01.01.2023 - 07:00 | Son Güncellenme:
SERAY ŞAHİNLER
SERAY ŞAHİNLER- Modern Türk resminin 150 yıllık serüvenini koleksiyonların paylaşılmasıyla, resim ile heykel müzeleriyle ve galerilerde düzenlenen sergilerle artık daha iyi biliyoruz. Tanzimat’la başlayan, Cumhuriyet’le büyüyen, 1914 Kuşağı ile D Grubu’nun öncülüğünde şekillenen ve modernleşmenin yolunu başlatan süreçte yaşananlar, bu sürecin başrolleriyle birlikte ele alınıyor. Daha önce “Osmanlı Müzeciliği” adlı kitaba imza atan sanat tarihi profesörü Wendy M. K. Shaw, söz konusu sürece “Osmanlı Resmi” kitabıyla ışık tutuyor. 2011’de “Ottoman Painting: Reflections of Western Art from the Ottoman Empire to the Turkish Republic” adıyla yayımlanan kitap, Bozlu Sanat Yayınları tarafından gözden geçirilmiş baskıyla Türkçeye kazandırıldı. Editörlüğünü Ömer Faruk Şerifoğlu’nun üstlendiği kitabın İngilizce’den Türkçe’ye çevirisini Zeynep Şen yaptı.
Osmanlı’dan erken Cumhuriyet yıllarına kadar Batılı anlamda Türk resim sanatının oluşum ve gelişiminin izlerini süren Wendy M. K. Shaw, süreci Osman Hamdi Bey, Şeker Ahmet Paşa, Halife Abdülmecid Efendi, Halil Paşa, Hoca Ali Rıza, Ömer Adil, Avni Lifij, Mehmet Ruhi, Nazmi Ziya, Mihri Hanım, Müfide Kadri ve Hale Asaf gibi Türk resim sanatının önde gelen isimlerinin sanat serüvenleri, eserlerine dair özgün yorumları ile değerlendirmeleriyle ele alıyor; aynı zamanda Türk resim sanatının kendi dilini nasıl bulduğunu analiz ediyor.
‘Bir resmi’ tamamlıyor
Kitapta “Eski Yerleşimden Yeni Resimlere”, “Batı Sanatını Sindirmek: Akademi ve Gerçeklik”, “Yeni Bir Sanat Dünyası”, “Sanat Halka Açılıyor”, “Savaşın Bitmek Bilmeyen On Yılı”, “Yeni Bir Ulus Sanat” başlıkları Türk resim tarihinin seyrini dönemlere, akımlara ve isimlere göre anlamlandırmak açısından önemli. Shaw, kitapta 19. YY’da Osmanlı’nın görsel kültürüne iyice yansıyan Batılı sanat yaklaşımını, imparatorluktaki Batı esinli resimleri en karakteristik özellikleriyle ele alıyor.
Kitabın ilk bölümünde “Resim sanatı Osmanlı’nın görsel kültürüne yerleşirken nasıl anlamlar yetiştirdi?” sorusunu soruyor yazar. El yazmaları, minyatür, nakış temsiliyetini resimlerle birlikte inceleyen Shaw, duvar ressamlığına, hanedan portrelerine, yağlı boya tablolara uzanan süreci izliyor. Akabindeki “Batı sanatını sindirmek: akademi ve gerçeklik” bölümü ise Tanzimat ile birlikte Osmanlı’nın yönetsel ve kamusal yapısındaki değişiklikleri, Genç Osmanlıları, yurt dışında eğitim gören ilk Müslüman sanatçıları, Osmanlı’nın ilk Batılı resim koleksiyoncusu Halil Şerif Paşa’yı kapsamlı şekilde ele alıyor. Yavaş yavaş resimdeki anlam arayışını anlamlandırmaya başlayan, benzer temalarda şekillenen üretimlerin altında cereyan eden yönlendirmeleri de açıklamış oluyor böylece.
Sanat akademisinin doğuşu, sarayın Batı sanatıyla artan etkileşimi, sergi sayılarındaki artış, sanatın yeni teknolojilerle birlikte daha ulaşılır olması “Yeni bir sanat dünyası”nı gündeme getiriyor. Wendy M. K. Shaw bu bölümde, II. Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’in ilanına kadar geçen sürede farklı geçmişlerden gelen, farklı alanlardan beslenen, değişik kurumlarda eğitim görmüş isimlere odaklanarak sanatsal yakalaşımlardaki yenilikleri değerlendiriliyor. Abdülmecid Efendi, Halil Paşa, Mehmed Ruhi Arel, Namık İsmail gibi ressamların en bilinen eserleri ‘manzara ressamlığı ve empresyonizm’, ‘figür ve kadın formu problemleri’, ‘dindarlık, perspektif ve miras’ bağlamında analiz ediliyor.
“Savaşın Bitmek Bilmeyen On Yılı”, ise kitabın en önemli bölümlerinden biri. Shaw burada 1914 Kuşağı’nı mercek altına almış. Bugünün seyircisinin de artık çok yakınen tanıdığı Feyhaman Duran, İbrahim Çallı, Nazmi Ziya Güran, Hikmet Onay, Mihri Müşfik gibi ressamların dönemini, işlerini ve Türk modernleşmesindeki yerini kavramsal ve disiplinlerarası gözle inceliyor.
Tanınabilir olmak
Hatırlarsanız 2017 yılında Sabancı Müzesi’nde Feyhaman Duran anısına gerçekleşen serginin adı “İki Dünya Arasında”ydı. Sadece resimde değil, sanatın birçok alanında çağdaş olan sanatçılar hep bu iki dünya arasında yaşadı aslında. Geçmişle geleceğin, gelenekle modernin ‘çatışması’ydı belki bu. Shaw da bu söylemin tamamlayıcısı oluyor “Osmanlı Resmi” ile: “Osmanlı Türk sanatçılar da iki arada bir derede kalmışlardı: Hem yerel izleyicilerin tanıyabilecekleri sanat eserlerini tanıdık olmayan Batı formlarıyla üretmeleri gerekiyordu hem de radikal dönüşüm sürecinde Batı sanatı diskuru içinde onları tanınabilir hâle getirmeleri lazımdı.” İşte bu denli zor ve zorlayıcı bir yolculuğu kelimenin tam anlamıyla ‘alnının akıyla’ tamamlamış bahsi geçen sanatçılar. Eserleriyle, çabalarıyla, fedakârlıklarıyla, ödedikleri bedelle, kazanımlarıyla “Osmanlı Resmi”nin ve modern Türk sanatının mimarı olmuş… Adlarının daha çok anılması, eserlerinin daha görünür olması ve benzer yayınların artması dileğiyle…