30.06.2020 - 14:39 | Son Güncellenme:
Dijital sergi düzeninde ziyaretçiler, galeri ortamında ancak vitrin ardında görebildikleri yazmaları en ince ayrıntısına kadar inceleme fırsatı bulurken, sergiye eşlik eden videoları da metinlerle diyalog halinde izleyebiliyor.
İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul kent tarihine ilişkin özgün hikâyeler sunan sergilerini Google Arts and Culture platformunda sanat ve tarih meraklılarıyla buluşturmaya devam ediyor. Enstitü’nün zengin elyazmaları koleksiyonundan ilhamla hazırlanan ve açıldığı günden bu yana büyük ilgi gören “Hafıza-i Beşer: Osmanlı Yazmalarından Hikâyeler” sergisi şimdi, dijital ortamın sunduğu imkânlarla birlikte ziyaretçilere çok daha farklı bir deneyim vadediyor.
Özgün serginin bir adım ötesi…
Osmanlı elyazması kültürünü yeniden gündeme taşıyan serginin çevrimiçi versiyonunda, ziyaretçiler vitrinlerde sergilenen yazmaların hat, tezhip, sayfa düzeni, minyatür gibi ayrıntılarını yakından inceleme fırsatı buluyor. Dijital tasarımda sergi görsellerine ve metinlerine, Hafıza-i Beşer Konuşmaları’nın kayıtları da eşlik ediyor. Sergideki ilgili bölümlere yerleştirilen videolar, serginin akademik bağlamını derinlemesine incelemek isteyenler için iyi bir fırsat sunuyor.
Elyazmaları dünyasına sanal yolculuk
Ziyaretçileri metinler, objeler ve zamanlar arasında yolculuğa çıkaran “Hafıza-i Beşer” sergisi, Osmanlı toplumunda çok dillilik, gündelik hayat, tıp, evren ve cinselliğin izlerini sürerken, İstanbul’un tarihsel coğrafyasının yazmalar aracılığıyla nasıl yeniden yaratılabileceğini gösteriyor. Matbaanın yaygınlaşmasıyla 19. yüzyılda yavaş yavaş etkisini kaybeden, 20. yüzyılda geniş kitleler için bir bilgi ya da maneviyat kaynağı olmaktan çıkıp koleksiyonerlerin ilgi alanına giren Osmanlı elyazması kültürünü tekrar gündeme taşıyan sergi, elyazmalarının çok katmanlı dünyasını daha iyi anlamamıza olanak sağlıyor.
“Hafıza-i Beşer”, Van Kalesi’ni beklerken yazma kopyalamaya fırsat bulan muhafız İbrahim Ağa’yı, divanı elden ele gezmiş Zübeyde Hanım’ı, kendi yazmasını düzelten Fransa Sefiri Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi’yi, esere “yazan yanlış yazmış” diye müdahale eden Kilisli Rıfat'ı, yazdıkları ayıplanmış, yasaklanmış ama kulaktan kulağa anlatılmış Enderunlu Fâzıl’ı, yazmayı koruması için yazılmış “Ya Kebikeç” duasını, bunu umursamadan karnını doyurmuş kâğıt kurdunu ve yüzlerce meşhur ya da isimsiz yazarı ve okuru bir araya getiriyor.