07.04.2022 - 13:41 | Son Güncellenme:
CEM KILIÇ
Kovid-19 salgını döneminde fiziksel mesafenin korunabilmesi ve virüsün yayılmasının önlenebilmesi için işyerlerinin kapanması, uzaktan çalışmanın daha önce eşi benzeri görülmemiş bir şekilde çalışma hayatının merkezine oturmasını sağladı. Salgın sonrasında, teknolojik fırsatlarının da etkisiyle çalışma hayatında daha uzun vadede uzaktan çalışma modellerinin etkin olacağını söylemek mümkün... Uzaktan çalışma bilgi ve iletişim teknolojileri aracılığıyla geleneksel anlamdaki işyeri dışında yapılan çalışma biçimleri şeklinde karşımıza çıkıyor. Uzaktan çalışma geleneksel istihdam modelleri ile tam olarak örtüşmediğinden işin yapılacağı yerin kararlaştırılması, çalışma saatleri ve programının belirlenmesi, hangi işlerin bu şekilde yapılacağı, hangi bilgi iletişim araçlarının kullanılacağı ve denetleyici mekanizmalar gibi hususlar işçinin korunması açısından son derece önemli.
Avrupa’nın %40’ı böyle...
Avrupa Yaşam ve Çalışma Koşullarını İyileştirme Vakfı’nın (Eurofound) verilerine göre, küresel salgın döneminde hükümetler tarafından verilen evde kalma talimatları sonucunda Avrupa’da neredeyse her 10 çalışandan dördü uzaktan çalışmaya başladı. Kovid-19 salgını döneminde çalışmanın ‘merkezi’nin işyerinden eve kaymasına ilişkin olarak yapılan araştırmalar, bize geleceğin işgücü piyasasının daha hibrit olacağını gösteriyor. Küresel düzeyde faaliyet gösteren yönetim danışmanlığı firması McKinsey & Company’ye bağlı McKinsey Global Enstitüsü tarafından hazırlanan Kovid-19 Sonrası İşimizin Geleceği başlıklı rapora göre, 10 kuruluştan 9’u uzaktan çalışma ve işyerinde çalışmanın karma bir modelini sunan hibrit çalışmaya geçti.
Müşteriler de memnun
McKinsey tarafından Çin, Fransa, Almanya, Hindistan, Japonya, İspanya, İngiltere ve ABD’den oluşan ve küresel işgücünün neredeyse yarısına ev sahipliği yapan ülke kapsamında gerçekleştirilen araştırmanın sonuçlarına göre, firmaların önemli bir bölümü uzaktan çalışmayı benimsedi, uzaktan çalışma sürecinde üretken olmaya devam etti, müşteri memnuniyeti arttı ve uzaktan çalışma sayesinde daha esnek davranılabildiği için çalışan memnuniyeti de yükseldi. McKinsey’in araştırmasına göre uzaktan çalışmanın kalıcı hale gelmesinin bir diğer sonucu, firma bünyesine girmeden dışarıdan bağımsız (freelance) çalışanların sayısının artırması olacak. Bununla birlikte, uzaktan çalışma, sadece ofis / işyeri ortamını etkilemekle kalmayacak, aynı zamanda çalışanların konut tercihinde de değişime neden olacak. Uzaktan çalışmanın ofis/ işyeri kullanımında getirdiği değişimin yanı sıra bir diğer önemli etkisi, çevrimiçi toplantıların yaygınlaşmasıyla iş seyahatleri de azalacak olması. McKinsey’in tahminlerine göre, sanal toplantılar iş seyahatlerinin yüzde 20’sinin yerini alabilir. Bu durum, aynı zamanda, restoranlar, oteller, havayolları veya diğer ulaşım yolları için zincirleme etkiler ortaya koyabilecektir.
Bağlantıyı kesme hakkı önemli
Türkiye’nin de aralarında olduğu birçok ülkeden çok sayıda işletme salgın sonrasında da uzaktan çalışma modelini sürdüreceğini açıkladı. İşte bu noktada, gelecekteki çalışma modeli açısından işçi ve işveren taraflarının uzaktan çalışma deneyimlerini şimdiden düzenli olarak değerlendirmeleri gerekiyor. Bu bakımdan, değerlendirmeye esas olacak hususlar yapılan işin doğası, ofis alanının kullanılabilirliği, tercih edilen çalışma biçimleri, evden ya da tele çalışma seçeneğinin mevcudiyeti, bağlantıyı kesme hakkı ve iş-yaşam dengesi... “Bağlantıyı kesme hakkı”, ilerleyen dönemde iş hukuku alanında çokça gündeme gelecek. Bu konu hukuki açıdan tanımlanmalı ve işçinin derhal fesih hakkı da dikkate alınarak hakkın ihlaline bağlı denetim ve yaptırım düzenlenmeli. Bu konu, kişilik haklarının korunması ve işverenin işçi koruma, gözetme borcu kapsamında değerlendirilmeli. Bu bakımdan, uzaktan çalışmayı düzenleyen bireysel iş sözleşmesinde konu mutlaka bir hüküm olarak düzenlenmeli.