Efkan Kula
MHP'nin seçimlerde başarılı olması ülkücü müzik piyasasını hareketlendirmiş. Ozan Arif ve Mustafa Yıldızdoğan her daim "milliyetçi top ten"in içinde."Senin derdini batılılık delisi sömürge aydınları / Robert Koleji mezunu özgürlük budalaları / Ve kafalarını çirkin kapitalistlere satmış devekuşları da çözemez / Senin derdini Ayşem / Senin gibi konuşan / Senin gibi düşünen / Ve senin gibi yaşayan / Velhasıl kelam bizler / Ülkücüler çözeriz senin derdini."
Bu sözler ülkücü şarkıcı Sefai'ye ait. Ama bu müziğin en beğenilen ve en çok tanınan temsilcisi Ozan Arif. Onun dışında Mustafa Yıldızdoğan, Sefai, Osman Öztunç, Ahmet Yılmaz, Alperen gibi isimler de belirli bir dinleyici kitlesine sahip. Mehter marşı da bu kesimin favorilerinden... En sert söylemler Ozan Arif ve Ahmet Yılmaz'ın. Mustafa Yıldızdoğan ve Sefai biraz daha ılımlı bir çizgide. Osman Öztunç zaman zaman yaptığı sivri çıkışlarla dikkat çekiyor.
Gelelim Ülkü Ocakları'nın "top ten"ine... En çok Ozan Arif'ten "Ölmez Bu Hareket", "Çırpınırdı Karadeniz" ve Mustafa Yıldızdoğan'dan "Türkiyem" ve "Başbuğlar Ölmez" adlı şarkılar çalınıyor. Mustafa Yıldızdoğan'ın "Türkiyem" adlı kasedi yedinci zafer yılında. Ara vermeden dinleniyor. Satışı da 700 - 800 bin gibi bir rakama ulaşmış.
Piyasadaki ülkücü albümlerin
yüzde doksanını Selçuklu Müzik yapıyor. Firmanın sahibi Muhammet Alperen, yukarıda adı geçen Alperen isimli şarkıcının ta kendisi. Dört albümü bulunuyor. Söylediğine göre seçimlerden sonra satışlar artmış: "Geçen seçimlerde barajı aşamamış olmanın verdiği bir moral bozukluğu vardı. Bu da satışa yansımıştı. Şu an bitmiş 20 tane ideolojik kaset var. Partiyi zor durumda bırakmayacak işler yapmaya çalışıyorum."
Selçuklu Müzik'in kadrosu tamamen milliyetçi - muhafazakar sanatçılardan oluşuyor. Alperen, "Milli manevi görüşe ters düşecek albümler yapmıyoruz," diyor. Piyasaya yönelik diğer albümleri de "Folk Müzik Center" etiketiyle çıkarıyor. Bu işi hiçbir zaman ticarete dönüştürmediğini anlatan Alperen "Ama bundan sonra birileri bu işin rantını yiyecektir. Camia onu kabul eder mi bilmeyiz. Şimdiye kadar böyle bir şey olmadı ama bundan sonra bekliyorum. Çok popüler firmalar da oy potansiyelini gözönüne alarak ülkücü kaset yapacak."
Artık bazı şarkıcıların promosyonlarını yapmaya başlamışlar. Ozan Arif'in kasetleri çıkar çıkmaz 250 bin tane dağıtılıyormuş. Albümlerin çoğu halk müziği tarzında yapılıyor. Alperen bu noktada, müzikal olarak sol protest gruplara benzediklerine dair eleştirileri çok doğru bulmuyor. "Ahmet Kaya'nın söylemini taklit edenler var. Ama solcu sanatçılara çok benzediğimize katılmıyorum. Çünkü onların da etkilendikleri çok çalışma var. Müzik piyasasının her alanında bu vardır," diyor.
Ülkücü bir müzisyenin bazı vasıflara sahip olması gerektiğini anlatıyor Alperen: "Örneğin karizması olacak, kendi sözü bestesi olacak. Giyimine dikkat edecek. Davayı bilecek, kitaplarını bilecek. Sorulara cevap verebilecek. Temiz ve bakımlı olacak. Uzun saçlı olabilir. Okuduğumuz kitaplara bakılırsa, Orta Asya'daki Türkler'in de saçları uzunmuş. Buna karşı olduğumuz yönünde büyük bir yanlış anlama var. Ben küpeye karşıyım. Benim sanatçılarım arasında da küpe takan yok. Bayan sanatçı olursa takarız. Bünyemizde çıkan sanatçıların hepsine kefil olduk. Bir yanlışlık yapmayacaklarını taahhüt ediyoruz."
Sıtma görmemiş sesMimar Sinan Üniversitesi'nde öğretim görevlisi Ümmüşen Gürsoy "Nenni" adlı bir albüm çıkardı. Söylediğine göre şarkı söylerken sesini yedi kilometre öteye kadar duyurabiliyormuş.İşletme doktoru ve öğretim görevlisi Ümmüşen Gürsoy ilk albümü "Nenni"yi çıkardı. Albümün prodüktörlüğünü Derya Köroğlu yapmış, bir şarkıyı da birlikte söylemişler.
Ümmüşen'in kendi deyimiyle "sıtma görmemiş cinsten" bir ses tonu var. ODTÜ'de okuduğu yıllarda türkü söylediğinde sesi okulun diğer ucundan duyulurmuş. Ümmüşen bunu biraz da gururla anlatıyor: "Ateş yakıp türküler söylerdik. Bizi yedi kilometre uzaktan dinleyen askerler 'Ateşin başında söyleyen kızın sesi çok güzel,' derlerdi. O zaman TRT'nin Halk Müziği Daire Başkanı Nida Tüfekçi'nin Türkiye çapında güçlü sesleri topladığı bir korosu vardı. Beni de seçmişti. Arı Stüdyoları'nda konser verirdik. Tüfekçi bana soloları mikrofonsuz söyletirdi. Korolarda da sadece playback yapardım. Çünkü ben söyleyince kalan 50 kişinin sesi fon olurdu." Ümmüşen'i canlı olarak dinleyenler albümdeki sesinden tatmin olmamışlar. Bunu stüdyoda türküyü istediği gibi yaşayamamasına bağlıyor.
2.5 senedir İstanbul'da yaşayan, evli ve iki çocuk annesi Ümmüşen şimdi Mimar Sinan Üniversitesi'nde öğretim görevliliği yapıyor. Öğrencilik yıllarından beri söylediği türküleri bir albümde toplamak istemiş. Bunun, halk müziğinin yükselişine rastlamasını şanssızlık olarak görüyor. Hatta bir öğrencisi "Hocam bu iş daha mı karlı?" diye bir eleştiri getirmiş. Ümmüşen "Benim albümüm de arada ilgi görürse iyi olur. Ama türkü söyleyerek para kazanamam ben. Yardım karşılığı para almak gibi bir şey bu. Sanatçı zaten kasetten para kazanmaz. Bilmem hangi otele veya düğüne davet edilecek de değilim. Bu anlamda benim için pahalı bir hobi oldu," diyor. Hatta bazı iş arkadaşları bir türkü kaseti çıkarmasının kariyerini kötü etkileyeceği konusunda uyarmışlar.
Ümmüşen bazı tanınan şarkıların da bestecisi. Grup Yorum'un "Hayat", Ali Asker'in "Maden Ocakları" ve Sevinç Eratalay'ın "Bebeğim Nenni" adıyla seslendirdiği şarkılar ona ait. Ama işin ilginç tarafı, bu isimlerin hepsi şarkıların Ümmüşen'e ait olduğunu sonradan öğrenmişler.
Sükunete davetİstanbul
Bilgi Üniversitesi'nin düzenlediği Akustik Gitar Günleri'nin ikincisi 5 - 7 Mayıs 1999 arasında Bilgi Üniversitesi'nde yapılacak. Farklı ülkelerden sekiz ayrı müzisyen ve grubun katılacağı günlerde Türkiye'den Önder Focan çalacak. Birinci gün çıkacak olan Önder Focan ve El Trio De La Cuerda'nın ardından ikinci gün Korsika'dan Marco Meloni, İspanya'dan Michel Aranda ve Almanya'dan Nora Buschmann, üçüncü gün ise Arjantin'den Pablo Marquez ve Quiqe Sinesi dinlenebilecek.
Arjantin'in en iyi bestecilerinden Quiqe Sinesi modern folklorün yaratıcılarından biri olarak kabul ediliyor. Bir başka Arjantinli konuk, Pablo Marquez ülkesinin modern bestecilerin en beğenilen yorumcusu. Marquez'in özellikle de Schubert yorumları dinlenmeye değer.
Rönesans ve Barok müziğinin
son elli yıldaki en iyi temsilcilerinden Marco Meloni de farklı yorumuyla hatırınızda kalacak isimler arasında gösteriliyor. İspanyalı konuk Michel Aranda bir flamenko ustası olmasının yanı sıra Kuzey Afrika gitar müziğinin en iyilerinden biri.
Kuzey Arjantinli grup Trio La Cuerda'nın ise baroktan caza kadar geniş bir repartuarı bulunuyor. Grup Arjantin geleneksel müziğinin resmi temsilcisi olarak tanınıyor. Almanya'dan katılan Nora Buschmann ise tam bir klasik gitar ustası.
Bilet satış noktaları: Vakkorama Taksim (0212 / 251 28 88), Vakkorama Akmerkez (0212 / 282 09 65), Vakkorama Suadiye (0216 / 350 87 42), Cafe Dulcinea (0212 245 10 71), Kod Müzik (0212 / 244 24 22), Bilgi Ün. (0212 / 216 22 22)