09.04.2023 - 07:00 | Son Güncellenme:
Evrim altuğ - Koleksiyoner ikili Banu ve Hakan Çarmıklı’nın Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Galataport, İstanbul Resim Heykel Müzesi ve açılışı merakla beklenen yeni İstanbul Modern sanat müzesi güzergâhında sahip çıktıkları sanat mekânı Merdiven, adını dibindeki tribün ruhlu, gökkuşağı renkli basamaklarından alıyor. Burası, genişleyen zemin ve üst katıyla güncel sanatın gerek teşhiri gerek misafir sanatçı programlarıyla desteklenmesine ev sahipliği yapmaya çaba gösteriyor.
Tophane’deki Merdiven’de açılan ve ay sonuna kadar yer alacak yeni sergi, Ferhat Özgür’ün “Futbol Hayat Mıdır?” önermesini gözler önüne seriyor. Sanatçı, serginin sorusuna hazır yanıt veren 2006 tarihli, ‘Futbol Hayattır’ diyen fotoğraf düzenlemesinde, Havva’nın Adem’e ‘yeşil sahalarda’ elmayı değil, bu kez meşin yuvarlağı sunarak baştan çıkarışını gündeme taşıyor.
“İlk günahın failini biraz futbol topuna benzetiyor bu iş” diyen akademisyen ve sanatçı, baştan çıkarıcı bir unsur olarak futbol topunun, tutkunun, aşkın ve kışkırtmanın sembolü olarak bir anlamda yeniden hepimize hayat verdiğinden bahsediyor.
“Hayatımızın futbolla şekillendiği bir sürece daha çok evrildiğimizi fark ettim” diye konuşan Özgür, sporun günümüzde başlı başına bir endüstri olmasıyla beraber futbolun zaten bu alanda kendi alanıyla ağır bastığını ve içinde ırkçılık, cinsiyet, kadın erkek eşitliği gibi meseleleri de barındırdığını vurguluyor.
Cezalandırma farklı
“Kadınlar da günümüzde giderek daha fazla futbolla ilgilenmeye başladı. Kadın futbol takımları kurulmaya başlandı. Dolayısıyla futbol, hayatımızı şekillendiren çok önemli etkenlerden biri hâline geldi” vurgusuna yapan sanatçı, son dört senede futbolla ilişkisini Avrupa ve Dünya kupası ile artırdığını belirtiyor. Bununla birlikte Türkiye’de futbolun son dönemde siyaseten angaje olduğuna dikkat çeken Ferhat Özgür, futbolun siyaseten bir boykot alanına dönüşmesinin yanında, kadın ve erkeğin birlikte maç izlemelerini bu spor dalının eşitleyici yüzüne dair bir gösterge olarak kabul ediyor.
Futbolda hakemin tanrı ile aynı pozisyonda olduğu konusunu sorduğumuzda gülümseyen Özgür: “Yalnız, cezalandırma mekanizmaları farklı. Tanrının affediciliği var ama hakemler iki sert sarı karttan sonra çıkardıkları kırmızı kart ile hiç affetmiyorlar. Sportmenlik dışı fauller, sahalardan uzak bırakılmalara ve çok ağır yaptırımlara sebep olabiliyor neticede. Nitekim serginin üst katında yer bulan panoramik desenlerde, hakemlere itiraz eden, sarı kart gören kimliği belirsiz kişilerle, masum ile suçlu olanın belirsizleştiği bir desen güncesi sunuluyor.”
Sergide, Merdiven’in ikinci katındaki bir başka çalışmada, sağlı sollu Türkçe ve İngilizce iki pankart ve bir langırt masası bulunuyor. “Sahaya Çıkmıyoruz” yazılı bu pankartların ortasında, langırt oyuncularının masadan kopup, eylemde bulunduğu dikkat çekiyor. Ferhat Özgür ikinci katı bir tür dışavurum alanı olarak sunduğunu aktarırken, “Küresel boykot yapan oyuncuların bu manifestoları ile aslında ‘reddetme hakkı’nı yeniden gündeme taşıdım” ifadesine başvuruyor.
Evlilik ve gol atmak
Özgür’ün Merdiven’in Tophane yayalarını da baştan çıkaran zemin katındaki öncü yerleştirme ise, “Yeni Evliler İçin”, iki futbol kalesini birleştiren çift kişilik bir yataktan oluşuyor. Sanatçının 2002-2023 tarihleri arasında yeniden işlediği yapıt, bir bakıma sanki ‘ezeli derbi’yi de tartışıyor. Serginin teknik direktörü Özgür, bu detayı kendisine danıştığımızda bu hamleyi şöyle karşılıyor: “Burada evet, futboldaki erotizm de var tabii; gol atmak, küçükken öğrettikleri o tabirle, ‘beşikten geçirmek’… Ancak bununla birlikte dikkat ederseniz toplumsal cinsiyet eşitliği bakımından artık günümüzde kadınlar da sahada, tribünde… Yani bakın, kadın da erkek de küfür edebiliyor veya belden aşağı nice küfür yiyebiliyor. Futbol bu açıdan namahrem alanımıza zaten çoktan girdiği gibi bugün gördüğümüz şekilde her iki taraf da birbiriyle ezelî şekilde maç yapıyor. Bu çalışmada da gördüğümüz gibi iki taraf da birbirine gol atmaya çalışıyor…”
Nazik bir ırkçılık eleştirisi
Futbol gibi popüler, küresel bir konuyu, sosyal, kitle iletişimsel, cinsel ve mizahi yönden derleyerek izleyicilere sunan Ferhat Özgür’ün sergisinde ‘deplasman’ ruhu da bulunuyor. Sanatçı bu yorumumuz üzerine, serginin giriş katının bu yönüyle oyunun, şakanın, gerçeküstü mizahın ağırlıklı olduğunu tekrar ederken üst katta ise siyaseten daha eleştirel bir alanla karşı karşıya olduğumuzu belirtiyor. “Futbolun ayrıştırıcı ve birleştirici yönlerini hazır malzemelerin getirdiği çetrefil anlamlarla bir araya getirmeye uğraşıyorum” diyen Özgür’ün sergide dikkat çektiği bir diğer eser, 2012 tarihli “Cambaz” adlı fotoğrafı oluyor. 24 saat açık özel iç mekân aydınlatmasıyla da dikkat çeken sergide izlenen eser, sanatçının Fransa’nın başkenti Paris’in işlek sokaklarından birinde futbol topuyla olağanüstü cambazlıklar yaparak para kazanan Gineli bir göçmene, 10 euroluk bir ödenekle yaptırdığı performansın kaydı olarak öne çıkıyor.
Özgür burada bir sokak performansçısı ile bir tür işçi ve işveren ilişkisi kurarak performansçıyı kayıt dışı ekonomiye ortak olmaya davet ediyor ve futbol endüstrisindeki ırkçılık meselesini gündeme taşıyor. Sanatçı bu yapıtıyla bir bakıma, günümüzde hemen tüm ülkelerin bilerek veya bilmeyerek ‘derlediği’ nice kulüp ve milli takım kadrolarının, aslen ne kadar ‘enternasyonal’ bir kolektif kimliği içinde barındırdığının yeniden altını çizerek, nazik bir ırkçılık eleştirisinde daha bulunuyor: “Günümüzde bir ırkçının bile, izlediği takımındaki bir siyah oyuncu gol attığında ne kadar sevinebildiğini ama bir yandan da o oyuncunun başka bir tribünde ne kadar yuhalanabildiğini, zannediyorum ki bu fotoğrafla gündeme getiriyoruz.”