17.10.2021 - 07:01 | Son Güncellenme:
Seray Şahinler - Meşher’in yeni sergisi “Ben, Sen, Onlar, Sanatçı Kadınların Yüzyılı” saklı bir hazine sandığını açtı adeta… Çiğdem Simavi’nin hamiliğinde kadın sanatçıların görünür olmasını hedefleyen sergi ziyarete açıldı. İsmini Şükran Aziz’in 1993 tarihli 13 farklı dilde yazılı “Ben, Sen, Onlar” çalışmasından alan, Deniz Artun küratörlüğünde düzenlenen sergi 1850-1950 arasında Türkiye’de yaşamış ve yaratmış sanatçı kadınların eserlerinden bir seçkiye yer veriyor.
Serginin önce yurt dışında düzenlenmesi planlanmış. Fakat Meşher’in varlığı ve kadın sanatçıların Türkiye’deki bilinirliğinin az olması nedeniyle serginin burada düzenlenmesine karar verilmiş. Sanatçı kadınlar, Türkiye’deki sanat tarihi yazımında arka planda kalmış, gölgede bırakılmış, çeşitli nedenlerden eserleri bir yerlerde saklı kalmış sanatçıları görünür kılıyor. Fahrelnissa Zeid, Sabiha Rüştü Bozcalı, Semiha Berksoy, Yıldız Moran gibi tanınan sanatçıların yanı sıra, ismi bugüne dek hiç duyulmamış, duyulsa bile eserleri görülmemiş sanatçılarla tanışıyoruz sergide. 25 sanatçıyla yola çıkan Meşher ekibi, iki yıl boyunca adeta hafiye gibi çalışarak, tam 117 sanatçıya ulaşmış. Bazen bir ölüm ilanı kimi zaman bir sergi duyurusundaki isimlerin peşine düşülerek 232 eser serginin yolculuğuna dahil edilmiş. Sonuç, kadın sanatçılara hediye edilen bir yüzyıl…
Kanonun dışında kalanlar
‘Kanonun dışında kalan kadınlar’ın önündeki görünen ve görünmeyen engeller isimlerinin zamanla unutulmasına yol açıyor. 20. yüzyılın ilk çeyreğinde Sanâyi-i Nefîse Mektebi’yle kadın sanatçıların varlığı ivme kazanıyor. Ailenin sosyo-ekonomik durumuna göre özel yahut saray ressamlarından ders alabiliyorlar.
Peki kadınlar sanat tarihi yazımında neden gölgede kaldı? Bu konu bir süredir sanatın gündeminde. Gerek akademik çalışmalar gerek arşiv ve koleksiyonlardan yola çıkarak düzenlenen sergiler meseleye pencere açıyor. Meşher’in öncülüğündeki bu sergi ise bir kırılma yaratabilir ve araştırmacıları, akademisyenleri bu alanda çalışmaya davet edebilir.
Sanatçı kadınların bir kısmının, evlendikten yahut doğum yaptıktan sonra resimle ilişkisi giderek azalıyor. Sergide Nuri-Nasip İyem, Feyhaman-Güzin Duran, Harika-Avni Lifij gibi sanatçı çiftlere de rastlıyoruz. Bu noktada eşinin ‘önüne geçmemek’ için resimle arasına mesafe koyanlar da var. Harika Lifij eşinin erken vefatından sonra “Avni ile mi yarışacağım” diyerek fırçalarına veda etmiş. Sergide yer alan Harika Lifij portresi ise sergi için ailesinin evinin salonundan alınmış.
Her kat bir temsil
Üç kata yayılan serginin ilk katı “Ben” temalı, kadın sanatçıların kendi keşfini, içe dönüşünü yansıtıyor. Akademik eğitimde önemli bir isim olan Can Ayan, Cemal Süreya tarafından eseri “Dehşet Bahçeleri” olarak addedilen Emel Şahinkaya, Osman Hamdi Bey’in torunu Nevin Edhem bu katta ilk kez tanıştığımız ressamlardan. “Sen” temalı ikinci katta ise sanatçıların yakın çevresiyle temasını görüyoruz. Çocuk, eş, anne, baba portrelerinin ön planda olduğu bu kat adeta “Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi” tadında. Üçüncü kata hâkim “Onlar” ise sanatçıların çevreyle ilişkisini gözler önüne seriyor. Daha domestik alanlarda, özellikle evde çizim resim yapan kadın sanatçıların “çiçek” temalı onlarca tablosuna rastlıyoruz. Sergide yer alan en eski tarihli eser ise Esma İbret Hanım’a ait 1798 tarihli bir hat yazısı.
Meşher, Türkiye topraklarında bir asra odaklanırken, gayrimüslim kadın sanatçıların varlığını da göz ardı etmemiş. İvi Stangili, Mari Ertoran, Iriada Barry, Zabelle C. Boyajian, Mari Gerekmezyan gibi sanatçıların hayatına ve eserlerine temas ediyoruz. Sergi, Türkiye’deki güncel sanatçı kadınlara, hangi gelenekten geldiklerini, köklerinin nereye temas ettiğini göstermesi bakımından da ayrı bir öneme sahip…
Büyük bir motivasyon ve tutkuyla çalışan, buna karşı ismi ve eserleri bugüne ulaşmayan nice sanatçı kadının varlığını da düşününce bir hüzün kaplıyor içinizi. Aynı zamanda yepyeni keşifler için heyecanlanıyorsunuz. Kadın sanatçılar, erkekler kadar imkâna sahip olsaydı, Türk sanatının nasıl bir seyri olacaktı sorusu geliyor akıllara… Sergi, 27 Mart’a kadar izlenebilir.