Kültür SanatTakıntı deyip geçme

Takıntı deyip geçme

15.11.2024 - 07:02 | Son Güncellenme:

Laurent Buffie’nin Fransa’da gişe rekorları kıran “Toc toc” adlı tiyatro oyununun sinemaya uyarlaması “Takıntılar” bugün gösterimde. Film yerelleştirilmiş mizahı ve yıldız oyuncu kadrosu ile öne çıkıyor.

Takıntı deyip geçme

Müjde Işıl - Fransa’da çok sevilen ve kapalı gişe oynayan “Toc toc” oyunu, daha önce Türkçeleştirilip tiyatrolarımızda sahnelenmişti ama bu sefer sinema uyarlamasıyla karşımızda. “Takıntılar” yıldız kadrosuyla anaakım sinemanın renkli bir örneği… 

Haberin Devamı

Fransız yazar Laurent Baffie, “Toc Toc” oyununda kendisinin de muzdarip olduğu obsesif kompulsif bozukluğunu (OKB) merkeze alıyor. Filmde de farklı farklı OKB’si olan altı kişi ile tanışıyoruz. Hepsinin ünlü psikiyatr Orhan Kerim Baykal’dan aldığı randevu saati çakışıyor ve doktorun gecikmesi nedeniyle baş başa kalıyorlar. 

Yabancı bir eseri yerelleştirmek her zaman zordur. Ama tür komedi olunca, bu zorluk daha da artıyor. Mizah ortak evrensel özellikler taşısa da son derece kişisel ve coğrafyasal farklılıklara da sahip. “Takıntılar” bu açıdan çok zor bir işe soyunuyor. Yunus Nihat Özcan’ın yönettiği ve senaryosunu Ferhat Ergün’ün yazdığı filmde hem mizah hem de küfür ve argonun (hastalardan birinin Tourette Sendromu var) Fransız aslından uyarlanması için hayli çalışıldığı anlaşılıyor. Asansörde kalma detayı dışında oyuna hayli sadık bir uyarlama. Tek mekânda geçmesi nedeniyle teatral kökenini hissettirse de yıldız oyuncu kadrosuyla bunu azaltmayı başarıyor. 

Haberin Devamı

Performanslar açısından çok keyifli bir film izliyoruz. Zafer Algöz, Seda Bakan, Özge Özberk, Bora Akkaş, Ecem Erkek, Sarp Akkaya (hastalar) ve Çiçek Dilligil (asistan) kendi karakterlerinin gelgitlerini, yönetmenin açtığı geniş alanda başarıyla canlandırıyorlar. En büyük yük ve dolayısıyla başarı payı Zafer Algöz’de ki Laurent Baffie de Tourette Sendromlu hastayı canlandıran Algöz’ün performansını mükemmel bulduğunu söylemişti. 

Orta sınıfın sıkışmışlığı

“Rosinante”, Baran Gündüzalp’in ilk uzun metrajı. Bu sene İstanbul Film Festivali’nde Altın Lale için yarıştı. Filmin kahramanları Salih ve Ayşe, altı yaşındaki hiç konuşmayan oğulları Emre ile İstanbul’un kentsel dönüşüme girmek üzere olan bir semtinde yaşar. Salih’in beyaz yakalı hayatı, işten çıkarılması ile sekteye uğrar. Ayşe ise evden çalışmakta telefonla sigorta satışı yapmaktadır. Çift bir yandan da bütçelerine uygun ev ararlar. “Bisiklet Hırsızları”ndan esinlenen “Rosinante”, adını Don Kişot’un meşhur atından alıyor ve bu, genç çiftin motosikletinin de adı aynı zamanda. Oyuncu kadrosunda Nilay Erdönmez, Fatih Sönmez ve Can Demir’in yer aldığı film, giderek yaşam standardı düşen eğitimli orta sınıfın geçim derdini ve yaşadığı sorunları karamsarlığa kapılmadan anlatmayı hedefliyor.