01.04.2020 - 13:12 | Son Güncellenme:
Çağlar boyunca maddi kültür nesnelerini toplayarak insanlığın ortak mirasının koruma altına alınmasını ve bu mirasın geleceğe aktarılmasını sağlayan müzelere teknolojinin eli değiyor. Rezan Has Müzesi’nin evlerinden çıkamayanlar için müzeyi online olarak gezme ve eserleri inceleme fırsatı veren Türkiye’de bir ilk olan uygulaması, dünyada da sayılı örnekler arasında yer alıyor.
Rezan Has Müzesi’nin arkeolojik eser koleksiyonunda yer alan eserlerin farklı açılardan görüntüsü alınarak toplamda 20 bin kareden fazla çekim yapılarak oluşturulan bu çalışmayı; ziyaretçiler her türlü dijital cihazdan tüm detaylarıyla inceleyebiliyor. Eserler 3D teknolojisiyle dijital arşive dönüşerek, VR ve AR görüntüleme teknolojileriyle tüm detayların incelemesine fırsat veriyor. Iconic tarafından 16K texture yüksek doku detaylarıyla taranan eserler, ziyaretçileri tarihin sayfalarında eşsiz bir geziye çıkarıyor. Rezan Has Müzesi’nin 3 bini aşkın eserden oluşan arkeolojik koleksiyonundan nadir eser olarak değerlendirilen 44 eserin yer aldığı çalışmada eserler bütün boyutlarıyla ve en ince detaylarıyla incelenebiliyor.
“Sen evde kal, eşsiz koleksiyonlar evine gelsin!”
Tüm dünyada yaşanan dijital dönüşüm ile birlikte müzeler de artık asıl işlevleri olan kıymetli eserleri korumanın dışında bambaşka bir deneyim alanına dönüşüyor. Daha önce sadece fiziksel olarak gidip ziyaret edilebilen müzeler, bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan devrimle birlikte deyim yerindeyse kapısını herkesin evine açabiliyor. Yaşanan salgınla birlikte ‘evde kal’ çağrılarına uyan birçok insanın zorunlu durumlar dışında evlerinde olduğu bir dönemde dijital müzeciliğe ilgi her geçen gün daha da artıyor. Çağdaş müzecilikte her geçen gün daha da yükselen bir trend olan eşsiz koleksiyonların dijital teknolojiler kullanılarak geniş kitlelere açılması bu konuda en dikkat çeken gelişmelerden biri. Bilginin sınırlarının aşıldığı bu çağda, dijital devrimle birlikte müzelerin de artık kütüphaneler gibi bilgiye erişilebilirliğe katkı sağlaması, müzeciliğe yepyeni bir soluk getiriyor.
“Tarihi yaşamak mümkün olacak”
Uygulamada Neolitik dönemden Selçuklu dönemine uzanan kesintisiz bir kronoloji izlemesine dikkat edildi. Kâse, testi gibi gündelik kullanım eşyalarından inanca ya da estetik beğenilere vurgu yapan figürinlere, ya da saç iğnesine pek çok farklı eserin incelenebileceği bu heyecan verici projede, milattan önce 3500-2000 yıllarına tarihlendirilen, pişmiş topraktan yapılmış ünik bir araba modelini de bütün boyutlarıyla ‘yaşamak’ mümkün olacak. Daha organize bir toplum yapısının gözlemlendiği, daha güçlü silahların ve incelikli süs eşyalarının yapımına olanak veren tuncun kullanıldığı dönemin erken evrelerine yani yaklaşık 5 bin yıl öncesine tarihlendirilen ve bu anlamda dönemin toplumsal yaşamı hakkında ipucu sunan araba modeli, koleksiyonun en ilgi çekici eserleri arasında yerini alıyor.
“Çıplak gözle görülmeyen tüm detaylar yer alıyor”
Roma Dönemi’ne ait olduğu düşünülen ve milattan önce 1. yüzyıl-milattan sonra 4. yüzyıl arasına tarihlenen mermerden yapılmış Hekate Heykeli, çalışmanın en önemli eserleri arasında yer alıyor. Üç yüzlü olarak tasvir edilen bu tanrıça, figürünün tüm yüzleri tek boyutlu sergilemede mümkün olmayacak şekilde ve çıplak gözle görünmeyecek tüm detayları ile ziyaretçilerini bekliyor.