08.01.2025 - 07:02 | Son Güncellenme:
Melisa Vardal - Yirminci yüzyılın en etkili sanatçılarından biri olan Vasili Kandinsky, soyut sanatın öncüsü olarak biliniyor. Ankara’da bulunan CerModern’in dijital gösteri alanı Flow Dijital Sahne’de hayat bulan “Mavi Süvari’nin Yolculuğu” sergisi, Kandinsky’nin bu öncü rolünü ve “Mavi Süvari” akımına katkılarını gözler önüne seriyor. Sanatseverlere sıradan bir sergi deneyiminin çok ötesinde, dijital teknolojinin sunduğu tüm olanaklarla zenginleştirilmiş, sürükleyici bir yolculuk vadediyor. Cermodern ve Reo-Tek iş birliğiyle hayata geçirilen alandaki sergi iki buçuk aylık yoğun bir çalışmanın ürünü.
Sergi, Kandinsky’nin 300’e yakın eserini kapsayan zengin bir seçkiyle izleyici karşısına çıkıyor. Sanatçının tüm yaratım sürecini adım adım izleme fırsatı sunan sergi, “Mavi Süvari” akımının doğuşunu, bu akımın modern sanata etkisini ve Kandinsky’nin renk ve müzik arasındaki ilişkiye dair öncü yaklaşımını derinlemesine inceliyor. Flow Dijital Sahne’nin tasarım direktörü Alper Akdağ’a göre Kandinsky’nin renk ve müzik arasında kurduğu benzersiz bağ, serginin merkezinde yer alıyor. Sergide, Kandinsky’nin sanat yolculuğunun farklı evrelerini yansıtan eserler bir arada sunuluyor. Doğaya ve figüratif temalara dayalı “Erken Dönem” (1896-1908), izlenimcilik ve dışavurumculuk akımlarının etkisiyle duygulara ve iç dünyaya daha fazla odaklanan “İzlenimcilik ve Ekspresyonizm Dönemi” (1908-1911), figüratif temaları terk ederek tamamen soyut formlara yöneldiği “Soyutlama Başlangıcı” (1911-1914), toplumsal değişimlerin etkisiyle sembolizm ve soyutlamanın bir arada görüldüğü “Rusya ve Geçiş Dönemi” (1914-1921), geometrik soyutlama ve Bauhaus’un tasarım ilkelerini benimsediği “Bauhaus Dönemi” (1922-1933) ve daha akışkan, organik formlar ve ruhsallığa yöneldiği “Biyomorfik Şekiller ve Organik Soyutlama Dönemi” (1933-1944) eserleriyle Kandinsky Cern Modern’de ziyaretçilerini bekliyor.
Devasa dijital projeksiyon
Alper Akdağ tarafından tasarlanan sergi, 70 metre genişliğinde ve 280 metrekarelik devasa bir dijital projeksiyon yüzeyiyle Kandinsky’nin eserlerini olağanüstü bir şekilde sergiliyor. İzleyiciler, bu sayede sanat eserlerini sadece pasif bir şekilde izlemekle kalmıyor, aynı zamanda sanki Kandinsky’nin soyut figürleri ve geometrik şekilleri arasında geziyormuşçasına, yuvarlaklar, çizgiler, kareler, spiraller arasında dolaşıyorlar. Kandinsky’nin renk ve hareket anlayışı, dijital teknolojinin etkileşimli olanaklarıyla birleşerek izleyiciye dinamik bir deneyim sunuyor. Serginin tasarımında, katılımcıya sadece görsel değil, aynı zamanda duygusal ve entelektüel bir etki yaratılması amaçlanmış. İzleyici, sanatçının kompozisyonlarındaki içsel enerjiyi ve ritmik yapıyı kendi deneyim dünyasıyla ilişkilendirme fırsatı buluyor. Bu nedenle sergi Kandinsky’nin sanat evrenini yeniden keşfetme ve onun sanatını modern dijital tekniklerle harmanlayarak yeni bir deneyim alanı olarak öne çıkıyor. “Kandinsky’nin eserleri arasında gezmek ister misiniz?” sorusuna cevabı evet olan herkes bu sergiyi mutlaka gezmeli.