17.08.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
Seray Şahinler - Yazarlık serüveninde yarım asrı geride bırakan Yalvaç Ural çocukluğunu bir Mevlâna torunu olan Gülendam nenesi ve annesinin anlattığı öykü, şiir, masal ve tekerlemeleri dinleyerek geçirmiş. Ural şimdi bu masalları “Gülendam Nenem, Rumi Annem ve Ben, Mesnevi’den Masal, Fabl ve Öyküler” kitabıyla gelecek kuşaklara aktarıyor. Mevlâna’nın bilgili ve erdemli kişi olma yolundaki öğretilerini çocuklara sunan yazar, kök ve bellek kavramlarının önemini de vurguluyor.
Onlarca çocuk kitabına imza attınız, bu kez kendi tarihinizden öyküleri çocuklara sunuyorsunuz. Yıllar sonra sizi çocukluğunuza döndüren neydi?
Annemin bana söylediği şuydu; bir din adamı olan Mevlâna bir de dünyanın en önemli şairlerinden biri var. 44 bin 834 beyitten oluşan gazelleri, 3 bin 530 beyitten oluşan bin 765 tane rubaisi var. Eserleriyle ilgili söyleyecek çok şey var diye düşünüyorum. Çocukluğumuzda Mevlâna ile ilgili bize yalnızca masal ve öykü anlatılırdı. Kitabın özü ise şu, annemin bana söylediği bir söz vardı; “Sen çiçek olup çevrene gülücükler saçmaya söz ver, toprak olup seni başının üstünde taşıyan bulunur” derdi. Bu Mevlâna’nın sözüdür ve ben bununla büyüdüm.
Nenenizden, annenizden dinlediğiniz masallara dair neler var hatrınızda?
Nenem, Pertev Nail Boratav kadar masal geleneğine sahipti. Yalnızca masallarla değil; öykü, nükte, yergi, fıkra, tekerlemeler, manilere de hâkimdi ve inanılmaz bir folklorik zenginlikti bu. Mevlâna’nın mesnevisinde 260’ın üzerinde masal ve öykü vardır ve bunları anlattığı konu içinde parçalayarak kullanır. Yaşamla, inançla, bilgelikle, erdemli kişi ve doğru insan olmakla ilgili pek çok örnek verir. Gülendam nenem bu örnekleri öğreti bölümünden süzüp öyküleriyle bize anlatırdı. Bunların çoğu insanların bakış açılarından, aldığı kararlarından yola çıkarak anlatılan öykülerdi. Bilge ve erdemli insan olmanın yolunun nereden geçtiğinin anlatısıydı.
Bu masallar sizin için neden önemliydi?
Dinleyince çok etkilenirdik. Doğu’dan Batı’ya taşınmış pek çok masal var. Türkmen masalları da onlardan biri. Bu topraklarda fabl zenginliği var. Nenemin masallarıyla büyümüş çocuklar ve yetişkinler vardı. Onun anlattıkları Mesnevi’deki bütünsel sayfalardan ve anlatılardan aktarılmıştı. Ben ise kitapta bir seçki yaptım. Bunların yüzde 70’i annem ve nenemin bana anlattıklarıdır. Mevlâna’nın din bilgini ve düşünür olmasının yanı sıra çok önemli bir özelliği daha vardır: Öz Türkçeyi kullanır! Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar geniş bir kültürü bulamazsanız. Bugün Mevlâna gibi 700 yıl önce yaşamış, binlerce dizeyle çok büyük eserler vermiş birisi yoktur. Saymakla bitmeyecek kadar eseri var. Dünyada çevrilmediği dili yok.. Bizim çocuklarımız ise sadece inanç yanını biliyor. Edebi yanının görülmemesine yüreğim el vermiyor.
Bu toprağın kültürüne sahip çıktı
Siz yıllar boyu çocuklarını dilini yakalarken nenenizin ve annenizin anlattıklarından nasıl etkilendiniz?
Mevlâna bugün din insanı olmasının yanı sıra yaşadığı topraklarda kendisinden önce yaşamış kültürlere sahip çıkan, ilgisi ve bilgisi olan bir insan. Benim kitabı yazmanın başında bu gelir. Kendi topraklarınızdaki kültüre sahip çıkamazsanız sizin kültürünüze de kimse sahip çıkmaz. Geçmişte bu kültürler ötelenmiş ve bunlara sahip çıkılmamış. O yüzden Batılı düşünen cahiller, bu topraklardaki Hitit, Frig, Karya ne varsa hepsini Yunan medeniyetine mâl etmiş.
Röportajın tamamını Milliyet Sanat’ın ağustos sayısında.