14.02.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:
Gizem Çetimen
Yazarların aşk temasının en güzel işlediğini düşündükleri eserler şöyle:
Pınar Kür: En sevdiğim aşk romanı Lev Tolstoy’un “Anna Karenina”sı. Bence hakikaten yazılmış, yazılacak en güzel aşk romanıdır. Bu soruyu hangi yazara sorarsanız size aynı cevabı vereceğini tahmin ediyorum.
Mario Levi: Gustave Flaubert’in “Madam Bovary”si en sevdiğim aşk romanı. Bu kitabı sevme nedenim sadece bir aşkın derinliğini anlattığı için değil. Aynı zamanda bir dönemin ruhunu, bir kadının varoluş mücadelesini dile getirdiği için.
Gaye Boralıoğlu: Çağdaş edebiyatta okuduğum en güzel aşk öykülerinden biri Carl-Johan Vallgren’e ait. “Bir Garip Aşk Öyküsü”. Vallgren, bu romanda Königsberg’deki bir genelevde doğan bir hilkat garibesi olan Herkül ile aynı gün yine genelevde dünyaya gelen güzeller güzeli Henriette Vogelin aşk hikâyesini anlatır. Sanırım bu kitabı aşkın bütün yüzlerini, imkânsızlığını, ızdırabını, muhteşem büyüsünü bir arada anlatabildiği için seviyorum.
Müge İplikçi: “Anna Karenina”... Tolstoy’un bu çarpıcı eseri beni her yaşımda ayrı etkilemiştir. Yazarın aşkın büyüklüğünü ve aynı zamanda imkânsızlığını bir kadının gözünden bu derece gerçekçi aktarmasını çok kıymetli bulurum.
Sevin Okyay: “Günden Kalanlar” (Remains of the Day) ile “Rebecca” arasında bir türlü karara varamadım. Üstelik “Gurur ve Önyargı”yı (Pride & Prejudice) da severim. Ama gizli tutuldukça yoğunlaşan aşkın iki tarafa da verdiği ızdırabı çok iyi bir oyunculukla (Anthony Hopkins, Emma Watson) anlattığı için gene de “Günden Kalanlar”ın sinema uyarlaması sanırım.