14.11.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
Çocukların nitelikli içerikler okuması en büyük arzumuz. Doğru Türkçe kullanımına, özgün karakter ve kurguya, diyalogların gerçekliğine, akıcı ve merak duygusunu hiç kaybetmeyen metinlere ihtiyaç duyuyoruz. Kimini kitapların bazı noktalarında buluyor kimine hiç rastlamıyor ama tamamının yer aldığı bir metin görünce “İşte bu!” diyoruz. Ömür Kurt’un “Kitap Tamircisi” adlı kitabı, tam da bu tanıma uyuyor. Çocuk edebiyatına değerli metinler kazandıran yazar, bu kitabında da bilgiye, doğaya ve Türkçeye verdiği önemi gözler önüne seriyor. Doğan Yayıncılık’tan çıkan ve Ahmet Uzun’un eşsiz çizimleri, Keriman Güldiken’in özenli çalışmasıyla okurlara ulaşan “Kitap Tamircisi”, sekiz yaş ve üstü çocuklara yepyeni bilgiler katarken, bizlerin de çocukluğunu hatırlamasını sağlıyor.
Adı bile sevgi dolu
Çocuk kitaplarındaki karakterler, dikkatlice inşa edilir. Rehberdir çünkü onlar. Bu sıcacık öyküdeki Muhsin Dede gibi. O, bir kitap tamircisi ve İstanbul Süleymaniye Kütüphanesi’ndeki Kitap Hastalıkları Hastanesi’nden emekli olmuş. Hayatı boyunca kitap sayfalarını onarmış. Köyüne döndükten sonra evini bir sahafa çevirerek eski kitapları tamir etmeye devam etmiş. Bir gün, çok yıpranmış bir el yazması getiriyorlar Muhsin Dede’ye ve o, her sayfayı tamir ettikçe, yepyeni hazineler keşfediyoruz. Özel bir kitap elindeki. 1934 yılında Ahlatlı Belturan adlı bir gezginin notları, soruları ve en önemlisi de öykülerini okuyoruz her bölümde. Okurken de sorguluyor, Muhsin Dede gibi kuruyan derelerin, kesilen ağaçların ve betonlaşan şehirlerin iyileşeceğine inanıyoruz.
Dağlar, akarsular, vadiler, göller, denizler, mağaralar ve ülkelerden oluşan her bölümde, Ahlatlı Belturan’ın düşündüren sözleriyle de karşılaşıyoruz. Herkesin yüreğine dokunacak bir cümle olacaktır ama ortak noktada buluşabileceğimiz birini yazmadan geçmeyelim: “Doğa, insanın kalbini merhametle doldurur.”
“Kitap Tamircisi”ni özel kılan yanlarından biri de kitaplar hakkında pek çok bilgi vermesi. Bir kitabın dünyasına ait; sahaf, cilt, sırt, ayraç gibi terimlerin de metinde kullanıldığını görmek keyif veriyor. Diğer yandan doğa ve hayvan sevgisini satır aralarına ustalıkla serpiştiriyor yazar. Gezginin bir sözüyle vurgulamak gerekirse:
“Güzel gören güzel söyler…” Tıpkı Muhsin Dede gibi, tıpkı Ömür Kurt gibi…