04.08.2022 - 18:37 | Son Güncellenme:
Pandemide hemen herkes bir şeylerin kıymetini daha iyi anladı. Bu kimisi için sağlık - sıhhat, kimisi için insan ilişkilerinin sıcaklığı, kimisi içinse dünyanın kırılganlığı oldu. Moda tasarımcısı Arzu Kaprol de “daha çok paylaşım ekonomisini barındıran bir sistem”in özlemini duyuyor. Kaprol, “Artık sürdürülebilir ölçekte ve akıllı teknolojiler odaklarıyla hareket ediyorum. Sadece bu prensipte olacağız” diyor. Kaprol ile hem modayı, hem de hayatı konuştuk...
Giyilebilir teknoloji, NFT’ler derken sanat ve teknoloji çok farklı yerlerde buluşuyor. Siz de alanınızda buna öncülük edenlerdensiniz, işbirliğiniz nasıl gelişti?
Mercan Dede ile eskiye dayanan bir arkadaşlığımız, dostluğumuz var. Birlikte üretmekten de keyif alıyoruz. Ama pandemi döneminde Mercan Dede Kanada’da yaşadığı için ve birbirimizi çok özlediğimizi de bu kadar bilirken, online sohbetlere başladık. Ben, Zeynep Hamidi, Mercan Dede haftanın belli bir gün ve saatinde buluşmaya özen gösterip, o gün için hatta bir tema yaratıp ona göre giyinip buluşmaya başladık. Evlerde ve uzak olmanın duygusal yükünü hafifletmeye dair böyle bir hazırlık ve özen içerisinde sohbetler gerçekleştirdik. Dolayısıyla o buluşmalardan birinde, ortak bir sohbet üzerine bu fikir çıktı, gelişti, sonra numuneleri yaptık, onları denedik.
Beğenildi, sevildi… Devamı gelir mi?
Kendisiyle devam edeceğimiz kış için başka bir tasarımımız olacak. Sürpriz olacak.
Mevcut üretim sınırlı sayıda yapılacak, öyle değil mi?
Çok ufak bir deneme olarak yaptık ama buraya gelip sertifikasıyla birlikte satın alan yabancılar da oldu. Bir Amerikalı müşteri, bir de İngiliz aldılar. Her birinin sertifikası var. Eşarpların her birinden 99 adet var, kaftanlar da sadece birer tane.
Çok da kıymetli, gerçek anlamda sanat eseri...
Tabii… Sertifikasını veriyoruz. Kıymeti var. Daha minik boy olan eşarp boyunu evime tablo yapmak da istiyorum.
TÜKETİCİ KAVRAMI DEĞİŞMELİ
Farklı da bir dönem yaşıyoruz aslında pandemiyle… Bu süreç tüketici alışkanlıklarını nasıl etkiliyor?
Şuna dikkat çekmek istiyorum. Biz kitlesel olarak dünyanın bu döneminde MODA DÜNYASI Akıllı kıyafetler için geri sayımda Moda tasarımcısı Arzu Kaprol’ün ana gündeminde sürdürülebilir üretim ve akıllı teknolojiler var. Kaprol, “Doğaya, insana, canlıya fayda sağlayan bir sistem” içinde kalmak istediğini vurguluyor Arzu Kaprol DUYGU ERDOĞAN 3333 MODA DÜNYASI Akıllı kıyafetler için geri sayımda müşterilerimize tüketici diyoruz. Onlar da bu kelimeyi hakkıyla yerine getiriyorlar. Aslında önce bir şey değiştirmek istiyorsak, bu kelimeyi ve bakış açısını değiştirerek başlamamız gerekiyor. Müşterilerimizle başka bir kavram üzerinden iletişim kurduğumuz; bu bir paylaşımcı olabilir deneyimleyen olabilir kullanıcı olabilir, her ne ise. Ama içinde tüketme barındırmayan, daha çok paylaşım ekonomisini barındıran bir sistemde bu ilişkiyi yeniden tanımlamak gerektiğine inanıyorum. Değişim bizim dışımızda bir şeymiş, başka bir yerdeymiş gibi davranıyoruz ama her an bunu diretiyoruz. Bu davranış ve eğilimler bizlerin öncülük ettiği yaklaşımlar, bir yerinden minicik bir noktadan tutarak değiştirmeye başlayabiliriz.
Koleksiyonlarınıza artık bu bakış açısı yön veriyor...
Bizim koleksiyon hazırlamadaki mantığımız, son altı yıldır, sadece Türk kumaşları kullanmak. Bütün hammaddeyi buradan kullanıyoruz. Tamamen özkaynaklar ile üretiyoruz. Koleksiyonun büyük kısmı Anadolu’nun yerel özelliklerini taşıyan geleneksel yöntemler ile üretiliyor. Gaziantep’ten, Trabzon’dan, Tokat’tan bunları yaptırdığımız minicik atölyeler küçücük kadın girişimleri ev kadınları var. Tabii ki işin endüstriyel bir tarafı da var ama hepsinin özünde Türk hammaddesi var. Bir tasarımcı marka olarak bütünün içinde küçük bir alanı da kapsasak, farkındalık yaratmak açısından ben bunu çok önemsiyorum.
Paylaşım ekonomisine dikkat çekiyorsunuz, ikinci el kullanım alanı da gelişiyor… Sürdürülebilir olacak mı?
Bu bakışın doğru ve mantıklı olduğuna inanıyorum. Sadece ekonomik değeri dışında hayatlarımızda kıyafetlere ayrılan yer ve taşıma yoğunluğu biraz fazla değil mi? Belki yılda bir gün giyeceğimiz kıyafeti belki birkaç yılda bir giyeceğiniz kıyafeti yaşamınızda tutmanızın bir faydası da olmadığına inanıyorum.
ARTIK ‘ESKİ SEZON’ DEME LÜKSÜ BİTİYOR
Eski sezonun ürünü bakışı geride mi kalıyor?
Hem gereklilik, hem de kaynaklarımızı düşünmeliyiz. 5 kere kullanılacak ve sonra kendini imha edecek bir hızlı tüketim markasının ürününü giymek yerine değerli bir malzemeden, doğada tekrar geri dönüşebilecek veya bir iki nesil daha görebilecek kıyafetler giyilebilmesini çok önemsiyorum. Bu prensipte üretmeyi doğru buluyorum ve her fırsatta da bunu anlatmak istiyorum. Ama koleksiyon yapısında da şöyle bir bağlantı yapabiliriz. Daha önce, bir sezon yaptığınız ve bir sonraki sezon bambaşka bir şey yaptığınızda, ‘o eski sezon’ deme lüksünüz vardı; şimdi bu bakış açısı değişti ve devam eden koleksiyonlar var. Biz de koleksiyonlarımızı öyle yapıyoruz. Aldığınız bir parçayı bir diğer sezon başka bir ürünle tamamlayabilirsiniz. Bunun mutluluğunu yaşıyoruz. Devam eden koleksiyonlar...
Giyilebilir teknoloji dünya için bir heves mi yoksa sürdürülebilir mi?
Buna sadece yaratıcılık ya da sanat için sanat gibi değil, yaşama fayda sağladığı prensipte bunlar kendine yer bulmaya devam edeceği için inanıyorum. Pandemi sonrası artan hassasiyetlerimiz örneğin uzaktan yaşamsal verileri takip edebilme ihtiyacını ortaya koyuyorsa bu giyilebilir teknolojilerle olacak ve olmaya başladı. Vücudun farklı alanlarından bilgi toplayabilen akıllı kıyafetler bizim yaşamsal verilerimizi analiz edip, belki bize diyecek ki ‘bu ay daha stresli bir dönem geçirdin acaba tatil yapmak ister misin’. Bunu anlamlandırıp bir filtre sistemi üzerinden başka bir bakış açısıyla söyleyecek. Uzakta olduğumuz bir büyüğümüzün sağlık bilgileri yanında biz olmadığımızda takip edilebilecek. Birçok kapsamı var ve giyilebilir teknolojiler bunu yapabilecek nitelik sunuyor. Umuyorum ki ülkemiz bu alanda öne çıkabilecek bir yol izleyebilir. Artık sürdürülebilir ölçekte ve akıllı teknolojiler odaklarıyla hareket ediyorum. Sadece bu prensipte olacağız. Doğaya insana canlıya fayda sağlayan bir sistemde kalmak istiyoruz.
YEREL DAHA KIYMETLİ OLACAK
Yerelin ne kadar kıymetli olduğunu da gördük pandemide…
Yerelin daha da kıymetleneceğine inanıyorum. Tüm dünyada da öyle. Ben çocuklarımla Türkiye’nin pek çok köşesini gezdim. Daha önce gitme imkanım olmayan yerlere gittim. Hiç bilmediğim yeni kumaşlar buldum, bunları üreten insanlar buldum. Yeni işbirlikleri yapılabildi. Pandeminin de bir armağanı olmuş oldu. Burada zaman derinleşti ve kıymetlendi benim için. Ülkemizin doğal ve kültürel kaynaklarının ne kadar değerli olduğunu çok daha yakından gördüm. Bütün bu kaynakları çok daha verimli ve doğru kullanabilmeye umarım yaratıcı gücüm izin verir.
İş hayatınızdaki mesainiz dışında uğraşlarınız neler?
Ailem, çocuklarım ve yoga. Uzun zamandır yapıyorum ama yeni olarak eğitmen tarafına da geçtim.