15.12.2022 - 02:39 | Son Güncellenme:
Servet Yıldırım- BM Global Compact Türkiye Çevre Çalışma Grubu Eş Başkanı
servet.yildirim@cci.com.tr- Onlarca guru, yüzlerce akademisyen ve hatta binlerce profesyonel planlar ve planlama üzerine çok şeyler söylemiştir ama bence bu konuda bugüne kadar yapılmış en çarpıcı değerlendirme Mike Tyson’a ait... Evander Holyfield ile 1997 yılında yapacağı kritik boks maçına hazırlanan Mike Tyson’a maça çıkmadan önce sorumuşlar, “Bir planınız var mı?” diye... “Herkesin bir planı vardır, ta ki ağzının ortasına yumruğu yiyene kadar” demiş efsane boksör. Nitekim aynısı Tyson’ın başına geldi. Ringe kendince sağlam bir plan ile çıkan Tyson, maçın başında yüzüne aldığı yumruklar ve rakibin kural dışı kafa darbeleri sonrası maçın üçüncü raundunda kontrolden çıktı ve rakibinin kulağını ısırarak kopardı. Tyson bu hareketi sonrası diskalifiye edilirken, maçın oynandığı Ohio eyaletinde boks yapması ömür boyu yasaklandı. Uzun bir süre ringlerden uzak kaldı. Çok para kaybetti. Bu plan meselesi Türkiye’de de devlet katında bile çok tartışılmıştır. 1960’lı yılların sonunda Meclis’teki bir tartışmada CHP, planlı kalkınmanın önemini vurgulayıp Türkiye’nin planlı bir gelişme modeline ihtiyacı olduğunu söylediğinde Adalet Partisi’nden gelen cevap, “Bize plan değil, pilav lazım” olmuştur. Bu sözü bir rivayete göre o dönemde partinin genel başkanı olan Süleyman Demirel, bir başka rivayete göre ise bir AP milletvekili söylemiştir. Ama kime mal edilirse edilsin, “planlama ve plan” konusunda tarihe geçen bir başka söz olmuştur.
Abesle iştigal...
Bana sorarsanız planlamanın gerekliliğini tartışmak “abesle iştigaldir” ve Süleyman Demirel’in dediği gibi “abesle iştigal beyni yorar.” Planlar, özellikle işletmelerin iş planları, onları orta ve uzun vadeli hedeflerine ulaştıracak en önemli ve stratejik enstrümanlardır. Hedeflere ulaştıracak süreçteki aksiyonları ve adımları içerir. Bir tür yol haritalarıdır. Hedefe ulaşmak için gidilecek yolu gösterir. Buradaki mesele plana gerek olup olmadığı değil, planların ne kadar esnek olması ve değişen koşullara uyum gösterecek şekilde yapılması gerektiğidir. İyi yapılmış planlar şirketlere sürat kazandırır. Değişen koşullara karşı erken pozisyon alabilme imkânı tanır. Eğer yolda engellerle karşılaşırsanız ya da yol kapalıysa planlar alternatif yolları ve adımları da içermelidir. Planlama bir gerekliliktir, aynı zamanda bir ustalıktır. Zekice yapılmış planlar şirketlerin ve ülkelerin krizlere karşı dayanıklılığını artırır; önlerini görmelerine yardımcı olur.
Statik değil dinamik
Planlar statik değildir; dinamiktirler. Sürekli olarak gözden geçirilmeli ve gerekli revizyonlar doğru zamanlarda yapılmalıdır. Değişen koşullar ya da beklenmedik gelişmeler karşısında planı tümden rafa kaldırmak yerine uyum kabiliyetini ön plana çıkarmak gerekir. Tyson kaşı açıldıktan sonra can havliyle ve hayvani bir dürtüyle rakibinin kulağını ısırmak yerine ringde kalmaya çalışsaydı ve oyun planında maçı en az hasarla bitirmeye yönelik bir revizyon yapsaydı belki yine mağlup olacaktı ama rezil olmayacaktı. Yıllar boyu boks yapmaktan men edilmeyecekti; o dönemde yapacağı maçların gelirlerinden mahrum kalmayacaktı. MÖ 500’lerde yaşamış ünlü Çinli komutan ve filozof Sun Tzu’nun ünlü sözüdür: “Muzaffer savaşçılar önce kazanır sonra savaşa girerler. Mağluplar ise önce savaşa girerler sonra kazanmaya çalışırlar.” Tarih bu sözü doğrulayan örneklerle doludur. Söz konusu olan ister bir ordunun savaş planı, isterse bir şirketin iş planı olsun; önce kâğıt üzerinde kazandıran bir planınız olmalı. Benjamin Franklin’in dediği gibi “Bir plan yapmadan yola çıkmak mağlubiyeti planlamak demektir.”