Milliyet ExecutiveAr-Ge mi? O da ne?

Ar-Ge mi? O da ne?

01.12.2024 - 04:45 | Son Güncellenme:

Sanayi kuruluşlarımız satışlarının giderek daha küçük bölümünü Ar-Ge harcamalarına ayırıyor. Ancak sanayi 4.0'ın ve küresel rekabetin yolu Ar-Ge ve inovasyondan geçiyor...

Ar-Ge mi O da ne

SERVET YILDIRIM- İSO 500 Türkiye'nin medarı iftihar listesidir. Ülkenin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu'nun, yani sanayiinin devler liginin durumunu gösterir. Son açıklanan 2023 yılı verilerine göre 500 büyüğün sadece 265'i araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) yapmış. Toplam 235 büyüğün ise Ar-Ge ile işi olmamış.

Haberin Devamı

İSO'nun bir de ikinci 500 listesi var. Bu listede Türk sanayiinin devler ligi kadar olmasa da kritik şirketlerine ev sahipliği yapıyor. Bu listede 2023 yılında Ar-Ge yapan şirket sayısı ise 227. Yani bu ligdeki 500 firmanın 273 tanesi Ar-Ge yapmamış.

Bu liste çok iç açıcı değil. Sanayi kuruluşlarımız satışlarının giderek daha küçük bir bölümünü Ar-Ge harcamalarına ayırıyorlar. Üstelik bu şirketlerin önemli bir çoğunluğu Sanayi 4.0'a geçme iddiası ve uluslararası pazarlara açılma hevesi taşıyorlar. İSO'nun 500 araştırması her yayınladığında hep aynı soruyu soruyoruz: Türkiye Sanayi 4.0'a bu firmalarla mı geçecek? 500 milyar dolarlık ihracat hedefine bu üretim yapısıyla mı ulaşacak? Türkiye yeni ekonomik düzende bu yapıyla mı rekabet edecek? Edemezler çünkü Sanayi 4.0'ın ve küresel rekabetin yolu Ar-Ge ve inovasyondan geçiyor.

Haberin Devamı

Ortak akılla hareket

Geçen ay Sapanca'da EKONOMİ Gazetesi ev sahipliğinde PwC Türkiye'nin içerik iş birliği ile gerçekleştirilen Dönüşen Liderler Zirvesi'nde Sabancı Holding CEO'su Cenk Alper'i dinledim. "75 yıl boyunca gelişen teknolojinin müşterisiyiz ama farkında değiliz. Bu teknolojilerin şekillendirileni olabiliriz... Bizler geleceği şekillendirmeliyiz. Bu, ortak akıl ile hareket etmezsek olmaz. Bizim seçilmiş konularda geleceği şekillendirecek teknolojilerin oyun kurucusu olmamız lazım. Aksi halde o teknolojilerin müşterisi olacağız" diyordu.

Alper aslında çok kritik bir noktaya dikkat çekiyordu ve Çin örneğini veriyordu: "Bugün Çin'de üretilmeyen bir malzeme ile güneş paneli yapılamıyor. Bu değer zincirinin ağası Çin. Her bir kurulan panelde onlar çok daha büyük para kazanıyor. Biz bugünü yönetmek için birtakım teknolojilerin müşterisi oluyor, bugünü kurtarıyoruz. Ama onlar 30-50 yılık planlar yaparak geleceği şekillendiriyor."

İSO araştırmasına göre, Ar-Ge harcamalarının üretimden satışlara oranı geçen yıl yüzde 0.48 gibi düşük bir seviyedeydi. Bizim bu düşük bulduğumuz oran aslında son 3 yılın en yüksek düzeyidir ama gelecek için umut verici değildir.

Haberin Devamı

Yapısal değişim için

Oysa her raporda vurgulandığı gibi teknolojiye dayalı nitelikli ve katma değer üretebilen bir sanayi için firmalarımızın Ar-Ge'yi daha çok odaklarına almaları gerekiyor.

Bizi kaygılandıran diğer bir oran ise ülkedeki toplam Ar-Ge harcamalarının gayrisafi yurt içi hâsıla içindeki yüzde 1.32 olan payıdır. Oysa bu oran üyesi olduğumuz OECD'de ortalama yüzde 2.7'dir. Örnek aldığımız ya da rekabet halinde olduğumuz ekonomilerde bu oran bizden daha yüksek seviyelerde seyrediyor.

Türkiye'de yaratılan katma değer içerisinde hâlâ en yüksek pay orta-düşük teknoloji yoğunluklu sektörlerde. Onu düşük teknolojili sanayiler grubu izliyor. Yüksek teknolojili yoğunluklu grubun payı ise yüzde 6 civarında. İSO Başkanı Erdal Bahçıvan'ın 2022 yılı İSO 500 araştırması sunuş konuşmasında söylediği gibi bu rakamlar "yapısal bir değişime işaret etmekten uzak bir görünüm sergiliyor."

Kısacası; biz, Ar-Ge konusunda sürekli patinaj yapan şirketlerimizle gittikçe keskinleşen bu küresel rekabette zorlanırız. Türk sanayii 10-15 yıl içinde şu anda zaten zorlandığı Asyalı rakipleri karşısında iyice rekabet edemez hale gelebilir. Burada şirketlere düşen Ar-Ge'yi iş yapış biçimlerinin bir parçası haline getirmek, devlete düşen ise Ar-Ge yapmak isteyen şirketlerin ve kuruluşların önünü açmak, onlara destek olmaktır.