10.07.2024 - 07:02 | Son Güncellenme:
EFNAN ATMACA - Kendisinin simgesi hâline gelen şapkasıyla sahneye çıkan Porter sesindeki şefkat ile isyanın dengesiyle, acıyı dile dökerken bile eksik etmediği gülümsemesiyle festival tarihinin unutulmaz konserlerinden birine imza attı. Ağırlıklı olarak “Liquit Spirit” albümünden şarkılar seslendirdi. “On My Way to Harlem”le başlayarak önce müzikal yolunu paylaştı. “Liquit Spirit”le dinleyicileri ellerini çırparak ruhlarını özgür bırakmaya davet etti. Daha ilk notası duyulduğunda gülümsemeyle gözyaşını buluşturan “My Girl”le hüzünlendirdi. Ve “Merhaba Laura, benim” diye başlayan “Hey Laura” şarkısıyla sanki hayranlarına dönüp “Hey İstanbul, benim, Gregory Porter” diyerek iyi müziğin gücüne, büyüsüne bir kez daha inandırdı. Porter’a sahnede Chip Crawford (piyano), Emmanuel Harrold (davul), Tivon Pennicott (saksofon), Jahmal Nichols (gitar) ve Ondrej Pivec (org) eşlik etti. Porter ve enstrümantalistler konser boyunca notalarla atıştılar. Temposu giderek yükselen bir müzikal ziyafete ortak ettiler dinleyicileri. Ama en büyük alkışı saksofonuyla uzun uzun hikâyeler anlatan Pennicott aldı.