29.01.2015 - 10:46 | Son Güncellenme:
4 Şubat Çarşamba 20:30 – Prömiyer – Şaft Tiyatro / “Siz Tek Ben Hepiniz”
Şaft, yeni sezonda seyirciyle “Siz Tek Ben Hepiniz” oyununda buluşuyor. Prömiyerini Tatavla SAHNE’de yapacak olan kara komedi türündeki oyun, ritmin her an yükseldiği bir köşe kapmaca içinde, akıl hastanesindeki bir hastanın kendisiyle mücadelesini anlatıyor. Giray Altınok’un yazıp yönettiği oyunda; tanınmış oyuncular Başak Parlak, Kemal Uçar, Lemi Filozof, Cansu Diktaş ve Barış Özdemir’e deneyimli oyuncu Eraslan Sağlam eşlik ediyor. Barış Özdemir’in yönetmen yardımcılığını üstlendiği oyunun dekor tasarımı Cihan Aşar’a, ışık tasarımı Koray Erhan Doğrul’a, görsel tasarımı Melda Deniz Safioğlu’na, afiş fotoğrafı ve müzikleri ise Oğuz Çelik’e ait.
Hiçbir şeyden ve hiç kimsenin söylediklerinden emin olamayacağınız bir şüphelenme partisine davetlisiniz. “Başkasının kalabalığında yaşıyorsanız devam edin ama kendi kalabalığınızı yaratmışsanız küçük bir sıkıntınız olabilir.”
5 Şubat Perşembe 20:30 –Esmeray / “Kestirmeden Hikayeler”
“Kestirmeden Hikayeler”; köşe yazarı, oyuncu, feminist, lgbt aktivisti Esmeray’ın son projesi. Sahne hayatı “Cadının Bohçası” ile başlayan Esmeray, kendisinin yazdığı “Kestirmeden Hikayeler”de yine kendisi rol alıyor.
6 Şubat Cuma 20:30 – Prömiyer – Seyirhane / “Ayıp Olur Mu?”
Prömiyerini Tatavla SAHNE’de yapacak bir diğer oyun olan “Ayıp Olur Mu?”, Seyirhane tarafından sahneye konuyor. Ceren Mertadam’ın yazdığı, Ali Savaşçı’nın yönettiği oyunda; Merve Engin, Sezai Mertadam, Ertürk Erkek ve Hafize Balkan rol alıyor. Dekor ve kostümlerini Seyirhane’nin hazırladığı, Bülent Çolak’ın dış ses olarak seyirciyle buluştuğu tek perdelik “Ayıp Olur Mu?” oyunun; ışıkları Ulaş Yatkın’a, efektleri Gürkan Demir’e, fotoğrafları Aylin Özmete Ak’a, afiş tasarımı ise Mimedia’ya ait.
Özgürlüğün anlamı ne? Gerçekten böyle bir kavram var mı? Yoksa sadece zihnimizin bir yerlere tutunma ihtiyacı mı? Varsa nerede? Bir mekanda mı yoksa bir zaman diliminde mi? Bir düşüncede veya bir idealde mi? İnsan ne kadar özgür olabilir? İnsan özgür olunca ne olur? Toplum, bireyin özgürlük ihtiyacını ne kadar karşılayabilir? Tüm bu sorulara öyle akıllıca cevaplar, kesin bilgiler, değişmez hükümler bulmayan bu oyun; bilinen ve bilinmeyen, anlaşılan ve anlaşılmayan durumlara hunharca gülmek için yapıldı. “İçinde ve dışında yaşadığın özgürlük bakışın seni kafesine sıkıştırabilir mi? Yoksa çoktan sıkıştırdı mı? Aman sıkıştırsa ne olur, sıkıştırmasa ne olur? Doğru! Neyse ben acıktım, acıkmak en önemli şeydir çünkü. Doğru! İyi özgürlükler…”
7 Şubat Cumartesi 20:30 –Prömiyer – Büyülü Sahne / “Kadın Oyunları”
Büyülü Sahne tarafından sahnelenen, Dario Fo ve Franca Rame’nin kaleme aldığı, Füsun Demirel’in Türkçeleştirdiği “Kadın Oyunları”; prömiyerini Tatavla SAHNE’de yapacak. Yönetmenliğini Handan Bayındır Tuna’nın üstlendiği, Sedanur Özgün ve Burcu Topçu’nun rol aldığı 2 perdelik oyunun ışık tasarımı Koray Erhan Doğrul’a, müzikleri ise Ezgi Yoluk’a ait.
Dario Fo’nun kadın oyunları, kadının erkek dünyasına başkaldırışını ve kadının toplumdaki yerini dokunaklı bir şekilde anlatır. Erkeğin gözünden kadına bakışı, çoğu zaman erkeklerin dünyasında kadının konumunu ve erkek dünyasının çoğu zaman dilsel ama zaman zaman da eyleme geçen şiddetini; dobralığı ve farklı duruşları ile gözlemleyen ve tepkisini gösteren kadın karakterlerin bakış açısıyla tartışır. Büyülü Sahne’nin “Kadın Oyunları” da; seyirci ve oyuncuları, kesitlerin içinde baş başa bırakmayı ve paylaşmalarını sağlamayı amacıyla sahneye taşınıyor.
8 Şubat Pazar 18:00 – Bi'takım Oyuncular/“İvan İvanoviç ile İvan Nikiforoviç”
Bi’takım Oyuncular’ın oyunlaştırarak seyirciyle buluşturduğu, Gogol’ün daha önce sahnelenmemiş olan uzun öyküsü “İvan İvanoviç ile İvan Nikiforoviç”te; Gökhan Ezer, Sadettin Okumuş, Hasan Sarıkaya, Mehmet Aslan, Miray Üstüngör, İbrahim Sıvar, Leyla Şenel, Yasemin Özgüner, Elif Ersoy ve Cansu Çetin rol alıyor. Salim Keskingöz’ün oyunlaştırdığı, Yusuf Sarıkaya’nın yönettiği oyun; iki eşsiz dostun birbirlerine bir hiç yüzünden düşman olmasını işliyor. Gogol, bu temel hikaye üzerinden, o dönem Rusya’sının küçük insanını, onların hırslarını, hukuk işleyişini, yöneticilerini yarattığı tiplerle sunuyor. Gogol’ün kendisinin “gözyaşlarıyla gülmek” dediği bir güldürü türü olan “İvan İvanoviç ile İvan Nikiforoviç”; izleyiciyi sona kadar eğlendirici bir biçimde getirse de, sonunda hüzün başlıyor ve oyun “Beyler, bu dünya ne kadar üzüntülüdür” sözüyle son buluyor. Gogol’ün metninin ana eksenini bozmadan sahne üstü doğaçlamalarla bazı eklemeler yapılan oyun; bu sayede, Rus insanının gülünç yanlarının izlerken kendi insanımızın mizahi yanlarından da izler taşıyor.