11.03.2024 - 05:42 | Son Güncellenme:
Şükrü Andaç
ŞÜKRÜ ANDAÇ/ Milliyet Gazetesi Ekonomi Müdürü/ sukru.andac@milliyet.com.tr-  Geçenlerde ofisinde buluştuğumuz Cem Boyner'in toplantı salonundaki uzun masasında Boyner Yayınları tarafından son dönemde basılan "iş" temalı kitaplar vardı. Çoğu ile tanışmış olmama karşın, pembe rengiyle beni kendine çeken Sam Horn imzalı "Tongue Fu" adlı kitap; üst başlığıyla da hayli dikkat çekiciydi: "Sözlü Dövüş Sanatı" Eserde, sadece iş dünyasında değil günlük hayatta da kullanabileceğimiz ve bizi hep bir adım öteye taşıyacak birbirinden ilgi çekici not ve noktalar var. Birini biz anlatalım, diğerleri kitapta saklı kalsın ve sizlerin beğenisine sunalım...
"Olumlu bir bakış açınız olsun."
İşler istediğiniz gibi gitmediğinde kendinize ne dersiniz? İşler yanlış gittiğinde evrensel otomatik tepki "Niçin ben?" sorusu olur. "Ben bunu hak etmedim" ya da "Bu adil değil" gibi kızgın yakarmalarla kaderinizi suçlamaya devam edersiniz, kendinizi kurban gibi hissetmeyi sürdürürsünüz. Dünyayı, masum insanların kötü şeylerle kuşatılmış olduğu acımasız bir ortam olarak algılarsınız. Elinize kötü kartlar gelmiş ise, kendinize "iyi nerede" diye sorarak, çok daha olumlu bir oyun çıkarabilirsiniz. Hayattaki en önemli iç görülerden biri, kötüden iyi şeyler çıkarabilmek ve buna şimdi birilerinin yaptığı gibi bütün kalbiniz ve ruhunuzla inanmanızdır. Elbette bu, kötü şeylerin iyi olduğunu, söylemek anlamına gelmez. Size, hiçbir şekilde olumlu sayılamayacak cesaret kırıcı koşullar sunulmuş olabilir, ama bunlar üzerinden olumlu sonuçlara da ulaşmanız mümkündür. İyi o an göze görünmeyebilir, ama ararsanız kendini gösterecektir. Kendinizi iyi hissetmediğinizde nasıl anında perspektif kazanabileceğinizi biliyor musunuz? Şunu anlamalısınız; eğer içiniz sıkılıyorsa, zihinsel merceklerinizi tamamen kendi dert ve sıkıntılarınıza odaklandırmışsınız demektir. Zor bir insan ya da rahatsız edici bir duruma takılıp kalmışsınızdır. Daha geniş açıdan bir merceğe geçip dünyanızdaki yanlışlara değil de doğru giden şeylere odaklanırsanız, tutumunuzu anında değiştirebilirsiniz. Sıkıntılarınıza takıp kalmak yerine, çevrenizdeki ferahlıkların farkına varırsınız. "Söylemesi kolay, ama uygulaması hiç de öyle değil" diye mi düşünüyorsunuz? Haklısınız. Ama inanın zihinsel geniş açınızı değiştirebilirsiniz.
İşte size bir öneri:
Eğer bir ofiste çalışıyorsanız, yeni bir takvim daha alın ve herkesin erişebileceği bir yere asın. Çalışma arkadaşlarınızdan, günlük girişleri yapmak üzere aralarında iş bölümü yapmalarını rica ediniz. Çalıştığınız şirketin kazandığı bir işi, şefiniz için düzenlediği sürpriz bir doğum günü partisini, bir müşterinizin size teşekkür etmek için aramasını, üstün hizmet için aldığınız bir ödülü kaydedin. Tersliklerle karşılaştığınızda, zor müşterilerle muhatap olduğunuzda, bilgisayar sisteminiz kilitlendiğinde, takviminize bakıp sinir törpüleri yerine zaferlerinizi hatırlayın. Takvim sayesinde çalışma ekibiniz karşılaştığı belalardan çok, elde ettiği kazanımlar üzerine yoğunlaşabilir. Böylece, iş hayatının günlük bir parçası olan krizleri dengelemesi mümkün olur. Ekip toplantılarında ayda bir takvime bakıp, elemanlarınıza kaydettikleri ilerlemeyi, yarattıkları farkı hatırlatın, çabalarının bir anlam taşıdığını görmelerini sağlayın...
Türkçede güzel bir söz vardır: Â
"Bardağın hep dolu tarafına bakın" derler. İçiniz sıkılıyor ve işlerin berbat gittiğini düşünüyorsanız, olumsuzluklara değil biraz da hayatınızdaki olumlu taraflara odaklanın. Kötünün geçeceğini düşünün. Ve işe o anın bir adım ötesindeki olumlu yönleri çıkararak başlayın.