14.08.2024 - 07:01 | Son Güncellenme:
MİLLİYET ARKEOLOJİ - Muğla’nın Yatağan ilçesinde bulunan Stratonikeia Antik Kenti’nin tarihi M.Ö. 3. bine kadar uzanıyor. 7 Ağustos’ta Milliyet Arkeoloji & İş Sanat Kültürel Miras Buluşmaları’nın son durağı olan kentte Kazı Başkanı Prof. Dr. Bilal Söğüt, kazı çalışmalarıyla ilgili son bilgileri paylaştı.
Prof. Dr. Bilal Söğüt, Hellenistik Dönem’den itibaren önemli yapıların bulunduğu kentteki kalıntıları, Cumhuriyet Dönemi’ne kadar uzanan tescilli yapılarla bir arada korumaya çalıştıklarını vurguluyor. M.Ö. 2. YY’da inşa edilen ve 105x267 metrelik ölçüleriyle Antik Dönem’deki en büyük gymnasion’a sahip olan kentte 2200 yıllık bir tiyatro, meclis binası, sütunlu cadde gibi yapıların yanı sıra Menteşe Beyliği Dönemi’nden bir hamam ve Osmanlı Dönemi’nden bir cami ve Cumhuriyet Dönemi’nden tescilli evler bulunuyor. Söğüt, “Bu eserleri bir elin parmakları gibi aynı anda koruduklarını” belirtiyor.
Efes’ten usta getirilmiş
Kentte kazı çalışmalarının sürdüğü yapılardan biri de kütüphane. Yaklaşık üç yıl önce kazı çalışmalarına başlanan yapının daha önceleri bir tapınak olduğu düşünülürken çalışmalar ilerledikçe yapının kütüphane olduğu anlaşılmış. Kütüphanenin Hellenistik Dönem’de inşa edildiği düşünülüyor. Kazılarda büyük bir taban mozaiği de bulunduğunu belirten Prof. Dr. Söğüt, üzerinde yer alan yazılara göre mozaiğin M.S. 4. YY’da Efes’ten bir usta getirilerek yaptırıldığı bilgisini paylaştı. Söğüt, kütüphanenin bir benzerinin daha sonra Suriye’nin kuzeyinde inşa edildiğini, yapının mimari bezeme anlamında da öne çıktığını söyledi. Bizans Dönemi’nde de varlığını sürdüren kütüphanenin o dönemde piskopos tarafından da desteklendiğini belirten Söğüt, hem mimarisinin hem de bu desteğin, yapının sıradan bir yapı olmadığını gösterdiğini kaydetti.
Tiyatro, Geleceğe Miras projesiyle eski ihtişamına kavuşturulacak.
Farklı dönemler bir arada
Stratonikeia, farklı dönemlerden yapıları bir arada bulundurduğu gibi bu yapılar ve onların mimari parçaları, binlerce yıl boyunca farklı işlevlerle de kullanılmış. Örneğin Osmanlı Dönemi’ne ait Şaban Ağa Camii’nde ahşap sütunların altında Antik Dönem’e ait mermer sütun başlıklarının kullanıldığı görülebiliyor. Yine caminin önünde sadaka taşı olarak kullanılan taş da Antik Dönem’den bir sütun. Bir başka sütunun da asıl işlevi bitince önce zeytinyağı işçiliğinde, ardından da Osmanlı Dönemi’nde bir su kaynağının yanına konularak hayvanlar için yalak olarak kullanıldığını belirtiyor Bilal Söğüt.
Bouleuterion’da (meclis binası) duvarında Roma İmparatoru Diocletianus’un emriyle enflasyonu önlemek amacıyla, satılan ürünlerin ve verilen hizmetlerin tavan fiyatlarına ilişkin bir liste bulunuyor. 23 metrekarelik yazıtta sebze, meyve, zeytinyağı, balık, ayakkabı gibi 200’den fazla ürün ve hizmetin fiyatları yer alıyor. Aynı yapının duvarlarında Osmanlı Dönemi’nden yazıt ve kabartmalar da bulunuyor.
Yazıtta 200’den fazla ürün ve hizmetin fiyatları yer alıyor.
Tiyatro ayağa kalkıyor
Kentte kazı çalışmalarıyla birlikte restorasyon çalışmaları da sürüyor. 2200 yıllık tiyatro yapısı da Geleceğe Miras projesi kapsamında eski ihtişamına kavuşacağı günleri bekliyor. Tiyatronun, çalışmaların gelecek yıl tamamlanması ile kullanıma açılması planlanıyor. Böylece tiyatro, özgün mimarisini koruyarak hem gezilebilecek hem de yeniden kullanılmaya başlanacak.