmayı, onarmayı, yenilemeyi ve geri dönüştürmeyi içeren bir üretim ve tüketim modeli. Üç temel ilke ile özetleyebiliriz: Atık oluşumunun ve kirliliğin ortadan kaldırılması, ürün ve malzemelerin yeniden yeniden kullanılması ve doğanın yenilenmesi. Bu sayede ürünlerin yaşam döngüsü uzar, israf, atıklar, kaynak kullanımı ve karbon emisyonu azalır. Bizim modelimiz, ineklerimizin yediği yemlerin yetiştirilmesi ile başlıyor. Doğal ve sağlıklı yemlerle beslenen ineklerimizin verdiği sütleri işleyerek ürünlerimizi üretiyoruz. İneklerimizin gübreleri ve fabrikalarımızın organik atıklarından biyogaz tesisimizde enerji elde ediyoruz. Tesislerimizin elektrik ihtiyacının yüzde 80'ini buradan karşıladığımızdan söz etmiştim. Biyogaz tesisimizin çıktılarından da organik ve organomineral gübre elde ediyor, bu gübrelerle ineklerimizin yemlerinin yetiştiği toprakları besliyoruz. Organik ve organomineral gübrelerimiz, toprağın organik yapısını güçlendiriyor, su ve karbon tutma kapasitesini artırıyor. Dolayısıyla topraktan aldığımızı toprağa geri kazandırıyoruz, kullandığımız suyu da arıtarak doğaya geri veriyoruz. Yani, bitkisel üretimden başlayarak gübre ve enerji üretimine kadar uzanan, doğal kaynakları verimli kullanmayı ve geri dönüştürmeyi esas alan döngüsel bir iş modelimiz var. Diğer taraftan daha az ambalaj malzemesi kullanmak için de sürekli Ar-Ge faaliyetleri ile geliştirmeler yapmanın yanı sıra, gıda mevzuatının izin verdiği ölçüde ürünlerimizin ikincil ambalajlarını, geri kazanılabilir ve yeniden işlenebilir malzemelerden seçiyoruz.
Bingöl yatırımıyla hem ekonomik hem sosyal katkı sağladı
Sözleşmeli üreticilerinizin, Sütaş'ın sürdürülebilir üretim kriterlerine uygun çalışıp çalışmadığını nasıl denetliyorsunuz?
Sözleşmeli üreticilerimizi her aşamada destekliyor, takip ediyoruz. İş birliğimiz kapsamında toprağın yapısını koruyarak daha da iyileştirmek için onarıcı tarım uygulamalarından faydalanıyoruz. Organik ve organomineral gübre kullanıyor, münavebeli ekim yapıyor, toprağın karbon tutma potansiyelini artıran uygulamaları esas alıyoruz. Toprağın hazırlanmasından uygun tohum seçimine ve hasat faaliyetlerine kadar birçok konuda onları destekleyerek verimliliklerinin artmasını sağlıyoruz. Kısıtlı su kaynaklarını verimli kullanmak da çok önemli. Bunun için sulamayı doğru zamanda yapmaya ve damlama sulama sistemleri kullanmaya özen gösteriyor, tarımsal faaliyetlerden kaynaklanan sera gazı emisyonlarını azaltmak için makine ve ekipmanların enerji etkin çalışmasına yönelik tedbirler alıyoruz. Burada Bingöl'deki tesislerimizden bir örnek vermek isterim. Bingöl Entegre Tesislerimizin ihtiyacı için Doğu Anadolu'da sözleşmeli model ile silajlık mısır üretimi yapıyoruz. Biz bölgede çalışmaya başladığımızda, bir araziden yılda sadece bir ürün ve dekar başına 3 ton verim alınabiliyordu. Damlama sulama sistemlerini teşvik ederek, bölgeye uygun silajlık mısır çeşitlerini kullanarak, bölgenin toprak yapısını zenginleştirecek organik ve organomineral gübre desteği sağladık. Bölge üreticisine sözleşmeli üretim kapsamında yem bitkileri yetiştiriciliği eğitimleri verdik. Bugün bölgede yüksek verimli silajlık mısır üretiminde dekar başına 5 ton verimliliğe ulaştık. Ayrıca iklimin uygun olduğu yerlerdeki üreticiler yılda 2 ürün elde edebilir duruma geldi. Verim artışı ve oluşturulan alım garantisiyle, bölge üreticisi toprağına sahip çıkmaya, daha önce icara verdiği toprağını artık kendi işlemeye başladı. Biz oradaki ekonomik gelişmelerin yanı sıra sosyal gelişmeleri de birebir görüyoruz. Süt üreticilerimizin de daha verimli üretim yapmaları hem önceliğimiz hem de sürdürülebilirlik hedefimiz. Bu çerçevede hayvanların beslenmesi ve sağlığı başta olmak üzere, tüm konularda onlara destek oluyor, yerinde denetimlerle gelişmelerini yakından takip ediyoruz. Bugüne kadar eğitim verdiğimiz süt üreticisi sayısı 20 bini aştı. Hedefimiz 2025 yılına kadar 25 bin süt üreticisine ulaşmış olmak.
Sütaş, yem ihtiyacının ne kadarını kendi ürettiği yem bitkilerinden karşılıyor?
İneklerin yaşamlarını sağlıklı olarak sürdürmeleri ve besin değeri yüksek, kaliteli süt verebilmeleri için ihtiyaç duydukları besin maddelerini kaba ve karma yem olarak adlandırılan farklı yem çeşitleri ile sağlamak gerekiyor. Sözleşmeli model ile çiftçilerimizle yem bitkisi yetiştirdiğimizden söz etmiştim. İneklerimizin kaba yem ihtiyacının tümünü bu yolla karşılıyoruz. İneklerin, kaba yemin yanı sıra protein, mineral ve vitamin değerleri yüksek karma yem ile de beslenmesi gerekiyor. Karma yem; mısır, arpa, buğday, küspeler, melas, kepek, vitamin ve mineraller karıştırılıp ısıl işleme tabi tutulması ile üretilir. Yemlerimizi, ineklerimizin farklı yaş ve dönemlerindeki ihtiyaçlarına karşılık gelecek şekilde farklılaştırıyor, sağlıklı büyümelerine, en iyi biçimde gelişmelerine, bağışıklık sistemlerinin güçlenmesine destek olacak çeşitlilikte olmasına özen gösteriyoruz. Ürettiğimiz tüm yemlerde hammadde kaynağına kadar izlenebilirlik sağlayabiliyoruz. Entegre tesislerimizde bulunan yem fabrikaları, aynı tesiste bulunan süt fabrikasında işlenecek süt miktarı için gerekli olan karma yemi üretecek kapasitede.